13 Kasım 2020 Cuma

BİLGENİN GÜLÜŞÜ İŞİTİLMEZ GÖRÜLÜR

 


Sanatçı; Mehmet ÇEVİK
22 ülkede sergilendi



                             BİLGENİN GÜLÜŞÜ İŞİTİLMEZ GÖRÜLÜR

 

     Süleyman peygamber’in söylediği bir söz;” Bilgenin gülüşü işitilmez, görülür.”

    Bilgisayarımda uzun zamandır kayıtlı bir fotoğrafa neredeyse birkaç günde bir bakıyorum.22 ülkede sergilenmiş üç ülkeden ödül almış,”İhtiyar Adam” fotoğrafı… Fotoğraf sanatçısı Mehmet Çevik tarafından çekilmiş Tekirdağ Ortaca Mahalle nüfusunu kayıtlı “Yaşlı Adam” çalışması, bu çalışmadan 5–6 ay sonra vefat eden kişi Hasan Ayvaz’dır.

   Sanatçının objektifine yansıyan yüzde, donukluk çok ötelere; Eski Çağlara uzanıyor. O dönemde gülünç, komik, kaba, garip figürler olarak adlandırılan grotesk çalışmalara yakın bir bakış, dünyaya sanatın yoluyla sonlu bir ebedi bakış içerisinde heykelimsi pozunu vermiş…

    İhtiyar adamın fotoğrafa yansıyan ruh âlemi, bildik korku, sevinç, koşullardan çok öte uzanıyor; sanki bilim adamının ışığı, evreni incelerken yakaladığı eğilme, bükülme kıvrımlarının törensi şenliği, çılgın buluşu gibi…

    Geçtiğimiz yılbaşı gecesi, televizyon kanalları arasında tutunma çabalarımı, bir türlü çapası dibe oturmayan geminin akıntıya kapılıp usul usul ilerleme biçimiyle yapmaya çalışırken Kanal 8 ‘de Acun Ilıcalı’nın sunduğu O Ses Türkiye programına da zaman ayırdım.

   Bir tarafta hafızama kazınmış “Yaşlı Adam” ın 22 ülkede sergilenmiş “Yaşama Veda” fotoğrafı! Yaşamı neredeyse aldırışsız bir şekilde bırakıp gitmeye hazırlanan soğukkanlı bakışın, varla yok arasına ki donukluğu, çelişkili dünyamızın şartlı yaklaşımlarını yerle bir eden birleştirici yanı, diğer tarafta ise Acun Ilıcalı ile birlikte yarışmanın diğer dört sanatçısı; Beyazıt Öztürk, Murat Boz, Seda Sayan ve Hadise…

    Tekirdağ'ın Ortaca Mahallesinde yaşamış yaşlı adam; Hasan Ayvaz.Sanatçı Mehmet Çevik’in belgelediği, ulusal ve uluslar arası sahneye taşıdığı duruşu, hiç gocunmadan, kimselere yalvarıp yakarmadan geçen bir ömrün ipuçlarını da veriyor…

   Ya televizyonda bütün gecemizi ayırdığımız EĞLENCE (!) programları olarak öne çıkan Acun Ilıca’nın ticari ekmeğine yağ sürmenin yanında bal döken, insanlarımızın koşarak gittiği, saatlerce izleyip alkışladığı programın sanatçıları! Kırmızı koltuklarına oturmuşlar, sadece düğmeye basıp, kendi rollerini yaparak, sanatçı ve sanat analizi yapıyor görüntüsü içindeki salon takımının eğmiş olduğu boyunlar!

    Hallerine bakılırsa, orada bulunmalarının biricik amacı PARA; KAZANÇ elde etmekten başka hiçbir şey değil… Onları alkışlayan insanlar her daim karanlıkta, loş tenha köşelerde kalıyor. Bütün seyirci karanlığın içine, uğursuz bir cadı tarafından hapsedilmiş ve sadece ALKIŞLAMA cezası verilmiş gibi; eğriye, doğruya alkışlıyorlar…

   Meşhur bildik söz; “Alan razı, satan razı; sana ne oluyor!” Hiçbir şey olmuyor! Benim de işim bu… Televizyonda izlediğim Acun’un “ O Ses Türkiye” yarışmasını bir tarafa, ihtiyar adam fotoğrafını bir tarafa koydum… Birisi, yaşamı olduğu gibi, doğanın içinden gelen, içgüdü, sezgi ve ananelerle-kurallarla ama kimseleri aldatma lüksünün olmadığı iradesiyle yaşamış, diğer taraftaki beş kişilik grubun sanatçıları ve program sunucusu; tiyatro türleri; komedi ve müzikli komedi bölümlerini sahneleyip durdular…

   İşin garibi, yıllarca izleyip de sonunda hiçbir yere varmayacağınız eğlence adı altında yaşanan bir; CURCUNA… Sizin anlayacağınız karışık bir durum; gürültüsü, acınası halleri o kadar çok ki; içinde kayboluyorsunuz…

   İhtiyar adamın bakışında kaybolduğunuz gibi; bu kadar saflığın karşılığı, saf kuru bir gözden süzülen bir damla yaş ve ortaya çıkacak en doğal görüntü; kimseyi kandırmak, alt etmek ve kendini sayısız kere alkışlatmak gibi bir niyeti olmayan bir insanın sessiz sedasız ve uzaya akıp giden derin siyah pırıltılı bakışları…

   Süleyman peygamber’in sözünü bir kere daha anmak, hatırlamak niyetine “İhtiyar Adam”ın fotoğrafına bir kere daha baktım; kim bilir kaçınca bakış; izlemiş olduğum sanatçıların seslerinin, gülüşlerinin saflıktan değil ticaretten, kazançtan, gururdan beslendiğini bilerek tekrarladım Süleyman peygamberin sözünü;

  “ Bilgelerin gülüşü işitilmez görülür…”

 Güven SERİN 

 

 

 


2 yorum:

Zeugma dedi ki...

Geçen yıl Urfa'da, tarihi bir binada bir fotoğraf sergisine girmiştik. Ortalama 30 fotoğrafın içinde tek bir fotoğrafa takılmıştım ben de. Bir de dedeyle torun vardı. Diğerlerini hatırlamıyorum bile. Yöresel kıyafetiyle Urfalı, yaşlı bir kadın. Yüzünde eskimiş bir dövme. Dönüp dolaşıp kim bilir kaç kez baktım. Yüzündeki çizgilerde kayboldum. Yazdıklarınız benim duygularımı da aktarmış. Teşekkürlerimi bıraktım Güven Bey...

GÜVEN SERİN dedi ki...


Bir fotoğrafın,fotoğrafçılığın sanata dönüştüğü an; kalıcılığı,.farklı olanı anlattığı an; gerçekten de insanın aklı binlerce fotoğraf yerine orada kalıyor; bir şeyler var,hatta çok şeyler bize ve yarınlara anlatılan...Teşekkürler Zeugma...