YÜZLEŞMEK ve YAŞAMAK ÜZERİNEDİR HAYAT
------------------------
Bu düşünce, günümüz
insanına seçmiş olduğum aktarma biçimi; gazetemin köşesinden, şehrime ve
şehirlere yayılmış, tarihsel, sanatsal süreçlerden, kitaplara adanmış yazar ve
şairlerin ürettikleri değerlerden beslenme süzülenlerindendir.
Jamen Joyce, Henrik
İbsen incelemelerinden sonra bu kanata varıyor. Bir sanatçı, sanatında
mükemmelliğe ulaşmışsa, eleştirilerin gereksiz olacağını anlatır. Aynı zamanda,
hayatın eleştirmek üzere değil, yüzleşip yaşamak üzerine olduğunu, da anlatır;
anlatmak ister…
Ya bizim dünyamız?
Sanatın ve sanatçının lüks sayıldığı; zanaat sahibi kişilerin, sanatçı
kılığıyla,tüccarlara taş çıkartacak reklamsal,taklit-sel çabaları… Bütün bunlar
göz önünde duruyorken; hazır konduğumuz sosyal dünya ve kantarın topunu fazla
kaçırıp kaçırmadığımızın belli olmayışı…
Hâlbuki üretenin her
daim bir; birkaç adım önde olacağı belliyken, sadece çığırtkanlık yaparak,
kalkınma, aydınlanma, duyuru yapılmayıp, aynı zamanda, değerlere, değerler
eklemenin evrensel bir yürüyüş, yüzleşme olabileceğini; görmek, duymak
istemiyoruz…
Niçin? Sloganların
yüceliği, atasözlerinin, deyimlerin kurtarıcı kolaylığına yakın oluşumuz mu?
Henüz, tiyatroyu, tiyatrocuyu eleştirel vaziyete geçmemişken; ya tam övgü, ya
tam fikirsizlik içerisinde kıvranmak niye yarar?
Dünyanın, bu
maviliğin, evren gözünde ki küçüklüğünü ancak, gerçek sanat ve sanatçı, büyülü
bir gösteriye, görkeme kavuştura bilir. Gerisi, vız gelir bana; paftasına,
parseline, argosuna, soylu poz verişlere, ölüm kokan yangıncılıklarına,
karanlık saçan aydıncıklarımız; boğazına kadar battığımız tekrarlara;
bakamamanın kederi değil, coşkusuyla vızıltıları selam ederim…
Güven Serin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder