14 Nisan 2020 Salı

MUSON YAĞMURLARI (Gitme o güzel geceye usulca...)





                                                MUSON YAĞMURLARI


  Hindistan'ın bir bölgesinde yaşamını çobanlık yaparak devam ettiren bir ailenin ve daha nicelerinin öyküsünü belirleyen en önemli doğa olayı; Muson yağmurlardır. Neredeyse dört ay süren bu yağmurlarla birlikte sellerde yaşansa da,bitki örtüsü olmayan yerlerde;kırlar,dört aylığına yemyeşil olur.Uzağa gitmiş olan çobanlar,bu yağmurlar sayesinde ailelerinin olduğu yerlere geri dönerler.Çünkü,yağmurlarla birlikte otlaklarda hemen yanı başlarındadır.Her yer yeşil ve yaşam alanıdır…

  Göçebe çobanların en mutlu oldukları yağmurların ıslattığı topraklarda,birbirinden ayrılmış aileler bir araya gelirler.Hayvan sürüleri,hemen kulübelerinin yanında yapılan çalmarlara kapatırlar. (üstü açık,çalı,taşlarla çevrili yer)

  Bir araya gelen göçebe aileler mutludur.Onlarla birlikte yörede yaşayan,çakallar,sırtlanlar ve kurtlarda mutludur.Çünkü,hayvan sürüleri onlar için besin ve beslenme demektir.Sürüleri kollayan çobanlar ve köpekler ne yaparsa yapsınlar,bu süre içerisinde beş-on kuzu kurtlar tarafından kaçırılır.Kuzuların kaybını sürünün sahibi olan göçebe çobana sorduklarında verdiği cevap hayli önemlidir;

  “Birkaç kuzudan bir şey fark etmez.Muson yağmurlarının bize sunduğunun yanında bu birkaç kayıp hiçbir şeydir!”

  Göçebe çobanın diploması yok.Yeterince hijyen değil;apartmanlarda,havuzlu sitelerde yaşayan insanlara göre çok uzak bir yaşam.Ama almış olduğu diploma,kim bilir kaç binyıllık kültürlerin devamı olan şey;kendi rızkını düşünürken,diğer canlıların da haklarını saygıyla karşılamak;meğer,birkaç yabancı dil bilmeyi veya çok iyi üniversitelerden mezun olmayı gerektirmiyor…

  Geçmiş olduğumuz günlerde,evlere,şehirlere hapsolmanın ne demek olduğunu,ekranlara yansıyan ölüm ve hastalık mücadelelerini görünce,bu tür felaketlerin daha da büyüğü ortaya çıktığında hayatta kalacak olanların kimler olacağını değerlendirmek isterim!En kıyıda,yabanıl hayatın içerisinde,tıpkı doğanın süreçleri gibi doğal ve saf yaşayan insanlar;belki de yaşanası büyük felaketlerden sonra insanlığın devamını sağlayacak göçebeler olacaktır.Onların bilgisi,görgüsü,süslü laflardan ibaret değildir.Anlamını bilmedikleri lafları;kat'iyen kullanmazlar.Onların bilgisi,doğanın kendisidir;rüzgarı,yağmuru,güneşi ve Muson yağmurları…

  Muson yağmurları ve göçebe çobanlar, tıpkı şairin (Dylan Thomas) şiirindeki gibi usulca gider ve gelirler;

“ Gitme o güzel geceye usulca

İyi insanlar, son defa ellerini sallarlar,
Öylesi ateşli bağırarak.
Faydasız işler yeşil bir koyda
Dans ediyor olabilir ama onlar da,
            Öfkelenirler, öfkelenirler
             Işığın ölümünün karşısında.

Güneşi uçarken yakalamış olan vahşi insanlar”

Güven SERİN 

2 yorum:

Zeugma dedi ki...

Bilge kişiler dünya malından, gösterişten, şatafattan hep uzak durmuşlar zaten. Bir çobandaki bilgelik ve tok gözlülük takdire şayandır. Doğanın, mis gibi havanın, sessizliğin, yağmurların, hızla büyüyen çimenlerin, papatya ve gelinciklerin tadını en çok onlar çıkardığından imrenilesi insanlardır bence.
Yazıda bahsettiğiniz yeterince hijyen olmayış iyi bir özellik aslında. Bağışıklığı güçlendirip daha dayanaklı olmayı sağlar. Son yıllarda doktorlardan tavsiye olarak duymuşluğum var. ''Mutfakta fazla hijyen olmayın. Her yeri çamaşır suyuyla ovmayın'' diyorlar. Dolayısıyla göçebe aileler kimyasallardan da uzaklar. Su ve sabun yeterli onlar için. Dağların ovaların tadını hayvanlarıyla beraber en doğalından onlar çıkarıyor.

Karantinadaki insanların diplomalarının, paranın, malın mülkün bir değeri olmadığını nasıl da acı bir tecrübeyle iliklerimize kadar hissettik. Muson yağmurlarına ve çobanın bilgeliğine özendim açıkçası. Şiir de muhteşemmiş. Kaleminize, yüreğinize sağlık Güven Bey...

GÜVEN SERİN dedi ki...


Teşekkürler Zeugma; "Hijyen" ifadesini iyi anlamış ve anlatmışsın;teşekkür.Ne çok şey var,yabanıl dünyadan uygar dünyaya aktarılması gereken.Uygar dünya bilim insanları Afrika'da yaşayan insanların,kanlaranı,hatta kakalarını dahi inceleyip,kendi kanlarıyla karıştırıyorlar;onlarda ki doğal ve güçlü bağışıklığı anlamak için en ilkel olanın peşinde koşuyorlar.Ya bizlerin aydınları;çok bilmişleri?Popilizm,pop ve hop kültürüyle,beylik sözcüklerle kendi küçük tarikatlarıyla mutlu olmanın beğenme ,beğenilme doymazlığı içinde tüketirken tükeniyorlar...