25 Mart 2013 Pazartesi

AŞK GÜZEL ŞEYDİR


Kamera; Güven  

Gökler; mavilikler, grilikler ve sonsuz...
Çaresizliğin çaresi, dengesizliğin dengesi;
gökler... Yani evren... 

AŞK GÜZEL ŞEYDİR

  1975’ten bu yana dağıtılan Cesar Ödülleri Michael Haneke’nin yönetmenliğini yaptığı “aşk” filmine verildi. En iyi film, en iyi yönetmen, en iyi senaryo, en iyi kadın oyuncu ve en iyi erkek oyuncu ödülleri Cesar filminde buluştu.

  Fransa'nın en saygın ödüllerinden birisi kabul edilen Cesar ödülleri konusunu aşk ile bütünleştiren emekli bir müzik öğretmeni mutlu bir yaşam sürerken kalp krizi geçirir. Ardından da felç kalır. Mutlu yaşamlarına felç ve kalp krizinin fırtınası karışır. Aşk, sevgi ve ölüm konularıyla biçimlenen film, Cesar ödüllerine damgasını vurdu.

  Ödülün adı Fransız heykeltıraş Cesar Baldaccini’den gelir. Ödülleri sanatçının gerçek heykelleridir.

  Sinema şüphe yok ki insanlığın hikâyelerini, gerçek ile düşlerini en iyi anlatan, ortaya çıkartan, kısacak zamana neredeyse bir ömrün gelişimin sığdıran mucizevî bir sanat olayıdır. Bu kadar kan, bu kadar acı, elem, şaşırtmaca, kandırmaca, sefillik yaşanırken bile insanlığı biraz olsun duraksamasına, sevgi ile merhamet kavramları adına, akıl ve hüner adına büyük katkılar sağlayan sinema olayının önünde eğilmemek olmaz. Bende eğiliyorum…

  İnsanlık belki de esas dengesini böyle sağlıyor; ölüyor, öldürülürken bile sanat olayları kendi sanatını, sevgisini yaşam heyecanını korumayı başarıyor. İnsan azcık düşününce, bu kadar güzel olayların yeşerdiği batının, sinema, tiyatro ve büyük acılar içinde büyük insanlık koruyuculuğunu keşfet memelerine de şaşırıp kalıyorum.

 Savaşların büyük kazanç olduğunu kimse inkâr edemez. Sinema dünyası da sadece gönül rızası için çalışmaz. Ama sinema insanlığı öldürmek için atom bombası atmaz. Nükleer güç gösterisi içinde bulunmaz. Her geçen gün değişik silahların hayalini kurmaz. Sinema, inceliğin, nezaketin sesidir aynı zamanda. Sinema bu ülkenin, o ülke insanlarının gelişmişlik seviyelerinin de gösteriye çıktığı yarış alanı gibidir. Ne kadar çok rekabet olursa, halk ile akademik dünyanın erdemli buluşmaları ne kadar samimiyse, sinema sanatı da o kadar insancıl, o kadar akıl ve merhamet, sanat dolu olur.

  Birçok alanda olduğumuz gibi sinema, tiyatro, klasik müzik, sanat, halk müziği; bu tür uğraşların tamamı, insan duygusu, insan emeği kokarlar. Ve bir milletin kahvehanelerden, miskinlikten kurtuluşu, üretime, insanlık yürüyüşüne katılışı da, sinemanın, tiyatronun, çeşitli spor dallarının büyük katkılarıyla daha iyi bir seviyeye gelebilir.

  Sadece, korku, savaş, kurnazlık üzerine yetişecek çocukların söz sahibi olacağı bir millet iradesi, millet yönetimi işte bugünün çıkılmaz karanlık ormanlarına dönüşür. Kimsenin kimseye güvenmediği, karamsarlığın büyük bir kültür törenine dönüştüğü bir ülke gerçeği ile karşı karşıyız.

 Her gün ölen, öldürülen insanlarımızın gerçek manada taraması, istatistiği, düşülen bu durumların akademik karşılıkları yok gibidir. Bilimde, sinemada, müzikte, sporda dünya ölçüleriyle ön sıralarda değiliz. Bu düşüşün, bu kederli yaşamların sahiplenişini kimseler yapmayacak kadar masum bir koltuk savaşları içindeyiz.

 Kötülükleri kadere yükleyip, şeytanı cezalandırıp kurtulanların şanslı sayıldığı bir ülkenin, en gelişmiş uygarlıkların üzerinde bulunduğumuz halde, bunu fark etmeyişimiz, bizden iki bin yıl önce yaşamış insanların kurduğu şehirlerin bile daha sanatsal, daha mimari ve mühendislik hüneri göstermelerine bile şaşırmadan büyük bir pişkinlik içindeyiz. Bu, sorgulanmalı, bu sorgulama sadece saf gerçek, insan olma inancı ve sanat aşkıyla yapılır.

Michael Haneke’ye ve onun yönettiği, onun bu seçkin ödülleri aldığı sanat olayına kendi yüreğimin alkışlarıyla ben de kendi ödülümü sunuyorum. Bir şairin en güzel ödülü, dizelerin ağızdan ağza, yürekten yüreğe akmasıdır. Bir yazarın da ödülü, onu yazdıracak sevince, heyecana kavuşturacak bir olayın ortaya çıkmasıdır. Hele, bu olay, insanı insanlığa taşıyan bir sanat olayıysa, bu keyfin, bu gamın huzuru da başka olur…

  Aşk, güzel şeydir dostlarım; sizi siz yapmaktan alı koyan keşmekeş kavgaların, kıskançlıkların içinden sıyrılıp aşkın her anını, her birleşimini fark edin. Hangi yaşta olursa…

 Güven Serin
  




Hiç yorum yok: