6 Eylül 2024 Cuma

KIRKLARELİ VİZE'NİN ONURU: HÜSEYİN ÖZ

 

KAMERA; GÜVEN




                    KIRKLARELİ VİZE’NİN ONURU: HÜSEYİN ÖZ

  Oldum olası idealist insanlara ve gönüllülere hep imrendim. Nasıl ki öncü filozoflar bir öğretmen, öğretici sevdaları içine yüzlerce, binlerce yıl öteden bugünlerin karanlıklarına fener tutup önümüzü açıp aydınlatmışlar ise, Kırklareli Vize’de yaşayan Hüseyin Öz de bugünün ve yarının kuşaklarına; gönüllü müzecilik ve bir aşkın dersini verip geride miras olarak bırakıyor…

   Gönüllü yeteneklerin geride bıraktıkları, onların üretim atölyelerinde pişmiş eserlerin tadı ve tuzu tam manasıyla evrensel anlayışa, algıya ve değerlere de hitap ederler…

   Kırklareli Vize’de yaşayan emekli olmuş Hüseyin Öz ile yeni tanıştım. Vize’ye ziyaret etmek amacıyla gitmesek, tanışmamız mümkün olmayacak! Aynı zamanda Vize kalesi içinde bir başka Sakin Şehir projesi gönüllüsü Kıymet Hanım, bizim merakımızı, tarih ve kültürel heyecanımızı hissedip bizi Hüseyin Öz’ün evinin, etnografya müzesinin olduğu yere, zahmet edip getirmese yine tanışmamız mümkün görünmüyordu…

  Yolculukların, seyahatlerin her zaman bir okul, gönüllü bir öğretmen olduğuna inanıyorum. Doğaçlama tarafı için biraz sabreder, koşullu gelmeyip acele etmiyorsanız, gittiğiniz yerdeki doğal güzellikleri, tarihi eserleri ve insan kültürleri için birkaç yudumluk zaman yaratırsanız o kadar çok şey kazanıyorsunuz ki, yapılan hizmeti, harcanan emeği görünce; VAY BE! Demeden kendinizi alamıyorsunuz…

  Kırklareli Vize ilçemiz İtalya merkezli sakin şehirler projesine katılalı 14 yıl olmuş. Henüz işin başında olsa bile, sırf bu merak yüzünden gidip de bir tesadüf eseri tanıştığım Hüseyin Öz ise kendi sevdalı yolculuğuna tam olarak 30 yıl önce başlamış. Nedir bu merak ve sevda?

   Gözlerinize inanamayacağınız kadar etnografya eseri, maddi kültür değeri ve önemi olan objeleri sabırla, fedakârlık ve dikkatle biriktirip sergiler hale gelmiş… Kendi bahçeli evin küçük salonlarında ve havlusunda ben diyeyim 500 obje, siz deyin 1000 obje-kültürel değere sahip eser; çok seçkin, sağlam ve sağlıklı olarak etnografya kültürüne değer ve önem verenler için gün yüzüne çıkmış. Otuz yıllık emeğin tek sahibi Hüseyin Öz…

   Biliyorsunuz, Ankara Etnografya Müzesi, Mustafa Kemal Atatürk’ün etnografya kültürüne verdiği değerin de sembol binası, müzesi ve görülmeye değer etnografya müzelerinin en başında geliyor. Burasını içindeki eserler için ayrı, müzenin mimari değeri için ayrıca ziyaret etmek gerekir…

  Kırklareli Vize’de bulunan Hüseyin Bey’in bir yerde kendi aşkı olan bu mütevazı bahçesi olan ismi bile olmayan yer, onlarca, yüzlerce etnografya müzesini geride bırakacak kadar zengin eserlerle dopdolu...

   Özel müzecilikte ulusal ve uluslar arası öncülüğü yapan Sabancı Müzesi, Pera Müzesi, Modern Sanat Müzesi, Koç Müzesi arkalarındaki büyük entelektüel ve maddi güç sayesinde ülkemiz ve dünya kültürüne hizmet etmeye başladılar.

   Yalnız kültür sevdalıların, etnografya aşklarının meydana getirdiği ve yapılan fedakârlığın çok üst seviyelere ulaştığı ilk müzeyi, Edremit’in Kaz Dağları bölgesinde Tahtakuşlar Köyü’nde yaşayan Alibey Kudar’ın Etnografya Müzesi’nde görmüştüm. Çok etkilendiğim, içindeki zenginlik, tertip düzen karşısında şaşkına döndüğüm müzeden geriye kalan izler ve anılar hep zihnimde! Yıllar sonra Kırklareli Vize’de Hüseyin Öz’ün kurduğu henüz müze olarak duyurmadığı yerdeki etnografya deryası karşısında da aynı şaşkınlığı, heyecanı ve duyguları hissediyor, taşıyorum…

   Alibey Kudar, sadece Kazdağları Tahtakuşlar Köyü insanlarına değil, tüm ülkeye ve uluslar arası çevrelere tanıttığı müzesi, Alibey Kudar’un, bir Köy Enstitüsü insanının ülkesi ve dünya için ne kadar çok şeyler yapabileceğinin de en görkemli ve bilimsel kanıtıdır…

    Hüseyin Öz’de bu yolda, çok büyük yol almış. İddia ediyorum ki birçok Etnografya Şehir Müzesi ile karşılaştırılsa görenler ve oradaki görevliler imrenerek, şaşkına dönerek geriye dönerler. Biz nerede, Hüseyin Bey nerede? Diye sessiz sorguları, bürokrat kimlikle sessizliğe ve belki de hiçliğe doğru sokulur…

   Cellât Baltası nasıl bir şeydir derseniz Hüseyin Öz’ün henüz ismi konmamış etnografya müzesinde! Pranga nedir derseniz; orada! Faytonlar, çeşit çeşit karanlığı aydınlatan lambalar, kağnı ve yakın geçmişe, atalarımıza ait eşyalar: Hüseyin Öz’ün henüz adı konmamış etnografya müzesindeler…

    Hepsi çok ilginç ve önemli;  kültürel, sosyal, maddi ve manevi öyküleriyle birlikte, belki de yaşam-yaşatmak denen derslerin ilk önce öğretilmesi gereken bazı hikâyeleri de fısıldamak için; oradalar…

Güven SERİN 










Hiç yorum yok: