14 Kasım 2023 Salı

KARACAKILAVUZLU NAGİHAN GÖKÇİL'İ KONUŞTUK

 

Kendi sitesinden alıntı



           KARACAKILAVUZLU NAGİHAN GÖKÇİL’İ KONUŞTUK

  Yazma sanatını tam da bu yüzden seviyor, çok önemli ve değerli buluyorum. Kopuk, kopmuş hafızaları, kültürel, sosyal yakınlıkları ve diğer nesillere aktarılacak öyküleri kucakladığı, sakladığı, yaşama; renk, ses, soluk kattığı için…

  Nagihan Gökçil Tekirdağ Karacakılavuz kökenli, İstanbul’da yaşamış, son yıllarını Karacakılavuz’a gelip, Tekirdağ’da ilk lavanta ekimini başlatmış marifetli bir kadın…

   Ölümünden altı gün sonra,12 Ekim 2023 günü, yine aynı yerin aydın insanı Yaşar Dallı sayesinde haberdar oldum. Yaşadığı yıllarda tanıma fırsatı bulamadığım, daha sonra tanıyıp sevdiğim, saydığım marifetli, iyi yetişmiş, nitelikli insanlarımızdan birisi…

   Yaklaşık bir ay önce Habertrak Gazetesi, Sığdaki Derinlikler isimli köşemde; “ Nagihan Gökçil: Marifet ve Gülümseyen Bir Yüz “ başlığı altında çıkan yazı, genç yaşta, yaşama doymadan, bıkmadan, kalan zamanlarını tabiat ile bütünleşerek lavanta üreten bir insanın birkaç yılını anlatmaya çalıştım. Yazı, gazetemizden sonra birkaç yerde daha yayınlandı.

    Mailime bir mesaj gelmiş. Maili biraz geç okuduğum için, mesaj sahibi görmediğimi düşünüp facebook adresine de aynı mesajı yollamış;

 “ Merhaba Güven Bey, talebimi kabul ettiğin için teşekkür ederim. Geçtiğimiz günlerde Nagihan Gökçil ile ilgili değerli bir yazı kaleme aldınız. Öncelikle bu yazı için çok teşekkür ediyorum. Nagihan 25 yıl öncesinden iş arkadaşımdı. Çok keyifli iş arkadaşlığı dönemi geçirmiştik. Daha sonraları görüşme imkânım olmadı. Tesadüf vefat ettiğini öğrendim. Google’de arama yaparken sizin yazınıza denk geldim. Kendisiyle ilgili görüşmediğimiz dönemde yaptığı birçok faaliyeti, bu yazı aracılığıyla öğrendim.”

   Uzunca bir mesaj,25 yıl önce başlayan iş arkadaşlığı, çeyrek yüzyıl sonra sevdiği bir arkadaşın ölümü üzerine okunan bir yazı ve geri bildirimi, insan denen canlının dostluğa, arkadaşlığa, saygı ve sevgiye yazgılı olduğunu da çok güzel anlatıyor.

  Kısacası, yazımız yayınlandıktan sonra okuyan ve bu mesaj üzerine bana gönderdiği telefonu arayıp konuştuğum Salih Bey, Ekim ayı içerisinde ölen arkadaşının manevi huzurunda, yoğun duygular içinde uzunca bir sohbet sonucu isteği, 25 yıldır görmediği arkadaşının mezarını ziyaret etmek. Ve üretim yaptığı, birlikte lavanta yetiştirip hasat ettiği iş arkadaşlarıyla Nagihan Gökçil’in belki de son anlarını, son isteklerini bilmek, uçsuz bucaksız evrenin karşısında düşünen, üreten, belleğinde anılara yer veren insanın bir yerde daha da insan olma telaşı ve hüzünlü heyecanıdır…

   Bu konuşma, Nagihan Gökçil’i hiç tanımadığım halde, onun ölümünden önce ve sonra tanıyan insanlara, onunla tanışıp arkadaşlık yapanlara manevi, edebi ve sosyal bir katkı yaptığını geri bildirimlerden biliyorum. Konuştuğum Salih Bey; “ Gazetede çıkan Nagihan Gökçil yazınızı 25 kişiye, ortak arkadaşlarımıza yolladım.” Deyince, yazma amacımı, gönüllü yolculuğumun manevi ve kültürel besinlerinin ne olduğunu, eşsiz bir zenginlik olduklarını bir kez daha sorguladım!

  Bir başka şeyi Nagihan Gökçil’in genç yaşta ölümü ve geride bıraktığı temiz ve duru geçmişi sorgularken düşündüm! Nagihan Gökçil, İstanbul, yani büyük kent yaşamında kendine göre huzurlu, neşeli bir düzen kurmuşken, niçin Karacakılavuz’a dönmüş ve ilk kez Lavanta çiçeğini yöremize getirme onurunu, heyecanını yaşamış ve yaşatmıştı?

   Aradığım cevabı tam olarak bilemeyeceğim. Sadece, hastalıkla yüzleşen, iyi eğitim alıp, en iyi şehirleri, ülkeleri gezen, gören bir insanın sağlığına ve onun özündeki pınara en temiz şifa ve onarıcı besinlerin toprakta, belki de babasının doğduğu topraklarda Karacakılavuz’da olacağına karar verdi.

  Dikkat ederseniz lavanta gibi insana huzur veren mor ve pembe renklerin karışımı olan, kokusuyla sanki evrenin derinliklerine bir yolculuk daveti çıkaran lavanta bitkisine dört elle sarılmış. Sadece eken bir çiftçi değil, onun yağını çıkartan, onun diğer insanlar tarafından daha da çok tanınması için bir sürü emek ve hazırlık içinde olduğunu öğrendim.

  Lavanta bitkisinin güzeliği, sadeliği, yenilenmeyi simgelediğini biliyoruz. Nagihan Gökçil de ona yapışan illetin defedilmesi için lavanta, toprak ve çalışkan insanların diyarına, kendi topraklarına belki de bu yüzden gelmiş, dupduru, taptaze ve unutulmaz izler bırakarak, ruhsal bir yenilenme içinde; ebedi yolculuğa, lavanta renkleri, kokuları ve şifaları içinde uçup gitmiş…

 Güven SERİN 







Hiç yorum yok: