GÖRME BİÇİMLERİ ve
JOHN BERGER
-----------------------------
Sanata adanmış
insanları, insanlığa uzanan ırmaklara benzetiyorum. Kütüphanelere benzetiyorum.
Toprağa, rüzgâra, yağmura benzetiyorum. Hiç kuşkusuz, sanatlarıyla uzanırlar
sonsuzun dolambaçları arasına.
Akan büyük nehirleri
görecek, nehrin sularından beslenecek başka üretken insanları beklerler. Tıpkı
insan eliyle her türlü anlatı, gözlem çeşitlemesinin olduğu kütüphaneler gibi.
Yağan yağmur, esen rüzgâr misali; hiçbirisi doğrudan insana fayda sağlamaz.
Bu değerleri,
faydaya; üretime dönüştüren yine insandır. Rüzgâr uğultusuna şiire de, hikâye
sanatına da dönüştüren insanken, rüzgârı, elektrik enerjisine; yel değirmenine,
rüzgârgülüne de dönüştüren insandır. Nehirlerden akan suları,
bağlara,bahçelere,göletlere,küçük derelere yönlendirdiği gibi…
John Berger; Görme
Biçimleri sanatını üst seviyeye taşıyan yazar, şair ülkemize üç kez gelmiştir.
Onu anlatan, Gökyüzü Mavi Siyah kitabı, aynı zamanda John Berger’in şiirini,
felsefesini ve ülkemizde ki keşiflerini de aktarıyor. Sanki büyük bir ormanın
içinde veya okyanusun derinlerinde kaybolmuşçasına hazinelerimizi ortaya
çıkartır Berger.
Nelerdir bu
hazineler? Mesela; sabaha kadar okduğu, ona hediye edilen Fransızcaya çevrilmiş
Sait Faik’in öykü kitabıdır. Ülkesine dönerken uğradığı Edirne şehri ve
Selimiye’dir. Aklından hiç çıkmamış, sesleri duyumsadığı Selimiye… Sinan eseri…
Türküler üzerine konuştuğu Yaşar Kemal’dir. Kumkapı’da gece ritmine,
eğlencesine tanıklık ettiği Kör Agop’un Meyhanesidir. Şeker Ahmet Paşa’ın
Orman’da Oduncu Tablosu…
Başka? Cihat Burak,
Can Yücel, Mehmet Ulusoy sohbetleridir. Necdet Yaşar ve Reşat Uca’dan ney,
tambur, kemence dinletileridir. İstanbul Film Festivaline Jüri Üyesi olarak
geldiğinde izlediği film; Hakkâri’de Bir Mevsim’dir… Latife Tekin, Tomris Uyar
tanışmalarıdır…
Görme Biçimleri
böyle bir şey; günü kurtarmak yerine; tüm zamanları birbirine ekler.
Yaratıcıdır. Tok gözlü ve ölümlü olmanın ölümsüz hissiyatını taşır… Tıpkı,
Hakkâri’de Bir Mevsim filminde, öğretmenin yazgısını sorguladığı gibi;
“ Sanki uzun yıllardan bu yana burada yaşıyorum. Yoksa burada
mı doğdum ben? Burada mı öleceğim? Hiçbir şey şaşırtmıyor beni. Adeta uyuştum…
Unuttum her şeyi. Her şeyi… Geçmişi, kentleri…”
Güven Serin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder