EDEBİYADIN SUSMAYAN VİCDANI: HASAN AKARSU
Zamanın bir su gibi aktığı, her şeyin hızla tüketildiği bir çağda, bazı insanlar vardı ki adeta zamana meydan okur. Onlar tüketmek yerine üretmenin, biriktirmek yerine paylaşmanın ve unutmak yerine vefanın peşindedir. İşte eğitimci, yazar ve şair Hasan Akarsu, tam da böyle bir sanatçı. O,kelimelerle, anılarla ve dostlukla zamanla yarışan, sanatını bir dostunun deyişiyle “nükleer enerji gibi sonsuza adanmış bir aydınlatma aşkına” dönüştüren nadir bir değer.
Geçtiğimiz günlerde masama ulaşan son iki eseri, “Anılardan Geçerken” ve “Şiirlerden Geçerken” , bu aydınlanma meşalesinin en taze alevleri. Her bir satırında, her bir dizesinde bir sanatçının çelikten disiplinine, dostlarına ve anılarına olan sarsılmaz bağlılığına bir kez daha hayran kalıyorsunuz. Hasan Akarsu’nun kaleminden anılar öylesine canlanır, dostluklar öylesine kıymetlenir ki, adeta tüm yaşanmışlıklar onun önünde saygı duruşuna geçer.
“Anılardan Geçerken” ,sadece bir anı kitabı değil, adeta bir vefa ansiklopedisi. Edirne, Bursa, Kırklareli, Tekirdağ, Keşan, Saray gibi Trakya’nın bereketli topraklarında yeşeren anılar, yazarın hayatına dokunan insanlarla ve mekânlarla dolu edebi bir şölene dönüşüyor. Özellikle bir döneme ışık tutan Edirne Erkek İlköğretmen Okulu mezunlarıyla buluşmalar… Öksel Demir, Celal Çalık, Tayyip Yılmaz gibi isimler, Akarsu’nun vefalı hafızasında yeniden hayat bularak bir neslin birbirine nasıl kenetlendiğinin, dostluğun ve yoldaşlığın en samimi halinin edebi bir anıtını inşa ediyor.
“Şiirlerden Geçerken” ise, bir şairin kelimelerle nasıl bir evren kurabileceğinin en çarpıcı kanıtlarından… Altını çizmekten, tekrar tekrar okumaktan kendinizi alamayacağınız dizelerle dolu. Sanatımızın devlerinden Genco Erkal’a “Dostlar Tiyatrosu”nu anarak seslenmesi, onun sanata ve sanatçıya olan derin saygısının bir yansıması.”Gözünü Sevdiğim İstanbul” şiirindeki içtenlik, okuru anında yakalıyor. Ve o muhteşem “Şiir Tınazı” şiiri… “ Tınaz savrulduğunda/Buğday nasıl ayrılırsa/Artığından/Şiir de öyle.” Bu dizeler nasıl alkışlanmaz? Şiirin özünü, emeğini ve saflığını ancak bu kadar yalın ve güçlü anlatılabilirdi.
Hasan Akarsu, sadece kitaplarıyla değil, yıllarını adadığı Mavi Dergi, Şarköy Sanat, Saray Özgür Sanat, Yeniden Türk Dili Dergisi, Istranca Edebiyat gibi nice yayınla da edebiyat ve kültür dünyamıza iz bırakmış yorulmaz bir emekçidir. Onun bitmek tükenmek bilmeyen enerjisi, üretme tutkusu karşısında insan sormadan edemiyor: Bu değerli yazara, bu vefalı şaire zaman nasıl yetiyor?
Belki de sır, sanatı yaşam biçimi olarak görmesinde, anılarını bir hazine gibi korumasında ve dostluklarını en büyük zenginliği saymasında gizlidir. Hasan Akarsu, insan imbiğinden süzdüğü eserleriyle sadece geçmişi aydınlatmakla kalmıyor, aynı zamanda geleceğe de kalıcı, onurlu ve aydınlık bir iz bırakıyor. Bize düşen ise bu izi takip etmek, onun sanatının ışığında yolumuzu bulmak ve bu değerli emekçiyi hak ettiği şekilde onurlandırmaktır.
Sanatına ve vefasına sonsuz saygıyla…
Güven SERİN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder