ATATÜRK’ÜN GENÇLERE “MUTLAKA OKUYUN” DEDİĞİ O KİTAP
( Beyaz Zambaklar Ülkesinde )
Atatürk’ün başucundaki formül: Bir avuç aydının bataklığı vahaya çevirmesinin gizemi o kitabın sayfaları arasındaydı.
Hiç düşündünüz mü? Binlerce kitap devirmiş, bir imparatorluğun küllerinden yepyeni bir cumhuriyet kurmuş, strateji dehası bir lider, niçin Finlandiya gibi uzak o zamanlar adı sanı pek duyulmamış bir ülkenin hikâyesini bu kadar önemser? Mustafa Kemal Atatürk, Grigoriy Petrov’un “Beyaz Zambaklar Ülkesinde” kitabını okuduğunda sadece etkilenmekle kalmaz, bir emir verir: “Bu kitap, derhal okulların, özellikle de askeri okulların müfredatına alınacak!”
Peki, neydi o sarı sayfalardaki sır? Atatürk,”Suomi” yani “Bataklıklar Ülkesi” olarak anılan Finlandiya’nın hazin hikâyesinde ne görmüştü?
Kitap, bir milletin uyanış destanıdır. Yüzyıllarca İsveç ve Rusya’nın gölgesinde kalmış, kendi dilini ve kültürünü unutmaya yüz tutmuş, yoksulluk ve cehalet içinde çırpınan bir halk… Kısacası, umutsuzluğun donmuş toprağı Finlandiya. Ama sonra bir avuç idealist aydın, bir avuç “halk kahramanı” ortaya çıkar. Bunlar krallar, komutanlar değil; Johan Vilhelm Snellman gibi filizoflar, köy papazları, öğretmenler, doktorlar ve hatta okuma yazma bilen köylülerdir.
Bu isimsiz kahramanlar, ülkeyi kılıçla değil, fikirle kurtarmaya karar verirler. Köy köy gezer, bataklıkları nasıl kurutacaklarını, modern tarımı, hijyeni, en önemlisi de okuma yazmayı ve milli bilinci anlatırlar. Kışlalardaki subaylar, askerlere sadece savaş talimi yaptırmaz, onlara birer “aydınlanma neferi” olmayı öğretir. Rüşvetçi memura, tembel halka, miskin aydına karşı amansız bir “kültür savaşı” başlatılır.
Kitabın ana fikri şudur: Bir ülkeyi kurtaracak olan ne topraktaki maden ne de kasadaki altındır. Bir ülkenin gerçek hazinesi, halkın irfanı, çalışkanlığı ve ahlakıdır. Finlandiya, bu bir avuç insanın yaktığı meşale sayesinde, o bataklıklar diyarından pırıl pırıl, modern ve örnek bir cumhuriyete, bir “beyaz zambaklar ülkesine” dönüşür.
Atatürk neden bu kitabı seçti?
Şimdi resmi daha net görüyoruz,değil mi?Atatürk,Finlandiya’nın hikâyesinde aslında Türkiye’nin yol haritasını görmüştü.O,”bataklık” kelimesinde yoksulluk,cehalet ve teslimiyet içinde kıvranan Anadolu’yu; “beyaz zambaklar” da ise kurmak istediği aydınlık,çağdaş ve onurlu Türk milletini görüyordu.
Atatürk’ün üzerinde durduğu detaylar tam da bunlardı:
1-Kurtuluş Yukarıdan Değil, Aşağıdan Başlar: Devrimler sadece Ankara’dan kanun çıkarmakla olmazdı. Asıl devrim, köydeki öğretmenin, kışladaki subayın, hastanedeki doktorun halkın zihninde yapacağı devrimdi.
2-Ordu Sadece Vatanı Değil, Fikri De Korur: Askerin görevi sadece sınır beklemek değildi. Atatürk, askerin her gittiği yere medeniyet, bilgi ve aydınlanma götüren bir “irfan ordusu” olmasını istiyordu.
3-Yaşamı Yenilemek: Bu ifade kilit noktadadır. Mesele sadece düşmanı kovmak değil, düşmanın geri gelmesine sebep olan cehaleti, tembelliği ve kötü alışkanlıkları da kovmaktır. Yani hayatı, zihinleri, toplumu kökünden yenilemek gerekiyordu.
Peki, bu kitap bugün bize ne söyler?
Sızlanmayı Bırak, Sorumluluk Al: Kitap “devlet yapsın” kolaycılığını reddeder.”Ben bu ülke için ne yapabilirim?” sorusunu sordurur. Bir çöpü yere atmamaktan, işini en iyi şekilde yapmaya kadar her şeyin bir vatan hizmeti olduğunu hatırlatır.
Gerçek Güç, Bilgidir: Bir milleti ayağı kaldıranın da batıranın da eğitim ve kültür olduğunu tokat gibi yüzünüze çarpar.
En karanlık, en imkânsız görünen anlarda bile bir avuç inançlı insanın neleri yapacağını gösterir.
O beyaz zambakları kendi toprağımızda yeniden yeşertme görevi, dün olduğu gibi bugün de hepimizin omuzlarındadır.
Güven SERİN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder