Kamera, Güven - TEKİRDAĞ
TEKİRDAĞLI MUSTAFA ZİYA ŞİRA
Birkaç yıl önceye
kadar Mustafa Ziya Şira ile ilgili hiçbir bilgim yoktu. 1881 de tam da Mustafa
Kemal’in doğduğu yılda Zihnizaler ailesinde de bir doğum gerçekleşiyor.
Selanik’te doğan
bebeğe Mustafa ismi verilirken, Tekirdağ’da doğan bebeğe de Mustafa Ziya ismi
verilmiştir. Tıpkı daha sonra Selanik’te doğan Mustafa’nın Kemal ismini alıp
Mustafa Kemal olması gibi…
Mustafa Ziya Şira ilk
önce Tekirdağ Mekteb-i Rüştiyeyi bitirdi. Daha sonra Heybeliada Deniz Harp
Okulu’ndan mühendis olarak mezun oldu. İlk görev yeri Hamidiye Kruvazörü Topçu
Komutanı oldu.
1914 yılında Fatma
Macide Hanım ile evlenen Mustafa Ziya Şira 1915 yılında baba oldu. Kızı Ayşe
Semahat doğdu. Çanakkale Savaş yılları Hamidiye Kruvazörü İkinci Kaptanı
(Süvari-i Sani) oldu. 1920 yılında Yavuz Zırhlısı İkinci Kaptanlığına yükseldi.
Daha sonra Hamidiye Kruvazörü Kaptanı (Süvari) oldu.
Mustafa Ziya Şira
1923 yılına kadar görev yaptı. Binbaşı rütbesiyle Korvet Kaptanı olarak emekli
oldu.
Velhasıl dostlar;
Mustafa Ziya Şira şehrimizin önemli isimlerinden birisidir. Hani sıkça vatana,
millete hizmet deriz ya! Böyle hizmetleri inanmış, adanmış olarak yapmış
insanlardan birisidir. Yaşadığımız şehri sadece köftesiyle anmak, hatırlamak ve
bu şehri diğer şehirlere anlatmak yetmediği gün gibi ortadadır.
Bir şehri
anıtlarıyla, müzeleriyle, dinlence, eğlence yerleriyle de anmak ister; geleceğe
inanmış, günü, geçmişiyle yaşayan vefakâr, görgülü, aydın ruhlu insanlar.
Mustafa Ziya Şira
aldığı bir sürü madalyayla geçmişten geleceğe uzansa da, hızla değişen yaşam
şartları, çok hızla oluşmuş büyük, önemli değerleri de yerle bir edebiliyor.
Sonra; geçmişimizi bizden öte, ama bize, insanlığa adanmış insanların ortaya
çıkartmasını bekliyoruz.
İngilizler, Almanlar,
Fransızlar, Amerikalılar olmasaydı, antik kentlerimiz gün yüzüne değil,
toprağın derinlerine bakar; hazine avcılarının hoyrat elleri, doymak bilmeyen
gözlerini beklerlerdi.
Tarihimiz de öyle.
Abartılmaya da ihtiyacı yoktur bize ait olan tarih; yerin dibine batırılmaya da
gücümüz yetmez. İnsanlığı diğer insanlara, canavarlıktan, barışa, sevgiye
taşıyan da tarihin gerçeklerle anlatılması ve aktarılmasıdır.
İşte bu yüzden bu
şehrin yaşayanları olarak Ertuğrul Firkateyninde görev almış Süvari Ali Bey’i
de bilmemiz; en az Namık Kemal’in heykellerinin niçin dikildiğini, en son Yahya
Kemal ile Üç Kemaller Parkının ne anlama geldiğini de bilmek; bizi ne daha kötü
ne daha iyi yapar; ama başka bilmelere, insanın ulaşacağı en pahalı şeye
getirir; ERDEME…
Yaşamın anlamı,
çetrefilli bütün ilişkileri, yığın haline gelmiş stres bataklıklarını işte bu
bilmelerin erdemiyle aşabiliriz. Sadece ilaçlara, falcılara ve at yarışlarına,
iddiaya, lotoya kaldıysa bizim ümitlerimiz; VAY HALİMİZE…
Mustafa Ziya Şira bu
şehre aittir. Doğumu, yaşama, ülkemize adanması bu şehrin sokaklarında,
mahallelerinde, okulunda şekillenmiş; karaktere, iradeye büründü. Ertuğrul
Mahallesinde yeniden yükselen, onarılan evlerden birisi de Mustafa Ziya Şira’nın
evidir.
Mustafa Ziya Şira’nın
kızı halen 90 yaşını geçmiş olarak hayattadır. Ellerinde bulunan eşyalar
kızından, torununa onlardan bu şehre aitlik önemi içinde beklemektedir.
Kültür Müdürümüz,
Büyük Şehir Belediye Başkanımız ve kültüre, Tekirdağ Aydınlığına, sevdasına
adanmış her kim varsa Mustafa Ziya’nın evini MÜZE yapmaya, müzeleri, geçmişi
eksik; yarım yamalak olan kentimize yeniden kent olgusunu, getirmeye tıpkı
Öksel Demir’in şiirinde geçen Frişka rüzgârı gibi esintilere muhtacız.
Bu muhtaçlıktır bizim
çocuklarımıza onuru, haysiyeti getirecek olan... Her nerede yaşarlarsa
yaşasınlar, dönüp baktıklarında şehirleri Tekirdağ’ı saygıyla, sevgiyle, onurla
hatırlıyorlarsa, geçmişlerini unutmak için uykunun, uyuşukluğun haplarını
yutmayacak, dinlemeye, gezmeye ve belki de yeniden yaşamaya bu huzurlu kente
geri gelecekler.
Frişka rüzgârını
aramak, şairlerin mısralarında geçen; limanın kuytusunda kuzey rüzgârına boyun
eğen, iğde ağaçlarını, çamları, ılgın ağaçlarını, çınarları görüp merhaba diyecekler
esintili bir frişka gününde.
4 yorum:
Βόρια καλέστε τον άνεμο, περνώντας τους στίχους των ποιητών? Το απάνεμο λιμάνι στη βόρεια άνεμοι υποχείρια, την ελιά, πεύκο, αλμυρίκια, τα πλατάνια είδε να πω γεια σε μια δροσερή μέρα στην Βόρια.
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
Teşekkür ederim Parelis Stratis
Την θερμή καλημέρα μου!
Καλή Χρονιά!
Teşekkür ederim. Günaydın. Yeni Yılın Kutlu Olsun.
Yorum Gönder