Kamera; Güven Kaş
Doğal bir liman. Doğanın bıraktığı gibi, insan eliyle yapılan
yapaylıklar bile yakışıyor; doğanın doğal haline
zarar vermediğin sürece.
DOĞANIN YARATTIĞI GİBİ
Dünyadaki canlı
hayatını ilimin desteğiyle tanıdıkça ne kadar kusursuz olduğuna tanıklık
ediyorum. Daha beş-on yıl önceye kadar baykuşu, uğursuz sayardık. Yılanı,
lanetli bir hayvan korkunç bir yaratık olarak bilirdik. Bilim insanları
sayesinde her hayvanın, kısacası her canlının muhteşem bir denge adına var
olduğunu öğrendik.
On yıl önce tarım
ilaçları sayesinde ölün yılanların yerine çoğalan farelere tanıklık etmiştik.
Kartalları yok edince yılanların çoğalmasına da tanıklık ettik. Kurtların ve
çakalların azalmasından sonra domuzların da inanılmaz bir çoğalma yaşadığını
görüyoruz. Kısacası, doğanın seyri muhteşem bir denge içinde yol alıyor.
Dengesizlikler kendi hastalığını var edip, yine denge adına ölümler meydana
getiriyor.
Burada söz etmek
istediğim büyük yaratıcının dünyaya en son olarak gönderdiği en muhteşem canlı
olan insandır. İnsanın muhteşemliği kendi içinde yetmeyen kusursuzluklarıyla sonlansa da tartışılmaz bir gerçek; insan canlıların en tepe noktasına oturmuş
gerçeğin ta kendisidir. Bu muhteşem canlıyı diğer hayvanlardan kıskandıracak
kadar ileri çıkaran en büyük güç, aklımızdır. Akıl sayesinde uçakları icat
ettik. Aşıları bulduk. Araçları ürettik. Akıl sayesinde otuz-kırk yıl olan
insan ömrünü seksen yıla ve daha öteye çıkarmaya çalışıyoruz.
Aklımız sayesinde
uzayın derinliklerini bile gözlüyoruz ama yine aynı aklın sahibi insan büyük
bir kusura da imza atıyor. Nedir bu kusur? Aslında bir kusurdan öte bir
sakatlıktır bunun adı. Sünnet gerçeğidir diğer bilinen adıyla. Erkek ve
kadınlara uygulanan inanılmaz bir korkunçluğun büyük geleneği, büyük baskısı ve
büyük hatasıdır.
Sünnetin tarihi iki
bin yıl öteye dayanıyor. Görünen o ki bir Yahudi geleneği sıçrayarak
Müslümanların da baş geleneği haline gelmiş. Bugün öyle bir yerleşti ki
sünnetin büyük zararını, yani erkeğin penisinin sakatlanmasını kimselere
açıklamamız mümkün görünmüyor. Şu kadarını yazmadan geçemeyeceğim; sünnet
edilen, çok küçük saydığımız, gereksiz gördüğümüz o deri parçası sayesinde
erkeğin cinsel hissedişi, % 50 ile % 80 arasında bir azalma ile sonlanıyor.
Sünnet olmadan önce iç deri olan penis başı, sünnetten sonra dış deri olarak
zamanla sertleşip duyarsız hale geliyor.
Bu konuda insanlığın
gerçekleri ve bilimin verileriyle meşgul olanlar sünnet esnasında meydana gelen
ölümleri, sakat kalmaları, bir daha cinsel hayatı hiç olmayan insanları ortaya
çıkarmaya çalışıyorlar. Ama görünen o ki öyle bir tabusal gelenek haline gelmiş
ki, sünneti hatalı olanlar bile, korkudan, utanmadan dolayı ortaya çıkıp, benim
sünnet sayesinde hayatım karardı diyemiyorlar.
Bugün özellikle hiç
evlenemeyen erkeklerin tıbbı yardım almasını isterdim. Nedenleri, muhteşem
canlılar olan kadınlardan uzak kalışlarının gerçek sebepleri nedir diye tıbbın
öncülüğünde, istatistiğin yardımıyla ilerideki genç erkeklere büyük bir rehber
olacak çok değerli bilgilere ulaşırdık.
Ülke gerçeğimiz
savaşlarla, savaş yoksa iç kavgalarla karıştığı için böyle önemli bir konuyu görmeyerek
büyük meziyetler gösteriyoruz. Sonra, sünnet denen derin kuyuya bir taş atmayı
kim ister? Bu kadar büyük rantların oluştuğu, kıyafetiyle, sünnetçisinin
davulu, zurnasıyla, düğün-derneğiyle büyük paraların, kazançların döndüğü bu
büyük dünyanın erkekler üzerinde oluşturduğu büyük sakatlıklar gerçekten
örtünün altında kalmaya devam edecek.
Mısırlı düşünür
İslam-al Dine Hafni Nassif şöyle diyor;
“İnsanlık adına sünnet büyük bir Yahudi hatasıdır.” Büyük
bir Yahudi hatası ülkemizde erkeklerin hayatını karartırken, bazı ülkelerde
kadınlarında hayatını yok etmeye devam ediyor.
Bir küçük deri
parçası olarak görünen ve hiç acımadan, kendi kararını veremeyecek yaştaki
küçük bir çocuğa uygulanan büyük korku, büyük sakatlığa da dönüşüyor. Bir daha
geri dönülmeyecek bir hata ile insan hayatında çok önemli olan cinsel hayat
yarı yarıya işlevsizleşiyor.
Sünnet neresinden
bakılırsa bakılsın erkeği ve kadını sakatlayan bir vahşettir. Bu ülkeyi
gerçekten seven yöneticiler varsa, bu ülke insanı ve büyük yaratıcı adına bir
araştırma yapmalı. Yapmalı ki yüce yaratıcının kusursuz olarak yarattığı
insanı, yine insanların korkunç ve yersiz inançları sayesinde sakatlıyoruz.
Eğer erkeğin
penisinin ucundaki o deri yersiz ve faydasız olsaydı insanı yaratan büyük Allah
bunu orada bırakır mıydı? Hangi doktor bunun gerekli olduğunu gerçek bir vicdan
ve tıp bilgisi ile savunur? Savundukları tek şey, bu işi en kansız ve en acısız
nasıl yaparız. Ya sonra? Sonraki yıllardaki cinsel hayatın yok oluşu… % 50 ile
80 arasında azalan hisler sayesinde birçok erkek kadınlarla sevişmeyi büyük
zevk değil de bir hayvan kösnüllüğün-de boşalmaya dönüştürüyor.
MÖ 20- MS 54 yılları
arasında yaşamış Yahudi ilahiyatçı Philo, sünnetin ilk hedefini şöyle
açıklıyor;
“Zevkin kesilmesi zihni hayallere götürür. Bütün zevklerin
içinde başta geleni cinsellik olduğundan diğer bütün zevkleri engeller.”
İşin gerçeği budur
işte dostlarım. Sünnet erkeğin cinselliğini azaltan bir sakatlama yöntemidir.
Walt Whitman şöyle seslenir bu sakatlanmalar üstüne;
“Eğer kutsal olan herhangi bir şey varsa, o da insanın
vücududur.”
Efendiler bu
gencecik erkeklere gelin kıymayın! Bırakın olgun yaşa gelince kendileri
istiyorsa derilerini istedikleri kadar kestire bilirler. Bu büyük sakatlama
sayesinde büyük mutsuzluklar çığ gibi büyüyor, ama adı konmuyor, çünkü büyük
korku, büyük ayıplar ve büyük kazançlar SUS işareti yapıyor.
Güven Serin
6 yorum:
Teşekkür ederim Sezer. Akıl bilgiyle donatılınca insana yapılan zulmü, o muhteşem sakatlığı hangi taraftan bakarsak bakalım büyük bir acı içinde algılıyoruz.
Büyük vahşet; neresinden bakarsan bak; çok büyük bir kurban töreni; ama sonu mutluluk ile bitmeyen bir tören...
İzmir'de yaşadığım yıllarda alt katımızda oyuran musevi bir aile ile bu konuyu konuşmuştuk bir gece..Sanki orada dinlediklerimi okuyorum zannettim satırlarını okurken. Söyledikleri aynen şöyleydi "cinsellik ön planda olmayan ülkelerde, her alanda ileri gidilir". Sadece bizim bu adeti geç yerine getirmemizin sakatlıklara yol açabileceğini ve o nedenle kendilerinde bu işlemin doğumdan hemen sonra yapıldığını söylemişlerdi.
Bu yazının çok daha fazla kitlelere ulaşmasını dilerim..
Büyük sakatlığı düşündükçe iliklerim titriyor. Halbuki cinsellik aklın, eğitimin, yaşam tarzının da yardımı ile kontrol altına alına bilir; hem de bir sanata dönüşerek...
Bu konu çok derin, sanırım ortaya çıkarmak ve bu konuyu aydınlatmak bu kadar büyük oyuncuların, ustaların karşısında çok zor; çünkü çok büyük RANTLAR var içinde.
Saygılar size
Yorum Gönder