21 Mart 2017 Salı

GÖRME BİÇİMLERİ ve JOHN BERGER


   GÖRME BİÇİMLERİ ve JOHN BERGER
-----------------------------

    Sanata adanmış insanları, insanlığa uzanan ırmaklara benzetiyorum. Kütüphanelere benzetiyorum. Toprağa, rüzgâra, yağmura benzetiyorum. Hiç kuşkusuz, sanatlarıyla uzanırlar sonsuzun dolambaçları arasına.

 Akan büyük nehirleri görecek, nehrin sularından beslenecek başka üretken insanları beklerler. Tıpkı insan eliyle her türlü anlatı, gözlem çeşitlemesinin olduğu kütüphaneler gibi. Yağan yağmur, esen rüzgâr misali; hiçbirisi doğrudan insana fayda sağlamaz.

 Bu değerleri, faydaya; üretime dönüştüren yine insandır. Rüzgâr uğultusuna şiire de, hikâye sanatına da dönüştüren insanken, rüzgârı, elektrik enerjisine; yel değirmenine, rüzgârgülüne de dönüştüren insandır. Nehirlerden akan suları, bağlara,bahçelere,göletlere,küçük derelere yönlendirdiği gibi…

  John Berger; Görme Biçimleri sanatını üst seviyeye taşıyan yazar, şair ülkemize üç kez gelmiştir. Onu anlatan, Gökyüzü Mavi Siyah kitabı, aynı zamanda John Berger’in şiirini, felsefesini ve ülkemizde ki keşiflerini de aktarıyor. Sanki büyük bir ormanın içinde veya okyanusun derinlerinde kaybolmuşçasına hazinelerimizi ortaya çıkartır Berger.

 Nelerdir bu hazineler? Mesela; sabaha kadar okduğu, ona hediye edilen Fransızcaya çevrilmiş Sait Faik’in öykü kitabıdır. Ülkesine dönerken uğradığı Edirne şehri ve Selimiye’dir. Aklından hiç çıkmamış, sesleri duyumsadığı Selimiye… Sinan eseri… Türküler üzerine konuştuğu Yaşar Kemal’dir. Kumkapı’da gece ritmine, eğlencesine tanıklık ettiği Kör Agop’un Meyhanesidir. Şeker Ahmet Paşa’ın Orman’da Oduncu Tablosu…

  Başka? Cihat Burak, Can Yücel, Mehmet Ulusoy sohbetleridir. Necdet Yaşar ve Reşat Uca’dan ney, tambur, kemence dinletileridir. İstanbul Film Festivaline Jüri Üyesi olarak geldiğinde izlediği film; Hakkâri’de Bir Mevsim’dir… Latife Tekin, Tomris Uyar tanışmalarıdır…

  Görme Biçimleri böyle bir şey; günü kurtarmak yerine; tüm zamanları birbirine ekler. Yaratıcıdır. Tok gözlü ve ölümlü olmanın ölümsüz hissiyatını taşır… Tıpkı, Hakkâri’de Bir Mevsim filminde, öğretmenin yazgısını sorguladığı gibi;

“ Sanki uzun yıllardan bu yana burada yaşıyorum. Yoksa burada mı doğdum ben? Burada mı öleceğim? Hiçbir şey şaşırtmıyor beni. Adeta uyuştum… Unuttum her şeyi. Her şeyi… Geçmişi, kentleri…”

 Güven Serin 

Hiç yorum yok: