FOTOĞRAFLARI SEVMEM
----------------------------------------
Doğan Hızlan’ın 25
Şubat 2006 yılında yapmış olduğu bir çalışmanın içinde; Selim İleri
öykülerinden bir alıntı da sorguluyor fotoğrafı. Düşüncenin aldığı almak
istediği yol; aynı zamanda yükü hafifletmek üzerine de bir tercih…
Yakın zaman önce bir
arkadaşım bu konuyu bir başka açıdan dile getirmişti. Elinde bulunan bütün
fotoğrafları yaktığını söyleyince; ne diyeceğimi bilemedim. Sadece fotoğrafları
mı? Hayır! Anne babasından kalan bütün eşyaları da vermiş…
Savunması da; bütün
bu yüklerden kurtuldum, diye… Elbette bu konunun, ayrı bir psikolojik ve
sosyolojik karşılığı olacağı bellidir.
Gelelim fotoğraf
konusuna. Yazar, fotoğrafları niçin sevmediğini anlatıyor. Hayalimizi çaldığını,
zaman ve insanın donuk hale getirdiğini dile getirir.
Söz, yazarın ve
şairin bakışına, çözümleme etkisine geçince, anlam kazanıyor. İster istemez
önemsenecek çok önemli bir değere dönüşüyor;
“ Donuk görüntü size geçmiş zamanı, sönmüş bir anı geri
getirmişçesine yalan söyler. O an geri gelmez, asla. Fotoğraf merhametsizdir.
Fotoğrafsız yaşadığımı söyleyebilirim. Pek çok fotoğrafı yırttım attım.”
Ve bütün bu
yazılanları bir başka dip not, yine aynı yazarın manifestosu sayılan
felsefesini çıkarmak mümkün;
“ Hangi acılardan,
sınavlardan geçtiğini onlar da hissedecekler.”
Güven Serin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder