9 Mart 2013 Cumartesi

HÜKÜMLÜDÜR


Kamera; Metin  Seferihisar- İzmir

Bazen hükümlü olmanın ötesine hükümsüz olmaya
giden büyük ormanın patikasına girer, bir çay molasında
muhteşem seçeneklerin baş döndürücü düşleriyle
sevişir insan. Belki insanı bir kenara bırakan,ruhun
uyandırma ile meşgul olduğu saattir o zaman...
HÜKÜMLÜDÜR

 Bazı gazete yazıları vardır, okur geçer o anın iç sızlanmalarıyla unutur gidersin. Bazı yazılar ise daha okurken içi süzüldüğünü, hemen unutulmazlığını haberini verir size. Cumhuriyet Gazetesinin Ceza evinden Mektuplar Köşesi de böyle bir yer işte. Hani temizlik, doğruluk, demokrasi adına içeriye alınan, adına delil dedikleri uydurmalarla insanların onurlarını, yaşam haklarını zedeleyen bir işkenceye dönüşmüş ceza evinden gelen mektuplar…

  Mektubu yazan şahıs Balyoz davasından 16 yıl hapis cezası verilen Deniz Kurmay Kıdemli Albay Kadri Sonay AKPOLAT. Kendisini hiç tanımam, tanımadım da. Askerlere, doktorlardan, mühendislerden, öğretmenlerden, imamlardan, çiftçilerden, esnaftan daha fazla sempati de duymuyorum. Askerliğin de bir uğraş, bir iş, bir yaşam biçimi olduğuna inanan bir insanın inancı ile okuduğum askerin yazıları, dinlediğiniz insana, gözlerinin içine bakarak ruhunuzla nasıl inanıyorsanız öyle inandım. İşte bu inançtır benim vicdanımı titreten…

  Deniz Kurmay Kıdemli Albay Kadri Sonay AKPOLAT, gazeteye yolladığı mektubun başlığına;

KİMLİĞİMİ KAYBETTİM HÜKÜMLÜDÜR, diye bir başlık atmış. Yüreğinin haksızlığa direnişinin başlığıdır bu başlık. Aynı zamanda demokrasi getireceğiz diye yapılan ihtilallerle sol düşünceyi yok edeceğiz diye verilen tavizlerin ne büyük felaketlere yol açtığının da açık, seçik ortaya çıkış, bir canavara dönüşmüş halidir de.

 Ceza evinden yola çıkan ve bir insanın canından başka kaybedeceği hiçbir şeyin olmadığı, onurunun yerle bir edildiği insan kokan bu mektubun yürek sesiyle, hakikatin kendisi olduğuna inandım. Ama inanmak yetmiyor işte. İnanmışlığı, yapılan uydurma hapsetmeleri vicdan sesini dindirmek için kaleme de almak gerekiyor. Bizim en büyük silahımız, adaletimiz, zenginliğimiz bize sunulan yazı köşemiz.

  Deniz Kurmay Kıdemli Albay’ın mektubundan bazı alıntıları sizlerle, siz merhameti, vicdanı tüketmemiş, adaletten hâla ümidi kesmemiş insanlarla paylaşarak biraz olsun huzur bulmak istiyorum. Deniz Kurmay Kıdemli Albay Kadri Sonay Akpolat şöyle yazıyor;

İddia makamı, bana atfedilen Gölcük'te bulunan, sahte olduğu on kez ispat edilen 3 adet imzasız dijital wort belgesinin verilerindeki “Sonay Polat” isim ve soyadı hakkında hiçbir araştırma yapmadan, Genelkurmay Başkanlığı ile Deniz Kuvvetleri Komutanlığına sormadan, bu kullanıcı isminin benim olduğuna kanaat getirerek hiçbir somut gerekçe göstermeden beni sanık olarak tutuklamıştır.

 İnternet'e girip bakın sürüyle gerçek Sonay Polat isim ve soyadlı kişiye ulaşabilirsiniz. Gerçek hukuk işlerse hepsine soruşturma açılması gerekir.

  Delil olarak kabul edilen CD’lerin herkes tarafından kolaylıkla üretilebileceğini göstermek amacıyla, savunma avukatları, hâkimlerin tam isim ve soyadlarını vermeden benzer isimlerle üretilmiş CD’leri kürsünün üzerine mizansen amacıyla bıraktıklarında, hâkimlerimiz bu mizansene bile aşırı tepki göstererek avukatlar hakkında suç duyurusunda bulundular.

  Sonuçta büyük adam olamadım, terörist oldum. 16 yıl hapis cezası aldım. 47 sene isim ve soyadımı yanlış kullandığım için kendime kızdım. Öyle ya! Kendi ismimi hâkimlerimizden daha iyi bilecek halim yoktu. Bu yüzden kimliğimi kaybettim. Aman dikkat (!) bulanlar için HÜKÜMLÜDÜR.

  İşte size bir rahmetli Aziz Nesin hikâyesi daha. Tabi ki ben niye tutuklu olduğumu biliyorum. Bir insanın ömründen 16 yıl çalanlara ise sadece gülüyorum. Bizi iftira, yalan dolan, dalavere yaparak yok ettiklerini sananlar, hakkımızı yiyenler şunu çok iyi bilsinler ki biz, rahmetli babam ve dedelerim gibi Mustafa Kemal’in askerleriyiz. Saygılarımla…”

  Devletin en zor şartlarda eğitip askerlik sanatını öğrettiği insanların bu kadar kolay, basit ve uydurma nedenlerden mahkum olması; kirlenmişin, hatta bu kirlenmenin temizliğe doğru nasıl da yaklaştığının buruk haberidir.

  Hiçbir haksızlık, hiçbir dalavere kalıcı bir kültür oluşturamaz. Bu yüce yaratıcının, muhteşem tabiatın kanunlarına aykırıdır  Deniz Fenerlerini bir çırpıda yok edenlerin adalete inancı ortadadır. Adalet, bir gün herkese lazım olacak, en güzel şeydir adil olmak; kıymet bilene…

Güven Serin



 




Hiç yorum yok: