15 Ekim 2021 Cuma

ARTIK HERKES YALNIZ

 


İnternet


                                           ARTIK HERKES YALNIZ!

 

    Seksenli yıllarda dansçı, doksanlı yılların başında pop sanatçısı olarak ünlenen Hakan Peker’in konuk olduğu televizyonda, yerden göğe kadar sanat, sanatçı ile ilgili sorular sorulup, çok samimi cevaplar alınıp verildi…

   Program sunucusu aklına gelen her soruyu sorup kendince doyurucu cevaplar aldıktan sonra konu dostluklara geldi.1980’li,1990’lı yıllardaki dostlukların şimdi nasıl olduğunu sorunca sanatçıya;

   “ O,günün şartları şimdi yok! Herkes kendi çalışmasını, sosyal dünyadan; İnstagram,Facebook ve diğer kanallardan yapıyor.Artık birilerine ihtiyaç yok!” dedikten sonra şu sözcükleri de ekledi;

   “ Artık herkes yalnız!”

   Sanatçının yüzündeki yalnızlık bütün çıplaklığı ile gün yüzüne çıktı… Gelişen, güya ilerleyen medeniyetlerin kaçınılmaz sonu mudur yalnızlık? Belki de çeyrek yüzyıl sonra kimse evinden dışarı bile çıkmaya tenezzül etmeyecek! Her şeyi ayağına getiren, ayağa ve yalnızlığa hizmete adanmış teknolojiler çığ gibi büyüyor…

   Dervişane veya bilgeliğe giden, edebi dünyanın damıtılma sürecine muhtaç yalnızlıklara hiçbir şey diyemem. Gerekli olan yalnızlıklar-dır bu tür yalnızlıklar…

    Günümüzün, medeniyetimizin yalnızlığı ise oldukça garip… Alışmakta epey zorlanacak bizim nesiller. Belki de bizden sonrakiler de, geçmişi sıklıkla hatırlayıp, günün objeleri, yiyecekleri ve beğenileri, selfi veya özçekim-leriyle eğlenip o muhteşem yalnızlık ızdırabını geçici olarak unutacaklar…

   Evrim mi böyle istiyor, yoksa dünyanın krema ve kaymağını yiyen birkaç ülkenin açgözlü yöneticileri mi?

     Sanki yüce yaratıcının veya evrenin ana kuralı gibi hak ile akıllı arasındaki bağlar; zenginlik-güç ve haklı olmaya dönüşmüş! Yoksul ve duygulu insanların kabul görmediği, belki de bu korkunç gidişatı durduracak, organik olana tekrar dönüldüğünde kıt hale gelecek bu canlıların neslini çoğaltmak için apayrı programlar, yatırımlar yapılacak; gelecek muhteşem yalnızlıkların ve insanlığın büyük çoğunluğunu tehdit eder hale geldiğinde…

   Öyle bir aşamaya gelindi ki artık herkes yalnızlaşırken, herkes; yönetmen, şair, yazar, doktor, öğretmen, mühendis, tarihçi, mimar olabiliyor. İnternetin; arama motorlarının sağladığı bilgiler yardımıyla pratik hale gelen, getirilen yaşam, kendi kendimize yetmeyi sağlıyor veya sağlayacağa benziyor…

 

  Burada, bu çalışmada kimseye akıl verecek değiliz. Toplulukların o büyük koşusunun, büyük yalnızlığının önüne de geçemeyiz… Herkes ürkmüş o fakirlikten, köylülükten, kasabalıktan ve hor görülüp ezilmekten… Şimdi herkes ünlü, beğenilir, en fazla dikkat çeken olma peşinde koşuyor. Etraf, toz duman; bu büyük koşuya milyonlar, milyarlar katılmış…

  Meşhur bir söz var ya;

   “ Herkes aklını pazara çıkarmış, yine kendi aklını satın almış”

    Akıllar bir kez pazara çıkmış ve satın alanlar da bizsek, kendi kendimizin beğenisine, durmak bilmez açlığına, ezilmişliğine tutunmuş ve dönen girdabın içinden çıkma becerisi göstermek gibi niyetimiz yoksa kıymetli yalnızlığımız kutlu olsun…

   Samuel Beckett’in Godot’u Beklerken isimli trajikomik oyununda seslenir iki oyuncudan birisi;

   “ Yapacak bir şey yok… Yapacak bir şey yok…” ve şöyle devam eder ikili arasındaki diyalog; 

 “Elimizden ne gelir ki?” 

  Tam da burada insanın hüneri, zanaatı ve sanatı lazımdır. Bir yerde can simidi olarak peşinden koştuğu felsefe, edebiyat ve sanat burada iş yapacak, kurtulmak isteyenleri kurtaracak güce sahip olacaktır; fark edecek derman, takat kalmış ve onlar görünür haldeler ise…

Güven SERİN 

Hiç yorum yok: