2 Kasım 2016 Çarşamba

AHMET SELÇUK ÖZBEK KIZILIŞIK


Kamera; Güven

Sanatçının ağzından çıkacak her sözcük;saygı,merak
ve yaşama dair bir açlıkla bekleniyor.



Kamera; Güven


Kamera; Güven 
Ahmet Selçuk Özbek Kızılışık

                                       AHMET SELÇUK ÖZBEK KIZILIŞIK



Tam olarak böyle; yiğit nasıl lakabıyla bilinirse, sanatçı da ismi, soy ismi; felsefesi, sanat anlayışıyla anılmak ister.

  Ahmet Selçuk Özbek Kızılışık; sevgili ağabeyim ve dostum; sanat ve tarihsel yolun yoldaşı arkadaşım nihayet kendi atölyesine kavuştu.

 İstanbul, o büyük orman; devasa okyanus kendi içerisinden var ettiği insanı; sanata adanmış sanatçıyı yine kendi içerisinde bu kez Asya tarafında onurlandırma ödülünü verdi.

  Sanatçının çocukluğu Sultanahmet, Fener ve ön önemli kısmı Küçük Ayasofya bölgesinde, denizin kara ile hemen buluştuğu yerde şekillendi; mistik, tarihsel, mimari, sosyolojik birçok olgu burada ekildi, tohum halinden filize doğru ilerledi.

  Güneşle ilk kez burada; tıpkı denizle buluştuğu gibi; kâgir bir evin, Bizans surlarına uzanan balkonu, denizin bir atlayış; dalış mesafesinde; Asya kıtasının tam karşısında bu yer; Küçük Ayasofya bölgesi aynı zamanda İbrahim Çallı’dan Bedri Rahmi’ye; Bedri Rahmi’den Ahmet Selçuk Özbek Kızılışık’a kadar uzanacak bir sanatın buluşmasını yaşatacak çocuğun evidir.

 Ahmet Selçuk Özbek Kızılışık Bedri Rahmi’nin öğrencisidir. Hani şu dizeleri yazan; ressam şair Eyüboğlu;

Karadutum, çatal karam, çingenem,
Nar tanem, nur tanem, bir tanem

  Hani şu dizeleri de gökyüzüne, aziz ülkeme; ülkemin bitirilen köylerine bugünü görmüş gibi armağan eden şairin, ressamın öğrencisi;

Yerliyim yerli olmasına
İlmik ilmik, damar damar
Yerliyim.

Şairim,
Zifiri karanlıkta gelse şiirin hası
Ayak seslerinden tanırım
Ne zaman bir köy türküsü duysam
Şairliğimden utanırım.

  Bedri Rahmi Eyüpoğlu kokusu neredeyse tüm öğrencilerine sinmiştir. Ahmet Selçuk Özbek Kızılışık, geçmişinden, Avrupa’ya ulaşmış, Asya kültürünün mahcup, derin ve özgün bonkörlüğünden de beslenir.

  Kadırga, Çapa İlkokulları derken Gedikpaşa Ortaokulu ve Pertevniyal Lisesine ve oradan Mimar Sinan Üniversitesine giden yolculuk; daha baştan karar vermiş sanatçının yolculuğudur da…

  Uzun yıllar Kadıköy Saint Joseph Fransız Lisesi Görsel Sanatlar ve Tarih Öğretmenliği yapan Ahmet Selçuk Özbek Kızılışık şimdi yeni; yepyeni bir döneme; geride bıraktığı yılların tecrübe, deneyimi ve sanatçının özünde saklı kalan ama bir türlü gerçekleştirme zamanı bulamadığı eserleri üzerine yoğunlaşma zamanı başladı.

 Saint Joseph Fransız Lisesinden emekli olur olmaz, hiçbir sanatçının yapmadığı gibi kenara, köşeye çekilme gibi bir lütuf kabul etmeden kendi atölyesini açtı.

 Nadir bulunan türler uygar ülke insanları,kurumları tarafından koruma;kollama altına alınırlar. Gerçek sanatçılar da oldukça nadirdir. Tıpkı Ahmet Selçuk Özbek Kızılışık gibi…

 Sevgili ağabeyim-dostum; insanlık yolunda yoldaşım; atölyen, yeni hayatın, yeni başlangıcın kabul ettiğimiz aslında sanatçının dönemlerinden başka bir şey olmayan bu dönem; hayırlı ve kutlu olsun…

  Atölye açılışına Tekirdağ’ı; bizleri; Habertrak kalemini de dâhil etmen; incelik, hassasiyet şölenine her daim görgü, insaniyet taşıyan kimliğinin yüz akı olmuş halinden başka bir hal değildir.

  Sartre aydının işlevini anlatırken; hiç kimse tarafından görevlendirilmemiş ve statüsünü hiçbir otoriteye borçlu olmayandan söz eder. Sanatçı da böyle birisidir; canavarlaşmış toplumun büyük kargaşasına rağmen; ısrarla yok sayılır, öldürülmeye çalışılırken; o evrenin yaratıcısından, onu oluşturan bütün elementlerden, kemiğinin içinde ki iliklerden ve nöronlarına baskı yapan dürtü, sezgi ve akıldan beslenen insan…

 Ahmet Selçuk Özbek Kızılışık; Tekirdağ Habertrak ailesi olarak sana yolun yolculuğunda, katıldığın yaşam töreninde her daim sanatla, halkla, edebiyat, tarih ile sarmaş dolaş olmuş zamanlar diliyoruz…

 
 Güven Serin 


  



Hiç yorum yok: