25 Kasım 2013 Pazartesi

AYIPLARA SIKIŞMIŞ YAŞAMLAR


Kamera; Güven  Ganoslar

Tabiat, insan icadı bütün ayıpları temizler;insanın çok
ötesindeki zamana ve zamansızlığa geçiş yaparak..

AYIPLARA SIKIŞMIŞ YAŞAMLAR

Bu zengin diyarda, bitmez denen denizlerin bittiği güzel topraklarımızda, sularımızda kirlendi, balıklarımız da bitti… Şimdi Norveç’in uskumrusuyla besleniyoruz; büyük gelişmeler, ilerlemeler adına…

  Gerçeklerle yüzleşmek ayıpların en ayıbı; erkek kadınına sokuldu ve onu sabahın ilk tazeliğiyle öpmek istedi. Kadın, hoşlansa da önce açık olan camın perdesine baktı; perde de açıktı. “Görecekler, utanmıyor musun?” diyerek, hoşluğun bedeniyle kaçtı.

 Kadın, keyifli bir akşam yemeğinden sonra midesinin keyif alması adına ; “af edersiniz” diyerek geğirdi. En doğal yaşam biçimlerimiz büyük insanlık nezaketi adına “AF” dileyerek yapılıyor. Bedenin diğer yerlerinde biriken gazların dışarı salınması ise çok büyük ayıp; hem kokusu, hem de sesi var…

 Her canlının boşaltım sistemi vardır. Tıpkı üreme sistemleri gibi. Boşaltım sistemimiz herhangi bir arıza ile yeterince sağlıklı olmadığı takdirde bütün hayat durur; ne yediğimizin, ne içtiğimizin ne de sevinçlerimizin bir anlamı vardır. Ortaya çıkan şey; büyük bir acıdır…

 En doğal olayları; gaz çıkarmaları, beden enerjisi adına açığa çıkan her türlü atığı; büyük ayıplarla gizleme ustası gibiyiz. Ayakyolu, Küçük su, Memişhane, Abdesthane, Lavabo ve daha bir sürü isimler demeyi büyük nezaket görürüz de esas ismiyle büyük ayıplar nedeniyle yüzleşemeyiz.

 Kadın ölümlerini, hızla artan intihar vak'alarını, şiddet ve ayrılık olaylarını sorgulamak şöyle dursun, ayıplamayız bile. Ama küçük bir geğirmenin affını ister, en doğal gazımızı, vücut atığını gizlemek için bir dereden su getiririz; ayıplara sıkışmış yaşamlar kendi gizli kültürünü oluşturur.

 Öğrencisine tacizde bulunan eğitmenler, yöneticiler; küçük çocuğa sarkıntılık yapan büyük görünüşlü insanlar-insancıklar, sorgulanmaz da hafif bir yel gibi ortaya çıkan en değerli vücut hareketleri büyük bir af haykırmasıyla nezaket gereği saklanır, gizlenir; yok sayılır…

 Yatağa girmeden önce yıkanmak yerine, sadece zorunlu işler yüzünden yıkanmayı; insanlık gereği iyiliği aramaktansa, sadece günahların, korkuların ve hücrelerin soğuk duvarlarının sıkıştırmasıyla insan olmanın büyük ayıbı sorgulanmaz da, bir geğirmek büyük bir af isteğiyle sorgulanır ve gizlenir.

 Yönetici olur olmaz, yetkiye kavuşur kavuşmaz sekreterine sulanmanın erdemini, büyük heyecanını yaşar da, her şehirde pıtrak gibi biten dershaneler, tüketim yerleri, bankaların bitmeyen yüksek karları, doymayan iştahları düşünülmez! Şehirleri daha insanlaştıracak, daha uygarlaştıracak pavyonların, gazinoların, eğlence yerlerinin en az okullar, marketler, bankalar, adalet kadar gerekli olduğu düşünülmez de, bir geğirmenin, gaz çıkarmanın özrü dilenir.

 Ayıplara sıkışmış yaşam biçimlerine daha neler neler gizlidir. Yorganı kaldırmak ayıptır; her şey yorgan altında önem kazanır. Bakmak, konuşmak, kendi sesini erotizmin içinde duymak bile ayıptır.

 Şimdi ne kadar ayıplara sıkışırsak o kadar gelişmenin, teknolojinin uzağında olup tüketime adanmış kurbanlar olduğumuzu hiç düşünmeyelim. Nasıl olsa insan bolluğu içinde yaşıyoruz; birkaç kişi ölmüş, birkaç kişi bitmiş, tükenmiş, yok olmuş; önemi yoktur; kadere, aklın akılsızlığına sığınır, ayıp olmasın diye hakkımızı da helal ettikten sonra ardından kurnaz bir gülümseme yapıp, hiç ölmeyen, hiç hata yapmayan, sürekli çöpleri hasır altına süpüren büyük temizlikçinin alın açıklığıyla kapkara düşünceler içinde beyaz görünme telaşını yaşarız…

 Güven Serin

  

Hiç yorum yok: