28 Ekim 2021 Perşembe

İSTİKBAL GÖKLERDEDİR

 

İnternet

                                             İSTİKBAL GÖKLERDEDİR

       ( Zamanın Yurttaşı Olmak!)

 

    Alman filozof, yazar Friedrich Schiller şu sözüyle insanı pek güzel anlatıyor;

  “ İnsan bir devletin yurttaşı olduğu kadar, bir zamanın da yurttaşıdır.”

  Zamanın yurttaşı olmak ne demek? Anladığımız kadar anlatalım o zaman… Mustafa Kemal ATATÜRK,1800’lü yılların sonunda doğup,1900’lü yılların yarısına gelmeyen bir ömre neler sığdırdığını bizden daha çok bütün dünya biliyor. Ömrünün büyük kısmının askerlik ve savaş alanlarında geçmesine rağmen, Cumhuriyeti ilan eder etmez, bir gün daha vakit kaybetmeyi göze alamayıp, on beş yıla sığdırılan devrimlerin önemini komşu ülkelerde yaşanan vahşetler, göçler ve savaşlar sayesinde çok daha iyi anlıyoruz…

 Bu dahi, sadece savaşmaya yazgılı değildi. Halkını, gelişmiş ve hür medeniyetler seviyesine getirmeyi, askeri lisesinde okuduğu yıllarda bir düş ve düşünce olarak kendine amaç-hedef ve yol olarak seçmiştir.

  Sözün kısası, savaş bitip Cumhuriyet ilan edildiğinde ; “ Esas savaşımız şimdi başlıyor; ekonomik, cehalet” diyerek, kalkınmak için eğitimli insanların olması gerektiğini çok iyi biliyor ki, bu bilginin ışığında daha 1925 yılında Türkiye Teyyare Cemiyetini kurduruyor. İlerleyen zamanlarda Gök Okulları açılıyor. Uçak fabrikaları kuruluyor.

  Niçin mi? Bu dahi, istikbalin-geleceğin göklerde olduğunu günümüzden 100 yıl önce söylüyor. Sadece söylemek mi, bunu eyleme geçiriyor; “ Bir ülke, kendi hava sanayini kurmalı! Bütün uçaklar ve parçaları memleketimizde yapılmalı!” inancını daha 1925’li yıllarda yaşama geçiriyor, seslendiriyor.

  2021’e gelindiğinde göklerde olan geleceğe yapılan yatırımların çok azını bildiğimiz halde bu bile birçok ülke için imkansız anlamı taşıyor.Uzayda dönen uydular,araştırma ve gözlem yapan bilin insanları,uzayın derinlerine gönderilen uzay araçları ve çok yakında Mars'a insanlı inişin,orada Marslılar kolonisi,medeniyetinin kurulma amaçları,geleceğin ve günün göklerde olduğunu anlatmıyor mu?

  Uçma ve gökler deyince aklıma Ahmet Kutsi Tecer’in Havacıya Türkü şiirinden birkaç dize geldi;

  İşte sana mavi, geniş bir alan/Haydi yiğit haydi artık havalan!/Sende bulut gibi gökte yuvalan/Haydi yiğit haydi artık havalan!”

  İlk uçağa binişim 1990’yılların başında oldu. Atatürk Havalananından bindiğim uçağın jet motorları çalıştığında, uçağı o güçlü enerjisiyle sarstığında ilk önce uçak mühendislerine teşekkür edip minnet duygularımı uçak, göğe yükselmeye başladığında yaptım.

  O büyük kütlenin, o büyük şehrin üzerinden havalanması, yer çekimine meydan okuması, birkaç saat içinde Urfa’ya indiğimizde anladım zamanın yurttaşı olmanın ne olduğunu.

  Arkadaşım Ali ile İzmir’de buluştuğumda söz etti uçma anılarını. Ali bir iş insanıydı. Zamanla yarışan, Tekirdağ’ın onur duyacağı, yaklaşık 25–30 kişiye de işveren olmanın telaşını, yetişme çabalarını ancak uçakla giderdiğini bir güzel anlattı.

  Anlatması bir ara uçak mühendisliğini, göklere ve zamana meydan okuyan o teknoloji karşısında düşmüş olduğu şaşkınlığı şöyle izah etti;

  “ Bazen şaşırıyorum; hangi şehirde olduğumu unutuyorum arkadaşım. Bir gün, İzmir’den Ankara’ya uçtum. Aynı gün içinde oradan Gaziantep ve Antalya ve gece İzmir’e tekrar döndüğümde inanamadım…” Aynı gün içinde, dört şehir görmek, işlerimi halletme karşısında hayret ettim…

  Mustafa Kemal ATATÜRK, göklerde olan istikbali çok iyi anlamıştı. Uzağa bakışı, keskin mavi gözlerinden mavi göklere uzanıyor ve sıklıkla;

“ Halkı uçmaya alıştırmalıyız! Bunun içinde önce Ankaralıları Pazar günü ucuz fiyatlarla uçaklara bindirip Ankara üzerinde uçurun. Bunun korkulacak bir şey olmadığını ancak böyle inanacaklar ve etraflarına inandıracaklar. Doğrusu budur…”

  Doğrusunu gören Atatürk’ün talimatı hemen uygulamaya konulmuş, tek motorlu bir King Bird ve bir Junker F–13 ve bir AT9 adam başı 2,5 liraya Ankaralıları kent üzerinde dolaştırmaya başlamıştır. Kalkış ve iniş arası 20–25 dakika geçer…

 Zamanın yurttaşı olmak böyle bir şey… Teknolojiyle ters düşmeyip, benliğimizi, geçmişimizi yok saymadan, bütün bağları sımsıkı birbirine birleştirmek ise ayrıcalık; bir dünya insanı, zamanın yurttaşı olmak demek…

  Bayramımız KUTLU olsun…

 Güven SERİN

  


Hiç yorum yok: