Kamera; Güven Karşıyaka Latife Hanım Konağı
AZİZ MİLLETİM
Böyle bir sesleniş,
kulağa ve ruha ne iyi geliyor. Sevgide en üstün tutulan bir millet ve o millete
seslenen büyük insan… Ne hazindir ki büyük anlamı olan, ruha oldukça iyi gelen
seslenişlerin büyük çoğunluğu da çürüktür. Özde, millete değil, seslenen
kişinin siyasetine adanmıştır.
Nasıl oluyor demeyin
sakın! Böyle seslenişleri Cumhuriyetten bu yana, özellikle son 60 yıl
incelerseniz, “Aziz” kabul edilen milletin nasıl hüsrana uğradığı, bu aziz
milletin içinden çıkan değerlerin nasıl da dar ağaçlarında, kurşunların hain
pusularında, bombaların şarapnel parçalarında yok edildiğini göreceksiniz.
Benim Aziz Milletim,
Ne büyük seslenişlerle, ne büyük unvanlarla yan yana
getirildi. Övgüler dolu seslenişe kanan bu aziz millet, bazen çıkıp da;
Ben aziz değil, açım, işsizim, bitkinim, moralsizim,
dediğinde azizlikten hemen atılıp, zindanların nemli işkencelerine
terk edilmiştir. O yüzden, bu tür seslenişlere kanmayın. Bu tür seslenişlerin ne
büyük felaketlere zemin hazırladığını, süslü köprüler ile uçurumların
üzerilerinde, can pazarları yaşanacağını da unutmayın.
Bugün tüm dünya
insanlarının saygı ile andığı, şiirlerini insan içtenliğiyle söylediği Nazım
Hikmet 19 Kasım 1951’de vatandaşlıktan çıkarıldı. Vatan haini ilan edildi. Ne
büyük, ne yaman çelişki de olsa; Nazım Hikmet de bu aziz milletin içinde olan
en güzel azizlerden sadece birisi.
Bu aziz kişiye, bu
büyük şaire vatan haini diyenlerin büyük kültüründen gelen siyasetçiler, yine
aynı utanmazlık içinde zamanı geldiğinde Nazım’ın, bu aziz kişiliğin
şiirlerinden okuyarak, yine kendi azizlerine seslendiler.
Recep Tayip Erdoğan,
Süleyman Demirel, Alpaslan Türkeş, Nazım’ın şiirini okuyan siyasetçilerden
bazıları ve önemli olanlarıdır. Bu önemleri, yine büyük çelişkiler içinde yol
almalarıyla da ülke siyasi tarihinde çok ciddi araştırmalarla değerlendirilip
gelecek kuşaklara bir tek sözcükleri atlanmadan, olduğu gibi aktarılmalıdır.
Bu millete, BENİM AZİZ MİLLETİM, diyerek
seslenenler, yine bu milletin en güzel azizlerinden birisini; Aziz Nesin’i
bıktıracak kadar azizlikler yapmışlardır. İkide birde tutuklanan Nesin,
canından bezdirilmiştir.
Yine böyle bir
tutuklama anlarında Şevki Paşa (Mutlugil) söze yumuşak tarafından girmiş;
“Senin gibi akıllı ve kültürlü birisinin nasıl olup da
kominizim denen belaya kendini kaptırdığını merak ediyorum; söyler misin?”
Aziz milletin Aziz
evladı Aziz Nesin cevap verir;
“ Paşam, beni komünist yapan sizlersiniz! Yıllarca kafama
vura vura, dalıma basa basa siz Komünist ettiniz. Ben aslında sizlere inadımdan
komünist oldum. Halimden de memnunum.”
Nazım Hikmet’in
İngilizce ve Fransızcaya çevrilerek dünyaya yayılan şiirine bir bakalım;
Kalbimin yarısı burada ise Doktor/ Diğer yarısı da
Çin’dedir./Ordular sarı ırmağa iniyor/ Ve sonra bütün sabahlar Doktor/ Her
sabahlar şafak da/ Kalbim vurulmuştur/ Yunanistan’da (…) Çok uzak ta bir
yıldızla kalbim atıyor.
Hiçbir bıkkınlık,
hiçbir onursuzluk duymadan halkına, seslenen; Benim Aziz Milletim diyen
politikacılar, yine bu halkın en değerli azizlerinden biri olan Sabahattin Ali
şu şekilde anılmıştır; “ Hududu geçerken geberdi!”
Ya diğer azizler;
şarapnel parçalarıyla un ufak edildiler. Kurşunlarla akıttılar aziz
bedenlerinin taptaze kanlarını. Akan sadece kanlar mı oldu? Hayır! Onların
yaradılışlarından gelen o büyük akış; sevgi, bilgi, görgü ve aydınlanma akışı;
zannedildi ki, şarapnel, kurşun, darağacı ile yok edilecek.
Başın öne
eğilmesin/Aldırma gönül aldırma, diyerek dilden gönle, gönülden uzaya kazınan
bu dizelerin şairi, aziz kişisi Sabahattin Ali’ye aittir. Bu dizelerin şarkısı
gökyüzüne yayılınca duygulanmayan, içinde eziklik veya erdem hissetmeyen kaç
insan vardır acaba?
Bu millete, benim
aziz milletim, diye seslenenlerin ayıp hisleri körelmiştir. Ama hududu geçerken
geberdi, bir komünist daha yok oldu, diyerek sevinen kişilere yine bu milletin
gerçek azizi Sabahattin Ali şu cevabı verir;
“ Tarih ve millet karşısında bu memleketin aydınlarının ayıp
hissi çok büyüktür. Korkunç haksızlıklar karşısında seyirci kalmak, tarih
karşısında ebediyen utanmak için yetmez mi?”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder