ARKADAŞ
PASTANESİ
( Bir Kıvılcım Düşer Önce, Büyür Yavaş Yavaş )
Mekânlar, caddeler, sokaklar, mahalleler, gökdelenler; insan denen canlının insanlık yolculuğunda, her daim içinde olduğu, bağlar kurup ömür tükettiği yerlerdir…
Bu yerlere ruh ve tat katanlar ise mekân sahipleri ve çalışanlarıdır. Samimi bir hoş geldin, ustalık kokan bir hizmet; insan denen canlının ruhsal çıkınında sonsuza kadar taşıyacağı en değerli anılarının parçaları haline dönüşür.
Bir dönem nasıl ki TARSAL, Yalı Hamamı, Lale Pastanesi, ŞAR, Atlas Pasajı, Direkleraltı, Sinemalar Sokağı, Eski Liman ve kayıklar, şehir yaşamının sosyal ve kültürel hayatının bir parçası haline geldiyse, Arkadaş Pastanesi de öyle, ilk önce Lise Caddesi köşesi ve sonra Hükümet Caddesi Sümerbank yanı, kent yaşamına ait gençliğin buluşma yeriydi.
Salep, dondurma, supangle, keşkül ve poğaçalar; hepsi usta ellerden çıkmış, beğenildikçe daha iyi tat verme felsefesiyle beslenen ürünlerdi…
Tekirdağ Ahmedikli Köyü kendi içinden çıkarttığı Mehmet Sevimcan’ı Tekirdağ’a, Arkadaş Pastanesi: Ticari ve sosyal hayatını inşa etmeye yolladı. Az bulunur çıraklığı, kalfalığı taşıyıp ustalığa erişen insanlar.
Mehmet Sevimcan da az bulunur insanlarımızdan birisidir. Şehrimizin sosyal hayatına izler bırakmış, nesillerin diğer nesillere anlatacağı mekânların içine ruh katmış Tekirdağ insanlarımızdan…
Pastane yolculuğu Melek Pastanesi ile başlamıştı. Ustası, aynı pastane sahibi Faik Huyluoğlu’dur…
Bir zamanlar, yani şimdinin şehir dünyasının peşinde koştuğu “Organik” yaşamlar fazla değil kırk elli yıl önce bu gezegende halen tükenmemişti. Bu yüzden “Arkadaş” sözcüğü çok değerli ve söylendiğinde özel bir anlam yeşerir…
Arkadaş şarkısını ilk önce Melike Demirağ’dan dinlemiş, yasaklı hale gelen kasetini bir kış günü, Balkanlara yakın olan Paşaköy diyarında alev alev yanan sobaya atarak, kendimce bir önlem almıştım. Yılmaz Güney’in sözleri, Mehmet Attila Özdemiroğlu ve Şanar Yurdatapan’ın bestelediği Arkadaş şarkısı, Melike Demirağ’ın sesiyle, çok kuvvetli duyguları-sözleri hafif, mağrur yaz yeli utangaçlığı içinde anlatıyordu.
Tam da o yıllar Tekirdağ’ın gençlerine Arkadaş Pastanesi ve Mehmet Sevimcan hizmet ediyor, kulak kesiliyor, onlarla birlikte sadece çay değil sohbetler de demliyordu.
Gözden uzak, gönülden de uzaktır sözleri belki doğrudur. Görmediğimiz insanları, unutulan anılarla birlikte bir yerlere süpürüyoruz. Mehmet Sevimcan ile birkaç ay önce karşılaşmış o zaman öğrenmiştim Arkadaş Pastanesi’nin devam ettiğini. Eski günlerindeki gibi olmasa da, bir ömre yayılan en değerli zamanların devamı olan göz nuru, gönül bağı bir şekilde korunmuş, kollanmış ve bugüne kadar yaşatılmıştı.
Yavuz Mahallesi Oruç Reis Sokak üzerinde küçük bahçenin içinde aynı ses, bakış, insana insanı taşıyan kişi; Mehmet Sevimcan, elinde bastonu, yürümekte zorluk çeken ayaklarına rağmen esnaf bilinci, şehir kültürüne imbikten süzülmüş bir esnaf olarak yaşamaya ve yaşatmaya devam ediyor.
Yeninin, güncelin peşinden koşarken, diğer zamanlarla buluşmak, çok hızlı tükenen ve tüketilen bir dünyanın içinde yer alırken, yaşamın dönüşümünü, çığlıklarını berrak sesini, nefesini duymak apayrı bir şenlik; kent kültürü, şöleni gibi bir şey…
Güven SERİN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder