25 Haziran 2011 Cumartesi

HAVA KURŞUN GİBİ AĞIR

Kamera; Güven   İda (Kaz) Dağları


HAVA KURŞUN GİBİ AĞIR


 Yağmurlar yağıyor nisan yağmurlarına benzer. Ganos (Işıklar), Istranca (Yıldız), İda (Kaz) Dağları, yeşile adanmış bir şekilde yeşilden; bin bir çiçeğin renginden tapınaklar kuruluyor bir bir… Zeus, yıllardır bitmemiş savaşa, Truva’ya bakıyor; “yenişemediler, bu yılda olmadı” diyor onca kanın aktığı, gövdelerin birbirinden ayrıldığı tepelerin ardındaki ovada.

 Bir karga ağaçkakanı taklit edercesine oynuyor ağacın dalı-budağıyla. Yaşlı bir bilge gibi ustanın dizelerini seslendiriyor bana:

Hava kurşun gibi ağır!
Bağır,
Bağır,
Bağırıyorum.
Koşun, kurşun eritmeye çağırıyorum…

 Bir pehlivan çıkıyor ortaya. Kaslı ve yağlı vücudu, yaşlanma ve ölme meydan okuyor. Kispeti Amerikan bizonlarının derisinden yapılma. Kargaya doğru sert bir bakış içinde, bir elinde mızrağını, bir elinde okunu ve sırtında taşıdığı gaz pompasını gösteriyor.

Sus, ey münasebetsiz karga, sus artık; git kendine tüneyecek başka ağaç-çöplük ara, diyor zaferden yeni çıkmış azametli pehlivan.

Karga, oralı bile olmuyor ama Amerikan donlu pehlivanın mesafesini de tayin ediyor kurnazca. Karga, cesur! Az önce yere düşen yavrusunu kediye-köpeğe karşı savunduğu gibi pehlivana laf yetiştiriyor.

“ Ey, pehlivan kendine gel. Günü yaşarken, güne katkı verecek tarihi de unutma sakın. Gezindiğin, çalım sattığın bu toprakların altında otuzdan fazla uygarlık yatıyor. Bir zamanlar, onların da güçlü askerleri, atları, topları, kılıçları ve mızrakları vardı. Pehlivan; ey, pehlivan kendine gel! Kaslarını beslediğin kadar beynini de besle; duyguların seni yanılttığı gibi sana inananları da sen yanıltıyorsun.”

Pehlivan, geveze kargayı önemli bir rakip saymadığı için, karganın söylediği sözü önemsiz sayan pehlivan;

“ ben senin, ananı da, babanı da, sülaleni de bilirim karakarga. Siz, sülalece edebiyatçısınız. Ancak gevezelik edersiniz. Sen hizmetten ne anlarsın! “

 Pehlivan, küçük karganın rakip olamayacağını ve ona zarar veremeyeceğini önemsemez bir şekilde tebessüm etti; gururla. Karga, pehlivanın tebessümünü, mutlu gafletini fırsat bilip ustanın şiirine devam etmeye başladı;

Hava kurşun gibi ağır:
Ben diyorum ki ona.

Kül olayım.
Kerem gibi.
Yana, yana.
Ben yanmasam
Sen yanmasan
Biz yanmasak
Nasıl çıkar
Karanlıklar aydınlığa.

 Pehlivan karganın bozgunculuğuna, nifak tohumları ekişine dayanamayıp yerden irici bir taşı alıp geçen yıl Arabistan’da Mina Dağında şeytanı taşladığı gibi kargayı hedef alıp, taşı müthiş bir çeviklikle fırlattı. Karga, çevik bir sporcu gibi önce sindi, sonra pehlivanın ne yapacağı belli olmaz korkusu ile uzaklara doğru uçtu.

 Karga uzaklara uçmasına uçtu, pehlivan da rahat bir nefes aldı ama karga; uzaklardan diğer arkadaşları ile oluşturdukları büyük koro sayesinde yankı yaparak sesleniyorlardı:

Hava toprak gibi gebe!
Hava kurşun gibi ağır!
Bağır.
Bağır.
Bağırıyorum…

Güven Serin

2 yorum:

ÇOBAN YILDIZI dedi ki...

Bu aralar hava bana da çok ağır geliyor Güvenciğim :( Çok çok güzel biryazı olmuş,eline yüreğine sağlık !

GÜVEN SERİN dedi ki...

Günaydınlar Zühreciğim... Zor günler,uğraşlı ve bol yorucu-düşündürücü günler insanı inanılmaz bir baş döndürücülükle sınavdan sınava sokuyor. Ve insan;yapamam,dayanamam, edemem diyen insan; ne kadar güçlü veya güçsüz olduğunu da anlıyor böyle zamanlarda...

Teşekkür ediyorum,