Kamera; Güven
Başkonuğum,Aziz öğretmen
Kamera; Güven
62 GÜN GİBİ
-----------------------
Çeyrek yüzyılı bir
arada, birbirimizden haberdar olarak geçirdiğim bir dost; Aziz öğretmen
atölyeme uğradı. Bir gece önce telefonla konuşmuştuk. Belli ki onu merak etmiş
olmamı önemsedi ve tedavi süreci bitmemiş olsa da, halsizliği tam olarak
geçmemiş.
Bir öğretmenin
nezaketiyle kapıyı vurarak girdi içeri. Tam da kahvaltı anında; oysa o çoktan
yapmış kahvaltısını. Gece atıştırmalarım; yiyecek yemelerim çocukluğumdan bu
yana devam ettiği için, kahvaltıyı geç yapma alışkanlığı geliştirdim. En
kıvamı;09–10.00 saatleri arasında yapılan kahvaltı oluyor.
Sanırım, Aziz
öğretmen de yaptığım kahvaltının tadını çıkartıyor oluşumun farkında ki; bir yudum
da bana uzat, diyerek dostluğa yakışır bir iletişim diliyle; “ Özendim” dedi.
Özenmeyecek gibi de değil; Destereciler fırınından aldığım sarı ekmek, bir gün
bekleyince daha da yenir hale geliyor.
Küçük bir ekmek
parçası üzerine önce tereyağı, sonra beyaz peynir, pazardan aldığım tarla
domates ve biberi; Uçmakdere Mehmet Beyden aldığım el yapımı zeytinler; deymen
benim gamlı keyfime…
Söz sözü açtı.
Kahvaltı üzerine çay ve sohbet harmanlaması yapılırken; Aziz öğretmenin gördüğü
tedaviye geldi sohbet; istesek de istemesek de… Yıllar oldu; kim bilir kaç kür,
kaç hastane yolculuğu yaşadı Aziz öğretmen.
Psikolojik olarak
epey yorulmuş. Duyguları her an gözyaşlarına etki yapacak durumda. Onun en
önemli özelliği olan, fıkra ve şiir kültürüdür. Ya bir fıkra, ya da bir şiirle
katkı verir; sohbet dem tutmuş, kıvama gelmişse…
Bu sefer, bir şiirle
katkı yaptı. Celal Sahir Erozan’ın 52.Yıl şiirini, Aziz öğretmen kendi yaşına
göre uyarlamış. Sadece yaş kısmını değiştirmiş. Şair,52 yaşından söz ediyorken,
Aziz öğretmen 62 yaşından söz ediyor.
Şiir de şiir ama bir
yaşam öyküsü adeta;
“ Hâla yaşım genç ama vücudum ölgün gibi
Bütün acı günlerim aklımda, bugün gibi.
İçimde hayata küskün, dış yüzüm düğün gibi.
Elli iki yıl geçti; Elli iki gün gibi…
Doğmayan hülyaların saçlarını taradım,
Ezop gibi fenerle gündüz insan aradım
Ne kendime yar oldum, ne kimseye yaradım
Elli iki yıl geçti; elli iki gün gibi…”
Güven Serin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder