29 Haziran 2018 Cuma

EYLÜL İSMİNDE KÜÇÜK BİR KIZ


Kamera; Güven Erdek

Eylül,sıranın kendisine gelmesini;usulca
bekliyor.
Yiğit,kardeşi Tuanna'yı güya sallıyor :))




Eylül,annesiyle eğleniyor;
top oyunu;bense,yeni başlayan
dünya kupası maçlarında,tüm dünyanın
peşinde koştuğu topun peşindeyim;güya...

Bir tiyatro sahnesi,Eylül de annesi de
seçkin tiyatro sanatçıları...
Gönülden bir iş;takdirden öte uzanıyor...

EYLÜL İSMİNDE KÜÇÜK BİR KIZ
------------------------------------------------

  Eylül ayında mı doğmuş, yoksa Eylül’ün şarkısının hatırası mıdır ona ismini veren duygu; bilinmez! Dört beş yaşlarında olmalı! Genç anne ve babayla geldikleri iki günlük tatil coşkusuyla yoğunlaşıyor.

 Plajda, Yücel Hotelin bahçesinde, yemek masalarında; hemen her yerde olması gereken bir çiçek, ağaç kadar şart olan güzellikte; mekânı aydınlatıyor. Diğer çocuklarla arasında kalın bir perde, kültür farkı taşıdığını gözlemledim.

 Eylül; ikide birde olmadık şeyler istemiyor. Annesine, babasına küsmüyor. Çünkü annesi Eylül ile en sevdiği arkadaşmış gibi oynuyor. Tiyatro sahnesinde, anne, baba ve kızın öyküsünü anlatıyorlar.

 Çok iyi yazılmış bir sahne; eksik kültürlerin, suça, cezaya, korkuya meyilli ailelerin bolluğu yaşanırken, kıt olan, cezasız, akıl ve duyguların psikolojik, biyolojik beslenmeleriyle neredeyse tüm dünyaya örnekmiş gibi dolaşan bir kız; Küçük Eylül… Her daim başında bulundurduğu çiçek desenli tokası!

  Saçlarını iki yana toplatmayı seviyor. Annesi de ona nadide bir çiçeğe bakmayı sevdiği gibi; sıkmadan, sıkılmadan, dert etmeden; ne büyü yükmüş, ağıtlarını çıkartmadan bakıyor.

  Eylül ne kadar çok eğleniyor, etrafını gözlüyor, onlarla birlik olmak istiyorsa; etraf bir o kadar; birbiriyle kavgalı. Anneler, babalar sürekli uyarı gönderiyor, etrafın tadını çıkartmak isteyen çocuklarına,

  Bitmeyen uyarılar, arkası gelmeyen teklifler ve tehditler… Yiğit isminde 16 yaşında bir erkek çocuğu; Tuanna ismine kız kardeşi ve anne ile babası, denizin kenarında; bulutlu havaya, çok az sağanak yapan bulutları; şansızlık olarak gören aile…

  Ailenin babası; şezlongda yatmayı ciddi iş bellemiş. Anne de öyle, Yiğit; yaşıtlarının iki misli kilolarıyla denize girdi, çıkmakta zorlanıyor. Elli metre ötede tutunduğu şamandıradan bir saat boyunca annesine seslendi; “ Anne, kurtar beni. Gelemiyorum. Yosunlar, denizanaları midemi bulandırıyor.”

  Bir saat boyunca bu kadar enerji? Anne ve babadan tık yok. Sadece gelmesi gerektiği üzerine bir sürü nasihat. Oysa çocuk, deniz içinde ki canlılardan tiksindiğini söylüyor. Gel de bunca zamandır bize dünyayı, doğayı anlatan belgesel sanatına saygı duyma. Tiksindiğimiz yılandan, fareden bile ne büyük dersler çıkarttılar ortaya…

  Yiğit, bağırdıkça, annenin tavrı şu oldu; “ Bizi bütün Erdeğe rezil ediyorsun; gel hadi.” Oysa denize girip, onlar da denizin iğrençliğiyle değil, uçsuz bucaksız zenginlikleri, serinliğine ne çok yakındılar…

  Eylül’ün annesi ve babasıyla böyle bir sorunu yok. Babanın yüzü hiç gülümsemese de; sakallı, yarı kel başı; onun ciddiyetine ayrı bir uyarı dikkati, bakış açısı getirse de; birbirine güvenen bir ailenin görsel, katıksız şöleni yaşanıyor…

  Tuanna, denizden çıkmaktan korkan; denizanaları ve yosunlardan iğrendiği için yapıştığı şamandıradan ayrılmayan obez ağabeyine şöyle seslendi; “ Yiğit, bir de erkek olacaksın; Amerika bile keşfedildi, sen halen, denizi mi keşfedemedin?”

 Geriye söylenecek ne kaldı?


Güven Serin 






4 yorum:

Beyaz Yakalı dedi ki...

Eylül eğleniyor, eğlenmek Yiğit' in de hakkı. An dönmeli ve Yiğit de mutlu olmalı.

GÜVEN SERİN dedi ki...


Yiğit,mutluluğu şikayet üzerine oturtmuş;her daim mutsuzluk hissiyatı içinde yaşam,bedeninde ki yükler gibi fazla geliyor ona...Eksik olan yaşam kıvılcımları tam olarak nerede başlar? Ev,okul,çevre ve insanın ruhsal,genetik haritası;bir sürü açıklama var bu alanda;yedi yaşına kadar bilinç altı oluşuyorsa,ondan sonrası;ne olacak;kişinin marifeti o zaman mı meydana çıkacak;bilinmez...

deeptone dedi ki...

eylül çok tatlıııı yiğitin anne babası ise ayıp ayıp vallası :)

GÜVEN SERİN dedi ki...


Ayıptan öte Deep:)) denizi,doğayı sevmeyen çocuğa;Erdeğe rezil olduk korkusu vermek yerine;girsene denize;yakalasan deniz anasını,yosunu;bunlar da denizin bir parçası,yaşamın ta kendisi desene:))