23 Temmuz 2024 Salı

PAŞAKÖY'ÜN DÜĞÜNLERİ ve GÜLÜMSEYEN YÜZLERİ

 



         PAŞAKÖY’ÜN DÜĞÜNLERİ ve GÜLÜMSEYEN YÜZLERİ


   Sözünü ettiğim diyar, İpsala, Paşaköy, Yeni Karpuzlu ve Enez, ülkemize ait sınırların bittiği, tabiatın özenerek beslediği; Balkanlar, Meriç ve Ege buluşmasının da coğrafi, tarihsel, tabi istasyonu gibidir.

  Deniz Atlas’ın sünnet düğününe Rahmi Bey ve Cem ile birlikte gittik. Neredeyse 1,5 yüzyıl önce büyük dedelerimizin kök saldığı, büyük göçlerin acılarını, hüzünlerini, yorgun, bitkin beden ve ruhlarını dinlendirmek ve susturmak için geldikleri topraklara…

   En uzak veya en yakın yerlere bile gitmenin seyahat; kültürel bir dönüşüm, manevi bir tatmin olduğunu söylemeden geçmek istemem! Dört kuşağın bir arada toplandığı, önemli bir şenliği birlikte kucakladığı haneye; Ali amcaların her zaman bakımlı olan bahçesine geçtik.

   Ali Serin (Amcam) Sütannem (Melahat Yengem ) birinci kuşak olarak oradaydılar. Misafirleriyle yakından ilgileniyorlardı. İkinci kuşak, Yılmaz Serin ve Ebru Serin oradaydılar, aynı mutlu telaş, Paşaköy’e gelen misafirlerini gülümseyen, gülen yüzlerle ağırlıyorlardı. Üçüncü kuşak, Sercan Serin ve Sevilay Serin, yani sünnet düğünün sahibi Deniz Atlas’ın anne ve babaları da oradaydılar. Dördüncü kuşak, Deniz Atlas gibi; akan zaman, insanın insanlık yolunda yürüyüşü, nereye gelirse gelsin, ne olursa olsun, diğer insanlarla kucaklaşarak, paylaşarak demleneceğinin büyük ve anlamlı gösterisi içinde olduk…

   Doğmuşluğun bin bir hatırı ve hatırası vardır. Hemen arkada ki büyük bahçe ve içindeki yaşlı dut ağacı; bildiklerini, duyduklarını, dinlediklerini unutmuş görünüyordu. Yemek yediğimiz, Paşaköy insanlarıyla selamlaşıp tokalaştığımız yerin doğusu Ahmet amcaların bahçesini, evini ve sıklıkla çocuk kredileri içinde çaldığımız ekşi ayvaları tuzlu yediğimiz yer… Ön, güney tarafında ise Hüseyin amcaların evi ve bahçesi bulunuyor. Şimdi üç amcama daha; Süleyman, İsmail ve Mehmet Serin’e yuva olan, eve gelirken kestirme olarak geçtiğimiz patikaların ve hatıraların bulunduğu borçlu olduğum güzel haneler…

   Neredeyse bütün gün, bütün gece bahçesinde onlarca çocuğun gürültüsünü, geçmişi çocuk, insan, komşu, akraba sevgisi ve deneyimiyle dolu olmayan hiç kimse kaldıramaz. Bizler öyle özgür, öyle şenlik ve oyun kültürü içinde dev bin evrenin çok önemli bölgesinde kışın ince teneke sobaların tüttüğü, karların dev çukurlara saklanıp yaz ayları içinde dondurma üretimi için harika bir tada dönüştüğü yerde yeşerdik…

   Kocayol,Paşaköy’ün kalbi gibidir.Çeşmelerin,kuyuların aktığı,insanların kalpten akan temiz kanla beslenmesi gibi her türlü beslendiği bir yolun sessiz ve temiz haliyle karşıladı bizi.Rahmi Bey’e ; “ İşte bu yol,bizim bütün öykümüze şahitlik eden yer” derken,aynı zamanda o çocukluğun büyüsü bozulacak diye fazla konuşmadım.

  Yanımızda Paşaköy ismine ayrıcalık katan arkadaşım Şerif Bilir, Cem ve Rahmi Bey, yıllardır yapılan düğünlerin olduğu alana doğru ilerliyoruz. Geçtiğim, yürüdüğüm sokaklar tam manasıyla hatıraların bahçeleri ve insan sesleriyle, duruş ve gülümsemeleriyle dopdolu görünüyor. Şenleniyor ruhum ile birlikte kim bilir kaç yıldır taşıdığım bedenim…

   Köy Meydanı hangi misafirim gelse en çok övündüğüm, kasaba meydanlarına denk bir yer. Rahmi Bey’e gururla anlatıyorum, bu meydanın esnaflarını, insanlarını, kıraathanelerini, nereden gelip nereye; usulca gittiklerini…

  Düğün alanı, bir köy için yapılan en anlamlı, huzurlu, ışıklı yerlerden birisi. Paşaköy’ün onuru ve eserlerin olan, okul binalarının, okul bahçelerinin, öğretmen evlerinin kenarından geçerek geldiğimiz yer. Oradalar, neredeyse yarısı için yabancı sayıldığım Paşaköy genç insanları. Bakımlı, oldukça iyi giyinmesini, gülümsemesini bilen Paşaköy genç kızları da orada; Deniz Atlas’ın mutlu gecesinde eğleniyorlardı.

  Tıpkı yıllar öncesi gibi girdiğim her kahvehane ve uzanan “Hoş geldin” elleri, Paşaköy insanları için Orta Asya, Kafkas, Anadolu, Rumeli diyarları olan, çok ötelerden taşıdıkları, kalplerinden hiç ayırmadıkları gülümseme ve el uzatma töreni gibiydiler…

   Teşekkürler Paşaköy’ün değerli insanları; teşekkürler, her şeye rağmen gülümsemeyi unutmayıp, hoş geldin ellerini uzattığınız, sofralarınıza buyur etme kültürünü yaşattığınız için; TEŞEKKÜRLER…

Güven SERİN 




Hiç yorum yok: