4 Ekim 2022 Salı

BİR UÇAK,BİR HEYECAN,BİR ONUR

 


Kamera: Kıvanç Kivan Tekirdağ


Kamera: Kıvanç Kivan

       BİR UÇAK: BİR HEYECAN: BİR ONUR

  2 Ekim günü akşamüstü, Tekirdağ Süleymanpaşa sahilinde SOLOTÜRK gösterisi, tam manasıyla solukları kesti… Göğüslerimizi kabarttı…

  Sahile, iskeleye inmiş insanların heyecanını anlatmak gerekirse: Muhteşemdi… Arkadaşlarıyla, dostlarıyla, çocuklarıyla tam bir insan-HALK şöleni yaşandı bir iki saatlik zaman dilimlerinde.

  SOLOTÜRK gösterisi belki yirmi dakika sürdü ama öncesinden sahile akın eden insanlar, tıpkı festival zamanını hatırlattılar. Özellikle kameralarını, fotoğraf makinelerini alıp gelenler, telefonlarının fotoğraf seçeneğini açanların tek dileği gökten bir anda gelecek uçağı görüntülemekti…

  Binlerce insanın; çocuk, kadın, kız erkek, yaşlı genç beklediğine değecek SOLOTÜRK uçağı göründü. Şehrimizin kuzeydoğu yönünde ilk önce bir kuş büyüklüğünde ve sonra, ses hızını aşan uçak, sahilde birikmiş, toplanmış binlerce insanı selamlar gibi çok alçaktan geçti.

  İlk önce görüntü ve sonradan geride kalan o korkunç sesi, sahile, şehrin yapılarına ve tepelerine bile dokunarak geri dönmesini biliyor. Tecrübeli pilotun manevraları, gösterisi teknolojinin, bilginin, deneyimin de gösterisiydi aynı zamanda…

  İlk uçağa bindiğimde yer çekim kuvvetini alt eden jet motorları çalıştığında, yerin muhteşem kuvvetine nazikçe karşı durup göğe havalandığında ilk teşekkürüm; uçak mühendislerine, uçak teknolojisine olmuştu.

  Tekirdağ Süleymanpaşa insanı nice zamandır böyle yoğun, istekli, gönülden doldurmamıştı sahillerine, park ve bahçelerini. Esnaf bile bu işe şaşırmış, satacağı ürünleri yetiştiremiyor, oturacak olanlara masa, sandalye bulamıyordu.

  Hareketin yüce anlamıdır bu görüntüler. Şehir insanı, esnafı için hareketin aynı zamanda bereketi de…

  Birkaç belgeselde izlemiştim uçak pilotlarının muhteşem tecrübelerinin nasıl oluştuğunu. Binlerce öğrenci arasından seçilen pilotlar, zamanla pilotların en fazla etkilendiği G kuvveti denen o büyük basınca, ağırlığa karşı kaldıkları, belirlenen dereceyi geçtiklerinde bayıldıklarını, hatta daha başka kötü olayların meydana geldiğini biliyoruz.

  Tekirdağ sahilinde gösteri yapan pilotun, devasa insan kalabalıklardan, Tekirdağ halkından; ellerden, yüreklerden alkışlar alması boşuna değildi. İnanılmaz derece zorluğu olan manevraları onlarca kez yaptı. Ve gitmeden birkaç dakika önce de sahilin çok yakınından ve çok yavaş geçerek: Ordumuz ve Hava Kuvvetlerimizin selamını, sevgisin sundu…

   İşte, en büyük alkış, en büyük sevinç ve kıyamet o zaman koptu; şehir insanımızın ordusuna olan inancı, sevgisi adına…

   SOLOTÜRK gösterisini İlyas Bey ile birlikte izledik. Baştan sona kadar… Ve bittikten sonra SOLOTÜRK pilotu ve uçağı gibi, iskeleden başlayıp sahilin her yönüne, insan kalabalıkları içine girdik. Mahşeri bir kalabalık: Korku, bezginlik taşımıyordu. Tam aksine, sevinç, heyecan ve onur taşıyorlardı…

  İlyas Bey ile bu konu üzerine biraz kafa yorduk. Niçin bu kadar insan sahile akın akın geldi? Arkadaşlarla yapılacak en hafif konuşmalar, tartışmalar inanın bana beyninizin de en kuytu köşelerini aydınlatacak, yepyeni sözcükler bulup, yepyeni cevaplara dokunarak, birçok oluşumun manasını, en uygun, özgün sözcüklerle anlamlı hale getireceksiniz.

  Niçin? Sorusuna şu cevabı bulduk! Şehir insanımız harekete açtı. Mutluluğa… Heyecana… Harekete-Canlılığa… Bütün bunların yanında şehir insanımız: Ordu ve pilotlarının kabiliyetlerini görmeye da açtı… Her zaman güven duyduğumuz Ordumuzun bir parçası, bir tek pilotu ve uçağı bile, Cumhuriyet rejiminin bilgi, bilim, deneyim ile nerelere gelebileceğini, alkışlamaya, görmeye ihtiyaç duymuş şehir insanı, çocukları, hatta bebekleriyle sahile koşmamış, sanki bir nehir gibi akmıştı…

   Hatırlar mısınız eski bayramlarımızda Askeri Bando ve Mızıka ekipleri halkın en çok alkışını alır, insanımızın gönül teline dokunurdu…

  Bu yüzden, şehirlerin her hafta, hatta her gün harekete, gösterilere ihtiyacı vardır. Şehir Tiyatroları, Devlet Tiyatro ve Operaları, bu yüzden kurulmuştur. İnsanın sadece bedensel harekete değil, ruhsal, zihinsel, düşünsel hareketlere da ihtiyacı, mecburiyeti vardır.

  Bu yalnız şehir, henüz kasaba kültürünün dışına çıkamamış şehir, SOLOTÜRK gösterisine ırmak gibi akmış ise, koştuysa, Ordumuz ve insan kabiliyetlerine duyduğu saygı ve sevginin yanında coşkuya, farklılığa; sosyal, kültürel, sanatsal, atletizm alanlarında coşmaya, coşturmaya olan çağrısını da göstermiş oldu; tıpkı SOLOTÜR uçağı ve pilotu gibi; ALKIŞLARIMLA…

   Burada kullandığım fotoğraf, Ahmet Kivan’ın oğlu Kıvanç’ın objektifindendir…

 Güven SERİN 

  


 

 


Hiç yorum yok: