22 Nisan 2013 Pazartesi

BİR TEL KOPAR BÜTÜN AHENK BOZULUR


Kamera; Güven  Ganoslar; bir efsanenin bitip diğerinin
başladığı yerler. 

BİR TEL KOPAR BÜTÜN AHENK BOZULUR

  Ne zaman ve nerede okudum bilemiyorum ama bildiğim bir şey; bir Türk şairin sözüdür, bunca konuşmaya, kargaşaya, yoruma dur diyecek bu söz. Yaşamın hakikatleri içerisinde, yaşamın ta kendisidir de.

  İnsanlığın seçkin yaşamı tam irdelense bizi muhteşem hayal kırıklıklarına, şaşırmalara götürür. Her gün ahkâm kesenlerin, soyluluk gösterisi, ahlaksallık töreni içinde olanların, kamera arkasına baksak, tanrının gözüyle onları gözlesek; yeni sözcüklere, yeni inançlara doğru yol alırdık. Çünkü hiçbir şey göründüğü gibi değildir yaşamın kalbinin attığı, kargaşanın, sessiz sevgilerin dolu olduğu bu dünyada.

 Her gün milliyetçilikten söz edenlerin fırsat bulunca evlatlarını askere yollamaktan kaçındıklarını, vergi verme zahmetine girmediklerini, yardımlaşma konusunda muhteşem unutkanlığa sahip olduklarına da tanıklık ederiz. Yazdıklarım elbet her insan için geçerli değildir. Bizi şaşırtan, kendi sessizliğinde bütün güzellikleri kendisinde taşıyan insanların büyük sessizliği, sabrı karşısında nutkum tutuluyor. Onların çektiği bizden daha mı az? Onların gördükleri, yaşadıkları, kayıpları, bizden daha az değil elbet ama onların dayanıklılığı, uzağı gören hissedişleri var. Nasıl olsa, yaygaranın, merhamet ve adalet dilemenin büyük önem taşımadığını çoktan görmüş onlar. Görmüşler ama merhametin olmadığı yerde merhamet dağıtıp, adaletin olmadığı yerde de adalet bırakıyorlar; işte ben buna şaşıyorum dostlar.

  Peşin hükümlerin, adam sendeci, at gözlükleriyle bakmanın diyarı bu diyarlar olsa da, asıl medeniyetin, asıl özün buz altında olduğunu da bilmenizi isterim. Acıları, kayıpları olan insan, insan halinden anlar. İyi bir mirasyedi, kimsenin derdinden anlamaz. Bu diyarda var olan miraslar, paylaşımlar bitmediği sürece, büyük insanlık dersleri, bizi kurtaracak sanat entelektüelleri, lokomotifleri de boşu boşuna beklemeyelim!

  Bir arkadaşım hastalanana kadar yükseklerde gezinmeyi, büyük gurura hizmet etmeyi severdi. Bir gün, büyük acılarla gelen hastalığı ona şu sözü söyletti;

“bana da mı? Bu kadar erken mi?”

  Bir başka arkadaşım neşeden neşeye koşan, kendi zekâsı ile muhteşem kurnazlığı, aklı ile suya sabuna dokunmadan yaşarken başına bir iş geldi. Büyük suskunluğa büründü ve şu seslenişi yaptı;

 “ Bana da mı? “

  Ülke hapishaneleri doldu taştı. Mahkum denen canlılar üst üste, büyük bir girdabın içinde güya insanlaşmayı bekliyorlar. Yediemin depoları dolduğu için küçük ev eşyalarına icra olayı kalktı kalkmasına ama inim inim inleyen, her gün bir malına mülküne haciz gelecek korkusu yaşayan yüz binlerce insan var. Her gün parmak kaldırmakla meşgul vekiller, bu işin ortası yok mudur, adalet her zaman her kişiye, kuruma lazımdır diye kafa yorup, tarihe geçme, vicdanlarına ölümsüzlük iksiri verme şansını kullanamıyorlar.

 Büyük yıkım, ,borçlanma, haciz, iflaslar başlayalı 10-15 yıl oluyor. Her kes birilerini seyretti. Sadece seyretti ve şu sözü söyledi, “almasaydı kardeşim! Harcarken iyi ya!” hep şu meşhur söz gelir aklıma dostlarım;

 “ hırsızın hiç mi suçu yok be komşular?” Nasrettin hocanın sözü gelir aklıma ama yapılacak bir şey yok. Bir toplumun aileleri çökerken, yani iflaslar, intiharlar, krizler yaşanırken, o insanın, çocukları ve eşi de perişan olur. Yani, ceza sadece alana, harcayana verilmez. Bütün aileyi yerle bir eder.

  Şairin dediği gibi; BİR TEK TEL KOPAR BÜTÜN AHENK BOZULUR…

 Siz siz olun, diğer insanların kopan tellerini at gözlükleriyle, çokbilmişlik ve pis gurur ile değerlendirmeyin. İflasın da, kaybetmenin de namusu olmalı. Nasıl mı? Bir esnaf, bir işveren veya başka işle meşgul aklı olan, vicdan sahibi kaybetmeyi de düşünerek girer o işe. Ama evini, arabasını, son kuruşunu da kimse kaybetmek istemez. Bu kayıp, bu dibe vurma; sadece ailelerin ahengini değil, bütün toplumu bozar.

 Şimdi, eşinden, dostundan, akrabasından kaçan insanlar haline geldik; ahengin anlamını, bir tek telin önemini kavraya bildiniz mi soylu insancıklar! 

Güven Serin

 




Hiç yorum yok: