1 Ekim 2022 Cumartesi

YEDİ ÇINAR,YEDİ GÖLGE,YEDİ HUZUR

 


Kamera: Güven 

                             YEDİ ÇINAR, YEDİ GÖLGE, YEDİ HUZUR

  

   Sahilin sonlarına doğru Yelken Kulüp, yakınlarında bulunan yedi çınar ağacı, tam manasıyla oraya sığınanlara yalı, sahil keyfi yaşatıyor…

  Sahilde yüzlerce, hatta binlerce çınar ağacı varken, insanlarımıza neredeyse yaz güneşinden korunma, denize yakın durma ve bir parça dinlenme, seyir şansını sadece yedi çınar ağacı veriyor.

  Kim nasıl ektiyse, tam da halkın hizmetine sunacak şekilde planlayarak ekmiş. Sonradan ekilen çınar ağaçları ise ilerleyen zamanlarda yola, yol aydınlatma ışıklarına zarardan başka bir şey vermeyecek gibi görünüyor.

  Sahilde bulunan yedi çınar ağacının altında belediyemiz tarafından bırakılmış 7–8 tane bank var. İnsanlar, aileleri, arkadaşları, bazen de kendileri gelip bu banklara bir kurtuluş gibi oturuyorlar.

  Burasını,fırtınalı bir havada sığınılan liman gibi kabul edenler de var. Gölge tamam… Deniz tamam… Aynı zamanda karşı ki çayhaneden buraya kadar gelen Nasip Bey, kahve, çay, su, tost hizmeti de verince; kısıtlı imkânlarla mutlu olmayı bilen insanımız için her şey tastamam…

  Şehir nüfusu 200 Bini çoktan aştı. Yedi çınar hep aynı kaldı. Buraya yetmiş yedi çınar ağacı ekilse azdır. Yüzlerce bank yerleştirilse yine de azdır. Çünkü insanımızın ucuz, güvenli yerlere ihtiyacı var. Hatta insanımız bu konuda fazlasıyla aç ve açıkta…

   Sahil bunca zamandır planlanıyor, onarılıyor, bir sürü değişim ve değişiklik yaşanırken, niçin tam manasıyla halkın gölgesi, huzuru, parasal durumları düşünülmüyor? İsteyen en pahalı, en lüks yerlere gitsin.

   Ya gidemeyen? Ya istemeyen? Bu insanlarımız o kadar çok ki; çokluktan birbirine büzülmüş halde sesleri, solukları bile çıkmıyor.

   Yedi çınar ağacının yanında iki mekân var. Yelken Kulüp ile İlhan Lokantası. Buralara kaç kişi girebilir. Öyle bir fiyat politikası var ki, zaten herkes girmesin, herkes denizin, gölgenin, huzurun içinde olmasın diye her şey hazırlanmış, sunuluyor gibi…

  Sıkışınca her yönetici, her siyasetçi halka koşar. Hak ile halk yan yana anılır ve ona sığınılır. Öyleyse halkın olan halka niçin sunulmaz. Sahilde, denize girilecek hiçbir alan neden bırakılmaz?

  Yelken Kulüp ile İlhan Lokantası tam da halkın huzur bulacağı, deniz ile iç içe olup, halk plajı olarak kullanılacağı, halk yürüyüş yolu olabilecek bu değerli yerler; beş on kişinin hizmetine bırakılmış. Bu kurumlar, bu kuruluşlar bu insanlar burayı satın mı aldı? Denizimiz, kıyı şeridimiz herkesin değil midir?

   Ne hazindir ki halkımız denizle iç içe olması gerekirken hızla koparılıyor. Doldurulan yerler yükseltilip, kıyının deniz ile nazikçe buluşması engelleniyor.

    Deniz de seyirlik, huzur da gölgeler de seyirlik. İsteyen bol bol seyredip düşlerine, umutlarına bandıra bilir: - Afiyet olsun ne diyelim, zor şey sesin, seslerin duyulmaması, zor şey deniz kıyısında yaşayıp da kıyıya uzak kalıp, evlerin odacıklarına hapsolmak:

 —Çok zor şey, insanı, insanlık yolculuğundan uzak bırakmak…

 Güven SERİN 

 

 

 


2 yorum:

Handan dedi ki...

Neredeyse her tarafı denizle çevrili bir ülkedeyiz ve deniz birilerinin tekelinde kalıyor. Ne acı.

GÜVEN SERİN dedi ki...

Fazlasıyla acı,denizlerimiz,ormanlarımız insan merkezli,huzur hedefli kullanılmış olsa,hastane ve hapishaneler tenha kalabilirdi...Teşekkürler...