6 Aralık 2024 Cuma

BİR ÖĞRETMEN,BİR LİSAN: BİN İNSAN

 


                           BİR ÖĞRETMEN, BİR LİSAN: BİN İNSAN

  Canlılar ile iletişim kurmanın dil bilmenin erdemi üzerine kısacık da olsa durmak isterim. Sözcüklerden oluşan dilleri herkes bilir. Ya işaret dili? Ya gönül dili?

   3 Aralık Dünya Engelliler Günü, sürekli engel yaratma alışkanlığı olan insanlığa bir kez daha, çok farklı etkinliklerle seslendi. Tekirdağ Halk Eğitim Merkezi İşaret Dili Kursiyerleri ve öğretmenleri Mahmure YEL tarafından hazırlanan etkinlik edebi yaşamın vazgeçilmez parçası olan ve tüm canlıların öyküsünü anlatacak şu sözcüklerle başlıyor;

UMUTLARIMIZ

 HAYALLERİMİZ

  DUYGULARIMIZ

   SEVİNÇLERİMİZ

    HÜZÜNLERİMİZ

     HAYATLARIMIZ BİR

      SENDE BİR OL

   Yüz binlerce sözcük bilmek gerekmiyor; bir insanın diğer insanı anlaması ve kendini güncellemesi adına. Ya güncelleme, doğru empati-duygudaşlık kurmasak ne olur? Bugünün muhteşem yozlaşması, yalnızlığı, bencilliği olur. Dikkat ederseniz, artık haplara bağımlı, diğer hayvanlara muhtaç, ama kendi cinsleriyle buluşamayan, anlaşamayan ve en önemlisi konuşup iletişim kurmayan milyarlarca insan var.

   Sanıyorum evrimin süreci de burada hızlanmaya başlıyor. İnsan denen canlı, doğallıktan, şefkatten, huzurdan ne kadar çok uzaklaşırsa o kadar çok evrimin tokadını yemesi artıyor.

   Bir öğretmen, bir lisan ve bin insan; böyle sesleniyor, insanları hiç umursamadan güne başlayan diğer insanlara. Hep aynı gezegenin evlatları olduğumuzu, hep aynı tarafta kaldığımızı hatırlatıyor. Yaşadığımız yerler ister köşk, yalı, isterse kerpiçten olsun; bazı felaketler bizi birleştiriyor. En son yaşanan COVİD canavarı, evrimin çok sağlam bir tokadı değil de nedir? Nasıl da doğayı, doğallığı, komşuluğu hatırlattı hiç hatırlamayan insanlığa…

 Binmiş olduğum taksinin şoförü neredeyse iki üç dakikada bir “Allah” diyordu. Hiç eksiksiz ve neredeyse istem dışı bir sesleniş… Allah, derken teslimiyeti ve aynı zamanda kurtuluşu da anlatır gibiydi. Uzun süren yolculuğumuzun sonunda taksi ücretini öderken söyledi Tekirdağ’ın yabancısı olduğunu.

—Nerelisiniz?

—Hatay! Depremden buraya geldik. Yakın akrabalarımdan ölenler oldu.

—Ya siz? Neler hissettiniz? Nasıl bir duyguydu; anlatıla bilinir mi?

—Çok korkunçtu! Çok… Bizim bina yıkılmasa da, çok büyük yara aldı. O gümbürtü ve depremin şiddeti bizi yerden yere vurdu. Uzun sürdü…

   O zaman anladım taksi şoförünün “ Allah” diye seslenişini. Bir yardım, bir yakarış, bir kurtuluş müjdesi gibiydi.

  Tıpkı Tekirdağ Halk Eğitim Merkezi ve Tekirdağ Down Melekleri Spor Kulübü ve öğretmen Mahmure YEL tarafından ortaya konulan o değerli çalışma gibi; HEP AYNIYIZ… Bir sürü ayrıştırma entelliği oluşumlarına hiç gerek yok. Sade bir insan, önce kendi türlerimiz ve sonra bütün canlı hayatla iletişim kuran canlının sonsuzun soluğunu bile hissedeceğini ısrarla savunuyorum. O ilahi gücün soluğu, zenginlikleri yerle bir eder de başını eğmez, erdemini kimselere ezdirmez…

   Tekirdağ Halk Eğitim Merkezi, Tekirdağ Down Melekleri Spor Kulübü ve Mahmure Yel’i; KUTLUYORUM…

   İşaret dili öğretmeni Mahmure YEL ve kursa katılan çocukların bir başka sürprizi daha oldu. Milli duygularımızı anlatan, Kurtuluş Savaşı Destanı içinden süzülüp de doğan Milli Marşımız da işaret diliyle okundu ve okunmaya devam edecek…

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;

Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.

O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;

O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Güven SERİN 

 

 

 

 

 

 

 

 

  



7 yorum:

EGE AKDEMİR | GENÇ BEYEFENDİ dedi ki...

İşini doğru, güzel ve dürüst bir şekilde yapan Hocalarımızın olması gerçekten çok güzel... Ve böyle iyi kişileri takdir eden Köşe Yazarlarımızın olması da gerçekten çok güzel... Yine harika bir köşe yazısı ve harika bir konu... Şahsım adına size Kalbimin en derinliğinden teşekkür ediyorum Güven Bey, sağolun.

GÜVEN SERİN dedi ki...

Sizler gibi değerli,duyarlı gençleri edebi,sosyal ve kültürel dünyanın içinde bulmak benim için böyle anlara şahitlik yapmak onur verici; kutluyorum sizi kardeşim; selamlarımla...

Adsız dedi ki...

Hz. Alişir Nevai’nin derin ve dolu hikmetlerinden öğreniyoruz ki, bir öğretmenin küçücük bir öğüdü dahi paha biçilemez bir değere sahiptir. Bu dizeler, ilim ve irfan ışığını yayan bir öğretmenin, sadece bireyin değil, tüm bir toplumun geleceğini şekillendirebilecek güce sahip olduğunu hatırlatır.
Bir öğretmenin verdiği bilgi, tıpkı toprağa düşen bir tohum gibidir; küçük ve mütevazı görünse de doğru ellerde filizlenir, büyür ve göğe yükselen bir çınara dönüşür. Hz. Alişir Nevai’nin sözleriyle, bu çınarın altında nice nesiller serinler, bilgiden gölgelenir ve hayata kök salar.
Aynı zamanda, öğretmenlik mesleğinin ulviyetini ve onurunu bizlere derinlemesine hissettiren bu hikmetler, öğretmenin sadece bir meslek sahibi değil, bir medeniyet mimarı olduğunu da ilmek ilmek işler. İşte bu yüzden, bir öğretmenin emeği ve gayreti, hiçbir maddi değerle ölçülemez, çünkü onun öğrettikleri kalplerin ve zihinlerin sonsuzluğunda yankılanmaya devam eder.
Bu düşüncelerle Hz. Alişir Nevai, bize öğretmenliğin bir iftihar vesilesi olduğunu, bir insanın hayatta erişebileceği en yüce görevlerden biri olduğunu ilham eder. Öğretmen, yalnızca bilgi aktaran bir kişi değil, aynı zamanda gönülleri işleyen bir sanatçıdır.



Hz. Alişir Nevai’nin öğretmenlik tanımına tam anlamıyla uyan, gerçek bir eğitim neferi olan değerli öğretmenimiz Mahmura Yel, üstün bilgisi, ilahi bir lütuf olan öğretmenlik yeteneği ve annelik şefkatiyle öğrencilerinin kalbinde taht kurmayı başarmıştır.
Özellikle Tekirdağ Halk Eğitim Merkezi’nde yürüttüğü çalışmalar, yalnızca takdire şayan olmakla kalmayıp, eğitim dünyasında ilham verici bir örnek oluşturmaktadır. Mahmura Yel, tüm öğrencilerine sevgi, sabır ve özveriyle yaklaşırken, özellikle Down sendromlu değerli öğrencilerimize gösterdiği muhteşem emek ve ince işçilikle adeta topluma ışık saçmaktadır. Bu özel öğrencilerin topluma kazandırılmasında ve ülkemizin geleceğine değer katacak bireyler olarak yetişmelerinde onun emeği benzersizdir.
Gönül rahatlığıyla diyebiliriz ki saygıdeğer öğretmenimiz Mahmura Yel, yalnızca öğrencilerinin gönüllerini değil, eğitim dünyasında da zirveleri fethetme potansiyeline sahiptir. Tıpkı tarihte iz bırakan ilk öğretmenler gibi, bir gün “milletin öğretmeni” unvanını taşıyacak ve bu gururu hak ederek yaşayacaktır. Onun fedakârlığı, sabrı ve azmi, yalnızca bir öğretmen değil, aynı zamanda topluma yön veren bir öncü olduğunu kanıtlamaktadır.
Farid Rakhimov

Adsız dedi ki...
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
GÜVEN SERİN dedi ki...

Değerli yorumunuz,katkılarınız ve öğretici iradeye,sevgiyle yoğrulan her türlü bilgiye katmış olduğunuz değer adına teşekkür ediyorum...

Adsız dedi ki...

Neden yorumu kabul buyurmadınız acaba

GÜVEN SERİN dedi ki...

Yukarıdaki yorum ile aynı yorum olarak kabul ettim; afedersiniz...Günün telaşı,yazıları birbirine benzetmiş olmalıyım ki,yanlışlıkla iki kez yorum gönderildi diye düşündüm...Selamlarımla...