8 Ağustos 2019 Perşembe

TOP SAKALLI YANDAN ÇARKLI


KARAKÖY

TOP SAKALLI YANDAN ÇARKLI


   Vapurlar, kıyısı denize çıkan şehirlerin anılarında önemli yer kaplar. Yandan Çarklı vapurlar İstanbul’un geçmişinde, kültürel ve sosyal tarihi açısından çok önemlidir. Siyah dumanları, su buharı makinesi sayesinde, yandan dönen çarklarından alınan hareketle yol alan vapurlardı.

   Adına Şirket-i Hayriye denen şirketin işlettiği vapurlardan 42’si yandan çarklı idi. Şimdi o vapurlar kalmadı. Yerinde yeller esiyor.

   Burada sözünü edeceğim “Yandan Çarklı” insan olan cinsten! Vapurun yandan çarklı olanı oluyor da insanın niçin olmasın?

  Cevizlibağ Metrobüs hattında inip, tramvaya geçtim. Kabataş’a kadar yol alan uzunca bir yolculuk başladı. Hemen yanı başıma top sakallı bir adam geldi. Yaşı 40-45 civarı olmalı. Bir giyinmiş ki; “ Altı kaval, üstü Şişhane!” Misali…

   Giyimini becerememiş olsa da, top sakalıyla kendini ekselans sanmasına engel değildi. Etrafı süzmeyi bir hafiye kurnazlığında becerdiği gibi, Bekçi Murtaza’nın sorumluluğunu üslenmiş misali gözleriyle kuş uçurtmuyor.

  Bir ara, arka koltukta yüksek sesle bir şeyler dinleyen gence öyle bir bakış fırlattı ki, yandan çarlı vapurun dönüş esnasında suyu dalgalandırma-sına benzer bir bakış. Genç, bakışa arkası dönük olsa bile, gölgesini mi gördü; bilinmez, müziğin sesini hemen kıstı.

   Bir bakışın bile işe yaradığını bilmesi, etrafı daha da hafiyece süzmesine neden oldu. Takmış olduğu yakın gözlüğünün üzerinden, top sakalının onu çok yücelttiğine inanan güç dolu bir bakış…

   Durakları birer birer geçiyoruz. Hafiye bakışlı yandan çarklı, elindeki telefona bir bakıyorsa, etrafa on bakıyor. Güya, onu kimse görmüyor; öylesine bir süzme bakış. Bende onu süzeyim dedim; hemen farkına vardı. O da beni süzdü. Hatta beden diliyle; “ Hayırdır; bir şey mi var?” Der gibiydi. Hemen bakışımı kaçırdım; ne olur ne olmaz; başıma dert almak iyi olmaz.

   Yusufpaşa istasyonunda inenler ve binenler oldu. Yakınıma doğru gelenlerden bir kadına yer verdim. Yeri almak istemese de ısrarım sonucu oturdu. Amacım hafiye kılıklı yandan çarklı top sakallı adamı tam karşıdan izlemek. Ama tıpkı onun gibi. Hatta ondan daha iyi izlediğimi söylersem şaşırmayın. Yazı hayatımın içinde öğrendiğim şeylerden birisi; iyi dinlemek ve izlemek. Ama (baş kanun); kişiyi taciz etme!

  Top sakallı yandan çarklı, yer verdiğim kadın yanına oturunca daha da onurlandı. Göğsünü daha da dikleştirdi. Top sakalı vardı ya! Kadın diğer insanların yaptığını yaptı; hemen telefonunu açtı. Akıllı olan cinsten iyi bir telefon!  Yandan çarklı etrafı izleme görevinde olduğu için, tıpkı arkaya, yüksek sesle telefonu dinleye gence baktığı gibi, yanında ki kadının telefonuna inceden inceye baktı.

   Yandan çarklı bakışı sezmiş olsaydı yanı başında oturan kadın, tahmin ediyorum çarkına zarar verici davranışta bulunabilirdi. İstanbul kadınıydı; sözünü sakınmayan cinsten.   Yandan çarklı top sakallının duruşunda ise, İstanbullu, kentli bir insan duruşundan çok, kasaba kültürüne tutunmaya çalışan bir köy insanı duruşu vardı.

   Karaköy istasyonunda inmeye hazırlanırken yandan çarlı top sakallıyı son bir kez daha gözledim. Telefona bir bakıp, etrafı on gözlüyordu. Her an bir rütbe almanın mutluluğu, yandan çarklı vapurun suları yara yara gidişi gibi, ses çıkarmasa da, kültürel hayatın saygınlığını, çakma görüntülerle aramanın ne beyhude iş olduğunu bilmeden, göremeden kendi hafiyelik rütbesini çoktan almış, yerine getirmenin memnuniyeti içindeydi.

   Yandan çarklı top sakallı adam, bizlerin en masum olanıdır. Neredeyse toplumumuzun tamamı, sloganlarla konuşuyoruz. Hal hatır sormaları çoktan eskidi, koktu, kokuştu. Ama yinede aynı vaziyetin garanti tarafındayız. Bir model seçiyoruz kendimize; birkaç sözcük, o kadar…

  Deniz manzaralı kütüphaneyi kullanan insan sayısı komik derecede! Aldığı kitapları, kendi iradesiyle alıp bilinciyle okuyan insan sayımız kaç kişi; bilmiyorum. Bildiğim bir şey var; büyük arabaları, büyük evleri, büyük övünmeleri seviyoruz.

  Bütün bunların yanında yandan; Top sakallı yandan çarklı kendi rütbesini kendi tahin etmiş; Çok mu? Bırakalım o da kendince yaşamın tadını çıkartsın. Birilerinin davranışlarını yakalayıp, uyarsın, gözle, bakışla, sesle görevini yapsın.

Güven Serin  


2 yorum:

deeptone dedi ki...

bu top sakallı zararsızmış. insan artık herkesten korkuyor yaa. bizim toplum çok kaba ve ürkütücüü.

GÜVEN SERİN dedi ki...


Kesinlikle ilginç bir toplum;korkulu olan veya görüne,çocuk kadar masum bir tip de çıkabiliyor.Tam tersine,çok uygar görünüp de sosyopat özelliği gizlemiş olanlar da her yerde cirit atıyor;mesafe hak getire:))