NE OLACAK ŞİMDİ?
-------------------------------------
Ingebrog Bachmann, sorup durur kendi diliyle; göremediği
ağaçları merak eder. O ağaçlardır rüzgârla birlikte yelken açan uzak denizlere;
onların yapraklarının dalgalı sesleri, rüzgârın nefesiyle birlikte; yemiş
verdiği zamanların tatlı düşlerini bilir ve tükenen zamana ve yabancılaşmaya bir
ah çeker…
O gürültücü rüzgârın,
ağaçların, dalların, yaprakların, görünmez olan her şeyin; ormana dair ne varsa,
bütün kuşların, hayvanların neşesinin hüzne, varlıklarının yokluğa süzülüşünü
hisseder. Öyle bir histir ki, kendi ruh ve bedeninin demirlemiş limanında,
çürümeye yüz tutmuş, kimsesiz tekneler gibidir; kendi dalgasında, rüzgârında
sağa sola çarpar durur; ta ki, dağılana kadar…
“ Ağaçları göremiyorum artık ağaçları/Rüzgâra yelken açmıyor
dalların yaprakları/Ne olacak şimdi?”
Bu yüzden Hilal Bebek,
YAŞAMANIN İNKÂRDAN geldiğini anlatır. Anlamıştır kendisi; bir ışık yanıp
sönmesi kadar geçen zamanın bize ait olduğunu. Ve bütün bu hiçliği, herkes
bilir de inkâr ederek dengeler, sendeleyecek, kayıp gidecek olan düşleri…
“ Hepimizin yaşamı, bir dolu inkâr etme hali içerir.
Öleceğimizi bilir ve kısmen inkâr ederiz. Gençliğin gideceğini, güzelliğin
biteceğini, sevdiklerimizin öleceğini bilir ve tüm bunlar olmayacakmışçasına
devam ederiz. Yediğimiz etle sevdiğimiz canlıların aynı şey olduğunu bilir ve
inkâr ederiz.”
Güven Serin
4 yorum:
hilal bebek kim kiii.
Bir yazar;düşünür sevgili Deep...
“Ağaçları göremiyorum artık ağaçları
Rüzgâra yelken açmıyor dalların yaprakları
Ne olacak şimdi?”
Aklıma Hasan Ali Toptaş'ın Ben Bir Gürgen Dalıyım kitabını getirdi dizeler.
"Öleceğini bilerek yaşayan tek canlı insandır ama hiç ölmeyecekmiş yaşar." diye bir söz vardı. Sanırım hâlimiz bundan ibaret.
Haklısınız adamkarga;insan;inkar ederek yaşıyor;belki de evrimsel bir formül bu;kabulleniş...
Yorum Gönder