GERÇEK SANAT ŞAŞIRTMAYA DEVAM EDİYOR
---------------------------------------------------------
Sanatçı en çok, en
anlatılmaz ve en göz önünde olanlara dikkat çeker. Kalıpları, ezberleri,
duyarsızlıkları şöyle bir yoklar… Ses geliyor mu gelmiyor mu? Her şeyden önce,
iyi sanatın kendi başının çaresine bakacağın, kendi ruhunun azat edilip, vahşi
kalabalıkların gafletine yenik düşmemesinin uyarıcı yalnızlığına imza atar.
Picasso İspanyol iç
savaşı bombalanan şehirler, yok edilen insanlık, eseler için bir tablo
yapmıştır; GUARNİCA… Nice söylevlerin, kitapların bile bu dokunaklıkla
anlatamayacağı kadar özgün bir anlatım; her çağa bir şey katmak, birilerini
dürtmek, uyandırmak için var edilmiş bir eser; yapıt…
Furuğ Ferruhzad da aynı evrensel amaç için sorumluluk
hisseden; tüm protestoları, konferansları, çığlık ve şikayetleri bir araya
getirsen, bu dizelere boyun eğip saygı gösterecek dizelerle anlatmıştır; her
başlangıcın bir sonu olduğunu; her çılgınlığın, başıboşluğun da karşılık
göreceğinin başyapıtı sayılacak şiirini, hiçbir elektronik aletin
güçlendiremeyeceği kadar duyarlı, duyulur bir fısıltı içinde söylemiştir:
Güneş soğuduğunda
Bereket yeryüzünden uçup gitti
Ve çaylar kurudu ovalarda
Ve balıklar kurudu denizlerde
Ve toprak ölenlerini
Kabul etmez oldu
Ninelerimizin bir
ağıt gibi tekrarladığı nice lafın, tarihsel, sosyolojik ve deneyimsel bir
karşılığı vardır. Minnet duyulsaydı bu törensel aktarımlara; cehaletin
kurnazlığına teslim olunmasaydı; ninelerimizin ; “ Böyle yaparsanız, bereket
olmaz, kalmaz!” söylemlerinin, bizlerin tembelliğini, duyarsızlığını
anlattığını anlama mirası olarak başköşeye oturta bilirdik.
Oysa bizlerin
beklediği miraslar; tamamen mal-mülk üzerine… Acı bir acı…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder