1 Aralık 2023 Cuma

SÜNGÜSÜ DÜŞEN ERKEKLER

 



İnternet

                                             SÜNGÜSÜ DÜŞEN ERKEKLER

( Tamam Beyaaav )

   Erkekle kadının vazgeçilmez yolculuğu; yaşamın, evrimin var olma becerisi, çılgınlığı değil de nedir? Birbirlerinden ne kadar ayrı düşürse düşsünler, eninde sonunda bir araya gelmek zorundalar.

   Bugünlerde sıklıkla duyduğum bir sesleniş nedense hep erkekler tarafından haykırma biçimine dönüşüyor. Ama öyle kalın sesle, avazı çıktığı kadar değil; tatlı sert, bir yerde kurbağaları ürkütmeden yapılıyor farklı farklı erkekler tarafından;

 “ Tamam, beyaaav” seslenme biçimini, ses bilimciler ne isim verirler bilmiyorum. Anladığım bir şey varsa o da şudur; belli yaşı aşmış, artık yakınındaki kadına daha çok ihtiyacı olanların seslenme biçimi haline geliyor gibi…

  Bir anlık seslenişi, seslenen kişileri bilmediğin zaman tam olarak yorumlamak, yazıya dökmek zor zanaat! Ama seslenen kişileri biraz tanıyorsak, onlar hakkında bilgilere sahipsek, bu işin hangi tarafa evrimleştiğini de anlamak mümkün oluyor.

  “Tamam, beyaaav” sözcüğünü birkaç ay önce yakınında olduğum neredeyse kırk yıldır tanıdığım erkeğin kadınına seslenişinde duydum. Aralarındaki yaş farkı muhtemelen 20 yaş olduğu için, kadın daha dinç ve erkek, bir yerde kadınının desteğine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuyor. Niçin derseniz, artık seksen yaşlarında bir erkek…

  Bir konuda, aralarında çıkan tartışma sonucu kadının sesi yükselir yükselmez bizim eski şövalye; “ Tamam beyaaav” sözünü öyle bir teslimiyet içinde yaptı ki, bir kırıntı vicdanı olan bir kadın bile bu muhteşem özrü, süngüsü düşen şövalyeyi rakip olarak görmez, ona kalın ve yüksek sesle bir laf söyleyecekse vazgeçer. Tanıklık ettiğim kadın ve erkeğin konuşması da bu ölçüde, hep kadının önderliğinde sürüp gitti…

   Madalyonun diğer yüzüne gelecek olursak; erkeğin gençlik yıllarındaki seslenişini de hatırladım. Daha gür, daha yüksek sesle ve ; “ Bu ordunun komutanı benim” diye her seferinde gürler, son sözü söylemenin muhteşem hissiyatı içinde kıraathaneye erkekler diyarına, erkek aslan yeleleri azameti içinde giderdi.

   Ya şimdi? Dönüşüm böyle bir şey? Elden ayaktan, kısacası bedenin dermanı azalınca; süngüyü düşürmek bir yana, seslenişin o muhteşem zarafeti, aynı zamanda görünürde erkek gururunu da kurtarma becerisini hiç olmazsa yaz yağmuru gibi bir anlığına; “ Tamam; sen haklısın, sen bilirsin” derken bile “Tamam” sözcüğündeki kabul edişte gizli. “Son kararı yine ben verdim” deme hüneri yine süngüsü düşen erkek tarafından harika bir icat gibi günü ve seslerin yükseldiği sohbeti ; “ Yumuşacık, barışçıl” hale getirir.

  En son bir başka erkeğin barışçıl seslenişini tıpkı yukarıda anlattığım erkeğin ses tonu ve seslenişi içinde; “ Tamam beyaaav” derken duydum. Tebessüm edişim süngüsü düşen erkeğe acıdığım için değil; bir yerde geri çekilme, uzlaşma biçimi yarattıkları için…

   Tintinpınar Caddesi üzerinde yürürken duydum bu seslenişi. Başımı kaldırdığımda balkondaki “Tamam beyaaav” diyen erkeği gördüm.

    Onun da yaşı seksene yaklaşmış, fazla titiz bir karakterin uysal hallere dönüştüğünü, onun arkasında daha genç, daha güçlü duran kadının galibiyet sevincini hak etmiş bir duruş içinde;

“ Artık söz bende, sen söyleneni yap, fazla sorun çıkarma” nezaketini anlatan dimdik hal; sosyolojik bir duruşun, dengenin da anlatma, gösteri biçimiydi…

   Ne desek azdır;, sosyolojik, ailesel olgular adına. Bir kucak edebiyat, birkaç yudum sosyoloji, bir tutam felsefe, birazcık da tiyatro sanatı kim bilir hangi seslenişleri henüz vakit varken kısmaya, yok etmeye, hatta kendimizi yeniden var etmeye yarayacaktı…

   Pişmemiş tarafta kalmak zor ve kaba bir iş! Eninde sonunda en kabadayı aslanın bile yeleleri dökülüyor, hatta pençeleri körleşiyor. Uçsuz bucaksız kas gücü, para gücü bir yere kadar koruyor, toplumsal yaşamı her daim süngüyle idare eden kişiyi.

  Pişmek, kâmil olmak; Âşık Veysel, Yunus, Pir Sultan, Mevlana seslenişlerini de biraz anlamak değil midir?

   Güven SERİN 


 

 

 

 

 

 

  


 

Hiç yorum yok: