20 Şubat 2024 Salı

BİLMEYE CESARET ET

 

İNTERNET

                                         BİLMEYE CESARET ET

      ( Bene Vixit, bene Quit Latuit-Saklanarak Yaşayan İyi Yaşamıştır )

  Bilmenin düşünceyi çağıracağını bilen Descartes, o meşhur sözü haykıracaktır; kâinatın işiten insanlarına; “ Düşünüyorum, o halde varım.” Descartes, bilginin, öğrenmenin, matematiğin şanlı öğretilerinden hiçbir zaman vazgeçemeyecek, ölene kadar özgürlüğü ve aklın yolunu savunacaktır…

 Bilmeye cesaret eden, aynı zamanda düşünen, sorgulayan insanların pek rahat edemediğini, özellikle güç-otorite sahipleri tarafından sevilmediğini biliyor, görüyor, duyuyoruz. Öyleyse bu işi nasıl yapacağız?

   Felsefeci Murat Erşen’in Descartes incelemesi ve sunuş yazısında Virgilius’tan verdiği örnek söz; “ Bene vixit, bene quit latuit “ Türkçe karşılığı;

“ Saklanarak yaşayan iyi yaşamıştır!” düşüncesi, Descartes’in “Bilmeye cesaret et” ve özgürlükçü anlayışı, çalışmalarıyla ters düşüyor görünse de yaşamda kalıp daha fazla üretmek için de kaçınılmaz bir tercih, buluş, yöntemdir diye ifade etmeden kendimi alamıyorum…

  Düşüncelerimizi, üretimlerimizi korurken, can ve canlarımızı, bir kez gelmiş olduğumuz dünyada insancıl huzurumuzu da koruyabilmek, bütün kötülüklere, olumsuzluklara, haksızlık ve adaletsizliklere rağmen üretme çabası, faydaya, değişim ve dönüşüme çaba göstermek da ayrıcalıklı bir tercih, başarı öyküsü değil midir?

  Görevleri başında çalışırken, yazı yaşamı, gazete köşesi yazılarımla dikkat çektiğim, uyarıp yazılar yazdığım şehir sorunlarında yeterince ilgi göstermeyen yöneticilere içten içe hep alınmış, kırılmışım... Emekli olduktan sonraki özgür düşünceleri, özgürlük alanları genişleyince, bizlerden daha fazla duyarlılık içinde olmalarını daha iyi anlıyor ve değerlendiriyorum. Nedeni sadece korkmak, yani “ Korkaklık” değildir… Hepsinin aileleri ve yaşamda kalmak için para kazanmaya ihtiyaçları var…

  Bu sabah haberlerde gazeteci Tolga Şardan’ın gözaltına alındığını duyunca, haber sunucusu “ Sırayla sesini duyurmaya çalışan bütün gazeteciler içeriye girecek gibi görünüyor. Gücü, otoriteyi destekleyenler hariç” demesi, insanın, insanlık yolculuğu içinde canını acıtıp, ruhunu burkuyor olsa bile, düşünce insanı için mücadele, canlı olan insanın içinde taşıdığı inanç gibi hep vardır; var olacak…

   2500 yıllık döneme çok kısaca ve belli hatlarıyla baktığımızda çok önemli düşünce insanları ya yargılanıp hapse atılmışlar, ya da yakılmışlar, idam edilmişlerdir.

   Görünen o ki, gücü kontrol eden, otoritenin başında olanlar “Bilmeye cesaret et “düşüncesini ve Descartes felsefesini sevemeyecek, benimsemeyecek, hoşlanmayacaklardır… Çünkü aynı Descartes “ De te fabula narrutur” yani “ Anlatılan senin hikâyendir.” Derken, düşünceden, bilgiden, bilmeden uzak insanı da bilmeye-öğrenmeye, sorgulamaya çağırır…

  Kimin başına bir dert, bir adaletsizlik gelirse gelsin aslında bu insanın hikâyesidir. Eninde sonunda uzaktan izlediğimiz, kimi üzülüp, kimi yalancıktan kıvrandığımız ve bazen de sessi, tenha yerlerde yeri göğü inleterek uzak kaldığımız bütün insanlık hikâyeleri, aynı zamanda bizim öz öykülerimiz; başka bir şey değildir…

  Düşünen, bilmeye cesaret eden insanın edebi, felsefi zenginlikle kucaklaşması aynı zamanda kızgınlıklarını, nefretlerini da tanımlayıp, öldürme değil yaşatmak üzerine muhteşem keşifler yapacağı bellidir. Kızdırmak, can sıkmak yerine umut vermek, her daim coşkuyu canlı tutmak, apayrı hüner, yaşam becerisidir; düşünen sorgulayan insan için…

  Roger Bacon; İngiliz filozof ve bilim insanı otorite ile çatışan düşünceleri yüzünden 14 yıl hapse atılmıştır.

  Giordano Bruna; İtalyan filozof, rahip, gökbilimci düşünceleri yüzünden görmediği eziyet kalmamıştır. Sekiz yıllık hapis yaşamından sonra ölüm kararı kendisine bildirildiğinde şu ifadelerle düşünce tarihine not bırakmış, adeta kazımıştır;

“ Ölümümü bildirirken siz benden daha çok korkuyorsunuz.” 17 Şubat 1600 de Bruna diri diri yakılmıştır. Nerede? Avrupa’ya giden turistlerin hayran kaldığı Roma şehrinde… Daha onlarca, yüzlercesi; ya bir tas zehir içirilerek, ya giyotin, ya da yakılarak; tarihin saygın sayfalarında düşünce, bilme, üretme sanatıyla yolları, kesişecek olanları bekliyor olacaktır…

   Düşüncesi yüzünden öldürülenler, hapse atılanlar tam da Descartes’in anlatmaya çalıştığı gibi hepsi “ Bizim hikâyemizdir” duysak da duymasak da, ya körlüğün, gafletin içinde upuzun ve çok besili yaşar keyif çatarız, ya da faziletin kısa yolculuğunda bir başka uzun dönemin şanlı anıları içinde anılırız…

Güven SERİN 


Hiç yorum yok: