29 Nisan 2013 Pazartesi

BÜTÜN DÜNYA BUNA İNANSA


Kamera; Güven    Tekirdağ
Tekirdağ Özel Eğitim ve İş Uygulama Merkezi


Kamera; Güven    -Tekirdağ

Onlara "engelli" diyoruz. Acaba, engelsiz diye
bilinen bizler tam olarak incelersek ortaya
hangi büyük engeller çıkar? 


Kamera; Güven   -Tekirdağ
Tekirdağ Özel Eğitim ve İş Uygulama Merkezi


Kamera; Güven  - TEKİRDAĞ


Kamera; Güven  Tekirdağ

Okulun içindeki duvarlarda kuşlar uçuşuyor;
tazeliği,gençliği,kır kokularını, saflığı taşıyorlar;
tıpkı, adına engelli dediğimiz çocukların bakışları
gibi...

BÜTÜN DÜNYA BUNA İNANSA

  1980 yılların şarkısıydı ağızdan ağza, kulaktan kulağa yayılan;

Şu dünyadaki en mutlu kişi
Mutluluk verendir
Şu dünyadaki sevilen kişi
Sevmeyi bilendir

  Şenay’ın sevgiye inanmış sesi, neredeyse tüm evrene yayılacak sıcaklıkta yayılırdı ortalığa. Bizler çocuktuk o zaman; inanmışlık ile beslene ve şarkıcı kadının bütün dünyaya anlatmak istediği şarkının sözlerine inanan çocuklardandır.

  23 Nisan kutlamalarının devamı olarak yapılan kutlamalar için Tekirdağ Özel Eğitim ve İş Uygulama Merkezine gittik. Ben, gazetem Habertrak adına, arkadaşlarım İlyas Bey ile Necati Bey ise Tekirdağ Avrasya Kültür Derneği adına oradaydılar.

 Okul Müdürü Ayşe Hanım'ın sıcak karşılaması, Yeşim Hanım'ın idealizm sanatına inanmışlığının anlatımlarıyla renklendi. Ama beni bu eğitim diyarına, uygulama merkezine davet eden Sermed öğretmene şükranlarımı sunmanın mutluluğunu da yaşıyorum. Bülent öğretmenin ve diğer eğitimcilerin yüzlerindeki mutluluk, insana yapılan hizmetin kalıcı mutluluğuydu.

  Tekirdağ Özel Eğitim ve İş Uygulama Merkezi, yaptığı çalışmalarla belki de birçok zihinsel engelli, yeni katılan otistik çocukların kaderini değiştirecek adımlardan en önemlisi… 140’ı geçen öğrenci sayısı, 41 öğretmeniyle zor olan şeyi; kolay olmayan bir mücevheri; yani insanı, ortaya çıkarıyorlar.

  Bu merkezde eğitim ve iş uygulaması gören çocukların bir kısmı zihinsel engelli, bedensel engelli ve otistik. Tıbben onlara ne ad verilirse verilsin onlar bir canlı. Bizler gibi insanlar. Ve her sağlam insan, bir gün, bir an gelip bedensel veya zihinsel engelli durumuna düşebilir. Kaderin büyük kamçısı, her insana, hatta her canlıya erecek kadar uzundur…

  Okul merkezi kırların, doğanın taze kokularıyla neşelenmişti. Her şeyden önce, bu okulun çalışanı da, öğrencileri de gülümsemenin kültürleşmiş halindeydiler. Zordu yaptıkları iş ama Yeşim öğretmenin dediği gibi;

“ Esas olan zoru başarmak! Kolay olanı herkes yapar.” 

  Ne kadar çok insan hakikatin merhameti, aklı, sanatıyla yüzleşirse bir toplumun mutluluğu da o kadar artar. Engelli çocuklar bu ülkenin güzel çiçekleri; büyük ormanın bir parçası, kokularıyla, sesleriyle, renkleriyle…

 Birçok yerde gördüğüm manzara içimi sızlatacak büyüklükteydi. Ne engelli çocukları ne de onların anne ve babalarını tam olarak anlama çabası içindeyiz. Sokaklarımızın, caddelerimizin onlara göre düzenlenmediği, trafikte rahat ve huzurlu dolaşmaları oldukça zor. Bir zorluğu da şu şekilde yaşıyorlar; bindikleri araçlarda, girdikleri dükkânlarda onlara ya acıyarak bakan gözleri, ya da onların gelmesinden rahatsızlık duyulan yüzleri görüyorlar. Bu görüntülere bende şahit oldum.

 Güzel insanlar, unutmayın ki, zihinsel, bedensel engelliler ve otistikler onların yüksek tabiatlarındaki, büyük yaratıcının onlarda bir takım davranış eksikliğinin sebebiyle farklılar. Belki de farklılıklarıdır bu dünyanın esas dengesine anlam katacak! Onları anlamaya çalışıp, ellerimizi korkmadan, çekinmeden ve büyük gururların titiz bedenlerinden sıyrılarak uzatmalıyız.

  Her mutlu oluşumda hep o şarkı gelir aklıma;

Şu dünyadaki en güçlü kişi
Güçlüğü yenendir
Şu dünyadaki en bilgin kişi
Kendini bilendir

  Tekirdağ Özel Eğitim ve İş Uygulama Merkezi öğrencileri bedensel, zihinsel engelli veya otistik-tirler  Verilen eğitimi alabildikleri oranda almanın yüzleriyle, hiçbir yapaylık bulaşmamış sadelikle alıyorlar. Tıpkı bir çiçeğin, bir fidanın verilen suyu, gübreyi en doğal bir şekilde aldığı gibi; aldıkça güzelleşiyorlar, en güzel ödülü, gülümsemeyi veriyorlar.

  Şehrimin böyle bir uygulama ve eğitim merkezine, hatta merkezlerine sahip olması, insan erdemiyle yüceltti beni. İlyas Bey de, Necati Bey de okula gelmenin iç huzuruyla, birkaç kez teşekkür ettiler bana.

 NE OLACAK, BİR ŞEY OLMAZ demenin sakıncalarını fazlasıyla ödeyen bir halkız. Aklın, tıbbın, psikolojinin, öğretimin, eğitimin önerilerini insan sevgisiyle bütünlemek yine en büyük zenginliğimiz, kazanımlarımız olacaktır; tıpkı Tekirdağ Özel Eğitim ve İş Uygulama Merkezi içindeki kazanımlar gibi.

 Dostlarım, fırsatını bulur bulmaz, demiyorum, derhal çevrenizdeki bu tür okullara gidin; gidin ve insan yüzünüzle, insan vicdanınızla yüzleşin. Bizlerin duyarlılığı, boyunları, yürekleri eğilmeden soylu gülümsemeler içinde, öğreticilere, sevgiyle kucak açanlara muhtaç çocuklara, bir kurtuluş olacaktır.

 Aslında bu kurtuluş, bizim; dokunan elimizin, yüreğimizin, gören gözümüzün, kalbimizin de kurtuluşu olacaktır; bilmenizi isterim!

 Güven Serin 








Hiç yorum yok: