TEBESSÜME SÜZÜLEN MAHCUBİYET
---------------------------------------------
2017 Londra, Dünya
Atletizm Şampiyonası sona erdi. Türkiye’nin de yarışmaya katılıp bir altın
madalya aldığı yarışlar; ulusal, uluslar arası anlamda ayrı güzelliklere sahne
olurken, kişisel manada, insan denen canlının kazanma-zafer psikolojisini insan
erdemi ve sevgisiyle nerelere taşıyabileceğinin de resimleri çıktı ortaya.
Şüphesiz, spor
karşılaşmaları uluslar arası hale geldiğinde bir başka heyecan yaşanıyor. İsmi
duyulmayan, dünya sıralamasında; ekonomik, sosyal ve kültürel açıdan altlarda
olan ülkelerin telaşıyla, en üste olan ülkelerin ölümcül koşuları…
En dikkat çekici
sahnelerden birisi de son gün; erkekler 1500 koşusunda yaşandı. Kenyalı
atletlerin üçünün de baştan sona önde koşması; ince uzun bacaklı siyah
yüzlerin, buruk coşkularının yanında, kurtuluşa, zafere inanmış, ciğerlerini
zorlayan bir koşu…
Yarışmaya daha
baştan birinci başlayan Kenyalı atletlerin en büyük rakipleri de yine kendileri
oldular. Dermansız görünen ince uzun bacakların, ne büyük bir adanmışlık içinde
kurtuluşa;” Ya esaret, ya ölüm!” algısına denk bir koşu…
Ağızlar sonuna kadar
açılmış! Ciğerlere giren oksijen yetmezlik içinde… Kalp, kan pompalama
gayretini en üste çıkartmış… Birinci ve ikincinin Kenyalı atletlerden çıkması;
Altın ve Bronz madalyalara ulaşmalarıyla sonlandı.
Kenyalı Atlet
Motonei Manangoi 1500
metre altın madalyayı aldı ve ülke milli marşı
seslendirilirken, yakın çekim yüzü, ruhunu anlatıyordu. Henüz, ciğerlere
çekilen havanın dengelenmemiş ağız açıklığı, beyaz dişler ve bir tebessüm…
Öyle bir tebessüm
ki, utanmadan, korkmadan, sakınmadan besleniyor. Öyle bir tebessüm ki;
mahcubiyet ile birlikte süzülüyor; Afrika’nın başlangıcından, saz kulübelerden
çok öncesinden; taş mağaralardan, ağaç tepelerinden, sımsıcak çöllerden ve
büyük utanmazlıktan önce ki zamanlardan süzülen bir mahcubiyet…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder