24 Ocak 2025 Cuma

EY DOSTLARIM,DÜNYADA DOST YOKTUR

 

YEDİ BİLGE

  • Miletli Thales.
  • Lindoslu Cleobulos.
  • Atinalı Solon.
  • Spartalı Chilon.
  • Prieneli Bias.
  • Korinthli Periander.
  • Midillili Pittacus.
                                      EY DOSTLARIM, DÜNYADA DOST YOKTUR

      Spartalı Bilge Chilon günümüzden 2600 yıl önce dostluğu çok derin irdelemiş ve kendisince sonuca bağlamış;

 “ Dostunuzu, bir gün kendisinden nefret edecekmiş gibi sevin; dostunuzdan, bir gün kendisini sevecekmiş gibi nefret edin.”

    Bu çalışmamı Aristoles’in dostluğa bakışından esinlenerek yaptığımı ifade etmek isterim.”Ey dostlarım, dünyada dost yoktur.” Diyerek kendi dostluk anlayışını burada noktalayan Aristoles’e ne diyebiliriz ki?

   Günümüze, bugünün dünyasına gelmek ve kendi zamanımızdaki dostlukları irdelemek gerekirse, sanıyorum dostluğun, dost sözcüğünün artık anlamını yitirmiş gibi, değersiz, köksüz, duygusuz bir hale geldiğini düşünebiliriz! Acaba böyle düşünmekle yüce ve kalıcı dostluklar kurmayı başarmış olanlara haksızlık da yapmış sayılmayız mı?

   İsterseniz kendimiz, kendi hür düşüncelerimizle birlikte bir gezintiye çıkalım. Varsa etrafımızda “dost” dediklerimize bir uğrayalım. Yeni nesil, yani gençler için dostluğun en hakiki seslenişi; “ Kanka” sözcüğünden başkası değildir…

   Aşağı kanka, yukarı kanka, gel kanka, git kanka,kanka şunu gördün mü?Kanka şunu duydum mu?Onların dünyasına da ne diye biliriz ki?Üzüm üzüme bakıp karardığı,eğitim dediğimiz kurumların sürekli yap-boz hale geldiği bu dünyada onlar da bu tür sözcüklere sığınarak,kendine ciddiyet süsü vermiş,hak edilmemiş rütbeli büyükleri böyle eleştiriyor,onların kara ve baskıcı tutumlarını böyle reddediyor olabilirler mi?

   Mevlana ile Şems’in dostluğu üç yıl sürmüş. Belki de zedelenmemesi için yarıda bırakılmış dostlukların başında geliyordur. Yaşı olgun hale gelmiş insanlarımızla dostluk sözcüğü üzerine durmuş olsak ne duyarız? Bolca

 “ Gerçek dostluk yoktur. Ancak iyi gün dostu vardır.” Diyeceklerini duyar gibiyim. İsterseniz kendiniz dâhil bu konuda bir yoklama yapın!

   Çiftçinin kara gün dostu olarak çok önemli amaç için kurulan Toprak Mahsulleri Ofisi bile bugün çiftçi ile konuşsak, ne kadar dostluktan uzaklaştığını anlayabiliriz. Üretici için kurulan diğer Birlikler; Yağ, Çay, Zeytin geride kalan üretici sayısının her geçen gün azaldığını düşünürsek, onlar açısından da bu dostluklar sorgulanması gerekir…

   Kişisel dostluklarımız ve her zaman kendimizce gerçek dost arayışımızı köksüz bulduğumu ifade etmek istiyorum. Muhteşem bir sözdür o atasözü; “ Ne ekerseniz onu biçersiniz.”

   İster bir köyde, kasabada veya bir şehirde yaşayın, etrafınıza samimiyetle bakıyor, sesleniyor ve dokunuyorsanız inanın bana “Gerçek dost” arama zamanınız bile olmayacak. Bu arayışınız olmayınca, kendinizce ihanete de uğrama olasılığı çok azalacaktır. Birçok yanılgı, acı, hüzün “dost” dediğimiz canlılara gereğinden fazla yük yüklemek veya sevgi göstermemizden ibaret değil midir?

   Şikâyet ederken çok sevgi, çok fedakârlık yaptım! Diyenlerin edebiyattan, felsefeden, tarihten haberleri olsaydı,”çok” sözcüğünü hiçbir zaman kullanmaz ve ihtiyaçları olmazdı, demeyi borç biliyorum…

   Saflık yasası gereği bir sevgi varsa, karşılık da alamasa, bulmasa, ihanete de uğramış olmayacaktır…

   Al gülüm, var gülüm sohbetleri, alış verişleri, birlikteliklerine dostluk demeyi yakıştıramam. Gülüm diye seslendiğiniz vermiyorsa, alamaz da! Alıyorsa, vermesini ister veya beklersiniz…

   Bu güzel, kısacak yaşamın içinde sözcüklerin tama olarak neyi ifade ettiğini, insan denen canlının panzehirinin de felsefe, edebiyat ve tarih biliminde gizli olduğunu kim bilir kaç kez daha yazacağız…

   Hassas, sevgi dolu insancıkların, özellikle okyanuslar gibi duygu yoğunluğu-çokluğu olanların saklı dünyalarındaki taşmış sevgileri, yüce gönülleri, erdemleri de taşıdıklarını bildiğimi, onların ayrıcalıklı dünyalara ait üst insanlar olduklarının da altını çizmek isterim…

 Güven SERİN 

   

                                  

Hiç yorum yok: