22 Kasım 2016 Salı

35.TÜYAP-ULUSLARARASI KİTAP,SANAT FUARI


Kamera; Güven  




Kamera; Güven   İoanna Kucuradi

Kavramları hatırlattı. Beynimizde ki olayların,nesnelerin
karşılığı olan kavramları...


Kamera; Güven Nurhan Atasoy

Kara Memi dedi,başka bir şey demedi;illa
onun sanatı;haklıydı,bilmediğimiz bir okyonus
Kara Memi


Kamera Güven- Onur Öymen

Tarihin;koynuna yaslanmış olayların istatiksel ve
sosyolojik karşılığını hatırlattı. Ortaya çıkan
görüntü;ürkütücü...

                       35.TÜYAP-ULUSLAR ARASI İSTANBUL KİTAP,SANAT FUARI


  9 Gün; dünya kendi etrafında dokuz gün dönerken; güneşin etrafında ise aldığı yol; yaklaşık olarak 26–27 milyon kilometre… Ne çok şey oluyor; bir saat, bir günde dahi…


  Onur konuğu ülke Almanya ve bu ülkeden katılan 28 yayınevi; ülkemizden ise 800 yayın evini buldu. Gerçek manasıyla bir dereni, gölün, denize dönüşmesi; belki de birkaç yıl sonra bir okyanusa dönüşecek etkinlik…

  Böyle bir etkinliğin; uluslar arası bir cıvıltının, seçenekler cenneti sunumlarının Tekirdağ’da yaşanmıyor olması üzüyor beni. Oysa Tekirdağ bu işler için seçkin bir coğrafyaya sahip…

  9 günün ardından ve 9 günün saatlerine sığan 300 etkinlik; panel, söyleyişi, şiir, dinletiler ve çocuk etkinlikleri…

  35.TÜYAP Fuarının ardından aklımda kalacaklardan birisi de gençliğin zaferi oldu… Bütün stantlar genç insanlarla; erkek, kız, çocuk, yetişkin; hiç kimse birbirine dokunan solukları, bedenleri adına rahatsızlık duymuyor; bir başka olayın devinimi, büyüsü gerçekleşiyor burada.

  Koca mekân; bu mekânı insansız görmek istemez kimse! Olmuyor, insanın ayak sesleri, gevezelikleri, durgun halleri, hüzünlü bakışları ve şımarık duruşları olmadan hiçbir şey tamam olmuyor; bütün kavramları yine insan akıla uygun hale getiriyor.

  Almanya’nın Basın Bildirisinde Hareketli Zamanlarda “ Sözcüklerin Etkisi” diye başlayan bir anlatım… İnsanın içi titriyor; hareketli zamanların büyüsü olan sözcükleri ve etkilerini düşününce ve ne kadar çok zahmet gerektiğini anlıyorum; etkili bir sözcüğün büyülü zamanına dokunma şansını bulmak…

  35 yaşına giren Uluslar Arası İstanbul Kitap Fuarı 100 Binleri ağırlamaya başladı. Bu yılki onur yazarı ise bizden birisi ama bütün dünyaya ait bir yazar, düşünür; İoanna Kuçuradi. Yaşı 80 ama bir seksen yıl daha olsa yine bu yıl ki fuar sloganı söylemi gibi; “ İnatla ve Değerler Peşinde İoanna Kucuradi”

  83 yaşında ki Nurhan Atasoy aynı felsefenin yolcusu. Matrakçı Nasuh derken Kara Memi’nin zenginliğini keşfetmiş, adeta onunla bütün bir ruh, beden olmuş; çalışmalarına doyamadığı gibi, belki kendince bir arpa boyu yol almanın acısını taşıyor.

  Atasoy ısrarla ricada bulunuyor biz katılımcılara; “ Sizler bana borçlusunuz!  Evet, borçlusunuz; benim yapamadıklarımı; Matrakçı Nasuh, Kara Memi, benim ortaya çıkartamadıklarımı sizler takip edin! Sizler keşfedin!”

  İoanna Kuçuradi seksen yaşının yorgunluğunu bitmeyen bir felsefe anlayışı, yaşama bırakacağı bir “hatırlatma” , “uyarı” ve fark ediş “kavramı” için,adeta insanlık mücadelesi veriyor.

  Kucuradi’nin küçülmüş bedeni, devasa felsefesiyle tezatlık oluştursa da ortaya oldukça anlamlı bir tablo çıkıyor.

  Onur Öymen Büyükada Salonda “Arka Plan” isimli konuşması, matematiğin istatistik dalını da tarihsel süreçlerle birleştirip altın tepside sunar gibi… Dünyada halen uygarlığını sürdüren milletlerin, devletlerin ülke olma yolundaki yolculukları ve karıştıkları vahşet; insanın aklının almayacağı kadar ürkütücü…

 Örneğin; ABD… Amerika Kıtası Kristof Kolomb ile başlayan keşfi, daha sonra ki yerli vahşeti; Onur Öymen’in verdiği rakamlar insan aklını zorluyor. Keşfedildiği zaman Amerika Kıtasında ki yerli nüfusu 5–6 milyon olarak tahmin ediliyor. 1900 yıllar da ise 200–300 bin insana kadar düşüyor.

  TÜYAP’DA işlenen konulardan birisi de Felsefe ve İnsan… Çocuk ve gençlere yönelik “Eğitim Hakkı”, “ Farklılıklar”, “ Eleştirel Okuma ve Düşünme.” 300 etkinlik…

  Sanırım, anne ve babalara, öğretmenlere ve sanatını geliştirmek isteyen sanatçılara TÜYAP gibi etkinlikler; Yüksek Lisans veya Doktora gibi etkinlik seviyesi kadar derin, yüksek ve genişlik kazanıyor; resmi, heykeli, seminerleri, şiirsel dinletileri gibi…

  Bernard Shaw “ Hareket halindeki cehaletten korkarım.” Demesi ayrıcalığını koruyorken, aynı zamanda Almanya’nın basın bildirisinde Hareketli Zamanlarda “ Sözcüklerin Etkisi” işlendi.

 Sözcükler, her alanda kendi seçkisin oluşturur; yani kavramlara verdiğimiz değer, ruhumuz ile bedenimiz arasında ki o yüksek algı, denge ve imbiğin ürünü olan öncelik sahiplenmesi; büyülü bir yaşamın peşinde koşar; bitmeyen, bitmeyecek bir koşudur…

  Her yıl gezen, gören kişi sayısı artıyor. Bu yıl 621 Bin katılımcı… Büyük rakam… Almanya da ki fuarda 2 Bine yakın yayın evi katılımcı 400 Bini geçmez iken, bizde ki bu artış; gençlik çığlıkları sevindirici mi; düşündürücü mü?

  Tam olarak karşılığı nedir bu 621 Bin insanın? Sosyal, kültürel, toplumsal veya kişisel olarak; neler değişti bu insanlarda? Yoksa buda bir popülerlik mi?


 Güven Serin 
 



 

  




Hiç yorum yok: