Kamera; Güven Assos -Çanakkale
ADALET ÇÖKÜYOR MU?
Sıkça duyduğumuz
“hak ve adalet” sözcüklerinin insan üzerindeki bilinen anlamı oldukça
önemlidir. Toplumlar, yazılı, sözlü ve geleneksel kurallara göre, sulh aramış,
hak bölüşüp, hak dağıtmıştır.
Bugün yaşananlar ve
bundan sonra yaşanacaklar kolay bulduğumuz Cumhuriyetin, Demokrasinin,
Laikliğin kolay korunamayacağını, toplumu bir arada tutan muhteşem aracıların
çözülmeye başlayınca, herkesin kendi adaletini kendi arayacağı kuşkusuzdur.
Bunca çığlık, yapılan yanlışlar, haksız yere hapishanede çürüyen insanlar
dururken bile adalet-hak dağıtmak yerine ardı arkası kesilmeyen suçlamalar ile
baskın karakterlerin yöneticileri-kralları olma yolunda; her gün kavga
sahneleri ve suçlamalar izliyoruz.
Adalet sözcüğünün
kelime anlamı; hakka uygunluk, haklı ile haksızın ayırt edilmesi demektir.
Yunan mitolojisinde Uranüs ve Gaia’nın kızı olan Themis adalet ve düzen
tanrıçasıdır. Bir elinde kılıç, bir elinde terazi ve gözleri bağlı olarak;
adaleti, hakkı, düzeni korumakla görevlidir.
Bugün oldukça ihtiyaç
duyduğumuz, ülke olarak uçurumun kenarında bulunduğumuz şu zamanda böyle bir
temsilciye, tarafsız, hakka inanmış bir adli sisteme ne büyük ihtiyaç var.
Birbirine inanmayan, birbirine şüphe ile bakan insanların; adaleti dağıtacak
savcıları, hâkimleri, adaletin emrinde olan güvenlik güçlerini oradan oraya
savurması, bakalım; bir elinde kılıç, bir elinde terazi tutan Themis’i nasıl
etkileyecek!
Bu konuda, Dr. Hande
Özdinler’in kendi köşesinde paylaştığı çok anlamlı cümleleri, sizlerin yüksek
değerlendirmesine sunuyorum;
“ Adaleti temsil eden
Themis heykelinin gözlerinin kapalı olmasının önemini anlayamamış olmamız,
belki de ülkemizde yaşanan adaletsizliklere şaşmamamız gerektiğinin de
göstergesi. Themis öfkeli ve kindar değildir, sadece yüksek adaleti temsil
ettiği için kimin haklı olduğunla ilgilenir. Themis gözleri bir bezle kapalı ve
sağ elinde bir terazi ile resmedilir. Gözleri kapalı olan Themis
karşısındakinin kim olduğunu bilmez, görmez, ilgilenmez. Onun ilgilendiği şey
terazisine koyulanların karşılaştırmalı dengesidir. O adaleti terazisinde
tartar ve tartarken de o teraziye koyulan belge, bilgi ve nesneler şehrin
lortlarından mı yoksa herhangi birinden mi geldi bilmez.
Hatırlarsınız 2008
yılında Anayasa Mahkemesi’nin yeni hizmet binası Cumhurbaşkanı, Başbakan ve
devlet bakanlarının katıldığı bir törenle açılmış ve binanın önüne ilk defa
gözü açık bir adalet heykeli dikilmişti. Hatta devlet büyükleri, adalet heykelinin
gözü kapalı olursa bakmadan, görmeden nasıl adalet dağıtabileceğini, bunun
mümkün olmadığı üzerine demeçler vermişti.”
İnsan denen canlının
beyni bilginin sonsuzluğuna, yetersizliğine ve yetmeyeceğine inanmamışsa, bu
yetmeyen aşkla, ilime, sanata sarılmanın önemi kavram adıysa, yüce yaratıcıyı
ezbere, korkudan ve çıkarlar için sevmişse; o tür insanların esas olan
doyumsuzlukları banka hesaplarından, büyük maddi beklentilerden ibaret hale
dönüşmüşse; adaletin ister gözleri kapalı, ister açık olsun; hak ve düzen
dağıtması, kaynayan ve ciddi sıkışmalara, patlama noktasına giden topluma bir
çare olması düşünülemez…
Şemsi Tebrizi’nin
yüzyıllar önce söz ettiği ve anlamı hiçbir zaman eskimeyecek, kaybolmayacak
ifadelerin çok azını paylaşmak isterim;
“ Anladım ki
insanlar, susanı korkak, görmezden geleni aptal, affetmeyi bileni çantada
keklik sanıyorlar. Oysaki biz istediğimiz kadar hayatımız dalar. Göz yumduğumuz
kadar dürüstler ve sustuğumuz kadar insanlar.”
Büyük gençlik
hareketi dünyanın bütün şehirlerinden görüldü. Themis’in öfkeden, kinden
arınmış anlayışıyla irdelendi. Ve bugün, yetmeyen yaşam gerçekleri karşısında,
hiçbir zaman yetmeyecek; tüketme, borçlanma çılgınlıklarına göz yuman, yaşanan
trajedileri görmeyi, bir ulusal politikaya dönüştürmeyen, toplumunu zavallı,
kırılgan, ezik bir hale koyan her kim, hangi yönetici ve kurumsa, bunun ilahi
ve dünyevi hesabını, kitabını vereceği-vermesi gerektiği, çürüyen, korkan,
ürkmüş adaletin tekrar yeşermesi, büyütülmesi adına acil bir gereksinimdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder