10 Temmuz 2017 Pazartesi

LAİSSEZ FAİRE-BIRAKIN YAPSINLAR





LAİSSEZ FAİRE-BIRAKIN YAPSINLAR!
----------------------------------

  Dünyanın bütün yolları;”kazan, kazan “ veya “ kazan, kazandır” ikilisine çıkıyor. Bütün savaşlarda, ağıtlar, yaralar, utançlar, külleriyle birlikte savruluyor bir tarafa. Savrulmayan bir tek şey var; kazanma ve iktidar hırsı…

  Bir insan, insanlığı da arkasına alıp, bilmem kaç yüzyıl ötesinin filozoflarının yaptığı gibi yürüyor yollarda. Adalet diye çığlık atıyorlar; kazanç ve kazananlara da bir lafları olmadan; bir şeyleri anlatmak istiyorlar; öteden beri anlatılmak istenen; her daim, birilerinin sırtına binen, yükün, haksızlığın hafiflemesi adına.

 Edebiyat, felsefe de boş durmuyor; yüzyılın başından; yani 20.yüzyılın su kenarlı olan adacıklarından; İrlanda’dan yorumluyor kendi adalet arayışını;

“ Can çekişiyor, şayet canı çoktan çıkmamışsa.”, “ Çığlığı sokak sokak aşüftenin/Dokuyor kefenini koca İngiltere’nin.”

  İçinde hareket, emek, sevgi olan hiçbir çaba sonuçsuz kalmaz; kalamaz. Sabrınız tükendiyse, sözüm yoktur. Büyük canavarın kollarını kırmaktan öteydi Cervantes’in Don Kişot’u. Düşündürmekti suskun, bıkkın, unutkan insanı. Deliliğin yüceliğiyle, adil olana, saflığa çağırmak; dünya zamanı için hiçbir hükmü olmayan ömürlerimizin, yanlış, berbat tüketimlerini edebiyatla anlamlandırıp, kırılanı, döküleni, kanayanı sarıp sarmalamak, yüce bir gülümseme içinde yaşama davet etmek; yaşatma tutmak…

  Meydana toplanan insan sayısı üzerine tartışıyor insanlık. Bir milyon veya iki milyon yerine, iki yüz bin neyinize yetmiyor, kayıtların resmi olanı buydu güya. Meydanın büyüklüğü, taşmışlığı başka bir şey söylüyordu; ey uyku, ölüm, Laissez Faire, uyan ve yeter artık; Adalet…

  Birkaç yüz yıl önce sadece İngiltere’nin kefeni dokunmadı. Bu ülkenin, öteden beri kefen dokuyucuları hiçbir zaman işsiz kalmadı. Kirli, sancılı ve hiç bitmeyecek bir oyunun kölesi, bilinmezin lanetli karlarlıydı onların yazgılarında ki utanç gerçekleri.

  “ Hatırla bu sözümü, Mr. Dedalus, dedi. İngiltere Yahudilerin elinde! Bütün yüksek makamlar. Maliyesiyle, matbuatıyla. Bu vaziyet bir milletin zevalinin emareleridir.”

  Yok, olmaktan kurtulanların, yok etmekle meşgul olmalarına, sosyologlar, ilim insanları, yüreğinde her daim adalet çığlıkları olanlar ne der? Çevir kazı yanmasın mı? Yoksa kırk satır, kırk katır mı?

 Denenmedi mi bunlar? Binlerce yılın destansı hikâyeleri yalan mı? Mağarasından çıkan Zerdüşt, boşun boşuna mı indi halkın, insanlığın içine?

 Güven Serin 


Hiç yorum yok: