19 Aralık 2011 Pazartesi

OLMASAYDI SÖZCÜKLER

Kamera; Güven  Ganoslar-Tekirdağ
Olmasaydı sözcükler Latife Hanımın güzel
seside olmazdı.
Olmasaydı sözcükler Aziz Öğretmenin şiirleri, fıkraları
hiç olmazdı.
Latife Hanıma; o yanık, o büyülü sese; İstanbula
selam ediyorum.
Muhteşem ses...Tabiatın,temizliğin,düzenin,ezilmişin yanında olan
soylu kadın...


OLMASAYDI SÖZCÜKLER



Bugünkü hayat; bu kadar anlamlı olur muydu, olmasaydı sözcükler? Olmazdı elbet… İnsan denen canlı sözcükler olmadan da anlaşırdı ama eksik çok şeyler kalırdı.

 Mesela, sözcükler olmasaydı yazı da, şiir de bugünkü görkemi ve güzelliği ile ortaya çıkmazdı. Olmasaydı sözcükler Sırp şair Vesko Popa’da bu dizelere böyle kavuşamaz ve haykıramazdı.

Vakso Popa 1922’de Voyvadin’in Grebene köyünde doğdu. Sözcükleri kavradıkça yaşamı da sahiplendi. Yaşam içinde tüten duyguların davranışlara olan etkisini de gördü.

Vasko Popa bir gün seslendi sözcüklere;

Bir zamanlar bir öykü vardı
Başlamadan
Bitti.
Ve başladı bittikten sonra.
Kahramanları
Öldükten sonra girdiler öyküye.

Ve çıktılar.
Doğmadan önce.
Konuştular kahramanlar
Havadan sudan
Söylediler her şeyi.

Tek söylemedikleri
Bilmedikleriydi kendilerinin
Yalnızca kahramanları olduklarını
Bir öykünün

Başlamadan biten
Ve bittikten sonra
Başlayan
Bir öykünün

Sözcükler çoğaldıkça, yıldızlarda, evrende ve sonsuz da çoğaldı. Daha çok gün geceye, gece de güne kavuştu.

Bu sefer benim ülkemde, bu diyarda bir şair, bir yazar var olan sözcüklerle seslendi; ses verdi Sait Faik Abasıyanık adıyla. Ve haykırdı;

Köprüden köprüye perilerin sallandığı
Karlı bir cumartesi akşamı;
Lastik ayaklarınla karlara basan cinler
Mavnaları doldurmuştu
Beyaz iskelelerde
Zatürreeli memurlar uyuklardı

Biz şarap içmiştik;
Kar sabahtan beri yağmıştı
Sokakta yalın ayaklan
Toprakta bembeyaz ölü kokusu
Ortalık hiç yeşillenmeyecek…

Kış günleri köprülerden köprülere periler…
Bembeyaz mavnalarda lastik ayaklı cinler
Gripli ve zatürreeli dünyanın içinde mesut
İki kişi
Hayır bir!

 Olmasaydı sözcükler, olmazdı böylesine şiirler ve şairler. Olmazdı sözcükler, sihirli masallar ve yazarın kaleminden bir tanrıçanın rahminden doğar gibi doğmazdı hikâyeler, romanlar…

 Dün, filozoflar vardı şairler ile birlikte. Bugün, yazarlar da var memleketimde. Kimi taht kurmuş kuru bir yaprak kadar kuru… Kimi, bir vadiye itilmiş; yeni bitmiş çimen, çiçek ve filiz kadar taze ve canlı.

Vadiden seslendi sözcüklere biçim ve ruh veren kalemin yazarı;

 Olmasaydı sözcükler, nefretle, kinle dövüşen sevgide olmazdı. Sesin büyüsü, buğusu da olmazdı. İnce, kalın, billur, kadife seslere hayat veren ince belli, nokta benli, gamzeli bedenlerde olmazdı, kaslı bedenlerin otoriter hükmü de!

Bu kadar anlamlı ve çalımlı olmazdı seslenişler; olmasaydı sözcükler…
 Güven Serin









Hiç yorum yok: