Kamera; Güven
Elhamra Sahnesi-İzmir
Sesler geliyor içeriden;soluk mavi ışığı anlatan,
insanı,insanın bitim tükenmezliğine yorumlayan,
sesler...
ELHAMRA SAHNESİ ve MAVİ NOKTA
-------------------------------
Ülkemde, her geçen
gün şunu fark ediyorum; sanatı sadece sanatçı takip eder. Felsefeyi filozof,
siyaseti politikacı! Ülkemin şehirlerinde bir yere; bir etkinliğe gittiğimde,
şaşıran sanatsever, idarecilerin yüzlerini görünce artık şaşırmıyor;
şaşmıyorum; şaşı oluyorum.
“ Vay canına;
Tekirdağ’dan mı geldiniz?” Evet! “Gazetenizin ismi” Habertrak! Ve duymadıkları,
duyuramadığımızın iç çekişleri; durumu idare etme vaziyetleri…
İnsanları şaşırtan
şey ne? Tekirdağ’dan, yerel basından birisinin Antalya’ya gidip Antalya Film
Festivalini izlemesi… İzmir’e gidip, Devlet Opera Balesi Elhamra Sahnesinde
Mavi Nokta Operasını izlemeye gelmem de şaşkın bir saygınlıkla karşılandı.
Bu şaşırmalar, onlar
kadar beni de anlatıyor. Yarım yüzyıla sahip bir hayatın ilk kez opera sahnesi,
sesleri ve yaşamın hakiki gerçekleriyle karşı karşıya gelmenin şaşırması…
İnsanlar, şaşırıyor
çünkü bu ülkede, operaya, tiyatroya, festivallere, insana dair yapılan etkinliklere
uzaklardan gelmek pek de lüks… Hele, işin bir de ticari, siyasi boyutu yoksa
belki de enayilik bile görenler var.
Böyle enayiliğe, can
kurban… Başım, gözüm üstüne… Böyle enayiliğin, bana sunduğu, gamlı bir keyif
bile olsa; insan yaratıcılığına, insan sefilliğine kattıklarını görünce, hiçbir
borsanın endeksiyle izah etmeyeceğim ruhsal tecrübeyi, güncel yaşam biletlerini
gıpta ile kabul ediyorum.
İzmir Devlet Bale ve
Operası Elhamra Sahnesi,20 yıl önce ilk gösterimini Ahmet Adnan Saygun’da sahneleyen
Mavi Nokta Operasını dinledim. Sadece dinlemek mi? Hayır! İzledim; gördüm…
Neyi? Terleri, sicim
gibi akan çello sanatçısının, terini silmeye vakti olmadığını. Gördüm;
kemanlarda ki iki kadın sanatçının, gözleriyle konuşup, tebessümle gülüştüklerini.
Gördüm; insana dair anlatılan, mitlerin, ifadelerin çığlıklarını yine insanın
elleriyle bastırılmasını.
Sanatçı,”su, hava,
toprak, ateş” sözcükleriyle anlatmaya çalışırken insanın ve dünyanın
hikâyesini, bir müddet sonra, başka sanatçıların; çello, keman, obua, piyano ve
davulun sesiyle kendi sesinin yitik hale gelişi…
Mavi Nokta Operası,
aynı zamanda; şu an bilinen tek yaşam alanı olan gezegenimizin öyküsü… Çok
uzaklardan bakılınca soluk bir nokta olan; bütün kavgaların, krallıkların,
kudurmuşluğun, sakinliklerin gezegenine adanmış bir çalışma.
Yolu, yüksek
binaları marifet saymanın yanında, Cumhuriyetten bu yana 80 milyonluk ülkede
altı şehirde olan Opera ve Bale binalarının tüm şehir ve ilçelerimizde
olmayışına; yakılan bir ağıt gibi izledim, dinledim; Mavi Nokta operasını.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder