22 Haziran 2023 Perşembe

YÜCEL COŞKUN: SANATIN ve SANATÇININ ÖNEMİ

 



              YÜCEL COŞKUN: SANATIN ve SANATÇININ ÖNEMİ

     Bazen bir karikatür, resim, bazen bir tiyatro ve bazen de bir şiirde; insanın insanlık yolculuğunda ikmal yapması gerekli yakıtlar gizlidir…

   Bir karikatür hatırlıyorum. Sürekli eleştiren, laf üreten kendini “Toplumun sözcüsü” sanan birisinin toplumu dert edişi üzerine, toplumun geri kalmışlığı, cahilliği üzerine kafa patlatan bir adam! Aynı karikatür üzerinde toplumu temsil eden birisi de şöyle konuşuyor;

   “ Sürekli toplumu dert edinen bu kişi, toplumun ondan haberi olmadığını bir bilse!”

   Saatlerce konuşmadan, anlatmadan, hatırlatma ve uyarılardan öte ve değerli bir sanat:-Değil de nedir? Bu yüzden, sağlam ve sanatın limanına demir atmış sanatçıların meziyeti neyse; öykü, roman, şiir, karikatür, resim, heykel, film, tiyatro, opera; onlar kendi döngüleri içinde; önce yaşamı, sonra insanı anlamaya, anlatmaya çalışırlar. İnsanın bütün hallerini anlatırken, yaşamı da fısıldarlar;

Henüz vakit varken, fark edilsin diye…

   Katılmış olduğum etkinlikte bulunan sanatçılarımızdan birisi de Yücel Coşkun’dur. Bir Çift Söz isimli kitabını Lokman Bey imzalattı. Ben ise bir başka şiir kitabını imzalattım. Lokman Bey, önce benim okumam için “Sende kalsın” diyerek eğitimci şairimizin kitabını bana verdi.

   Sayfaları çevirdikçe, yaşamın bütün katmanlarına dokunmaya başladım. Şairimiz, yaşamı bir çift sözle başlatmış;

 “Bir çift sözle başlar hayat

  Bir çift sözle sürer.

  Bir çift söz bitti mi?

  Başlar gürültüler.”

   Daha nasıl anlatsın insan denen canlının varlık içinde kıtlık yaşadığını-yaşadığımızı? Bir çift söz söyleme sanatıyla aynı zamanda insan denen canlının söz söyleme becerileriyle birlikte insan ilişkilerini de başarabileceğini, başaramayanların ise kargaşa, kavgadan beslenip yaşam denen büyük enerjiyi yerle bir edeceğini bir güzel anlatmıyor mu? Üstelik nazikçe; sevgi diliyle…

   Şairin “İnsana Sitem” şiiri sosyolojinin, tarihin, mitolojinin de yardımıyla oldukça güçlü bir tavır takınma, bir yerde şiirin yardımıyla başkaldırıya dönüşüyor;

 “Sözüm sana.

  Üretene, yaratana.

  Yani insana.

  Yıllarca, yüzyıllarca, binyıllarca önceydi.

  Nil kıyısında seni kerpiç keserken gördüm.

  Ellerin bu günkü gibi nasırlı,

  Gözlerin Afrika karasıydı.

  Güneş aynı güneşti.

  Kerpiçleri pişirmeğe…”

     Velhasıl dostlarım; sanatın yolu da yolculuğu da belli. İçinde duyarlı insan var; insanlık ateşiyle başlamış yangını. Ya sonra? Tabiatın kıvılcımlarıyla bir daha yanmaya başlamış; bir daha…

   Eğitimci şairimiz, Sevdanın Mevsimi Yok, şiirinde ise insanın belki de en güzel heyecanını, romantik saatlerini bir daha hatırlatıyor;

   “ Bir soluk ver yaşama

     Kalbin tık tık ederken

    Sevdanın mevsimi yok

    Ne geç kaldın, ne erken.

     Erteleme yaşamı

    Yarın-öbür gün derken.

    Sevdanın mevsimi yok

    Ne geç kaldın, ne erken.”

   Henüz vakit varken gülüm; henüz vakit varken…

                                Güven SERİN 

Hiç yorum yok: