14 Mart 2022 Pazartesi

TEKİRDAĞ'DA BÖYLE BİR OKUL VAR MI

 



                                TEKİRDAĞ’DA BÖYLE BİR OKUL VAR MI?

 

   Hangi okuldan mı söz ediyorum; Kadıköy Moda, Fransız Saint Joseph Lisesinden… Farklı zamanlarda gidip gördüğüm, arkadaşım, emekli olmadan önce Saint Joseph Lisesinin sanat bölüm başkanı Ahmet Selçuk Özbek Kızılışık’ın davetiyle gidip birçok aşamasını gördüğüm lisenin, benzerinin şehrimizde de olup olmadığını yıllardır merak ediyorum.

  Öğrenci odaklı, açıldığı günden bu yana yüz yılı çoktan aşmış, öğrencileri başarıdan başarıya koşan, iş bulmakta zorlanmayan, mezun ettiği öğrencilerinden, binlerce sanatçı, bilim insanı, yüzlerce yönetici olan Fransız Sanit Joseph Lisesinin farkı nedir ki?

  Ya Tekirdağ’da bulunan liselerimiz? Bulundukları binalar çürük, dayanıksız diye yıkılan, beton ve asfalt ile yeşilden uzak kalan, öğrenci ve velilerin geçmiş hatıralarına tam manasıyla önem vermeyen yöneticilerin kayıp okulları değil midir bu okullarımız?

  Lise, Hükümet Caddesinde bulunan Namık Kemal Lisesi nerede? Eski okuldan mezun olan öğrencilerin okula ait anılarına, hatıralarına, sevinç ve hüzünlerine ne oldu? Endüstri Meslek ve Teknik Lise olarak eğitim, öğretim yaparken, sonradan isimleri değişen, belki de şehrimizde futbol sahası, atölyeleri, yeşil alanları, çam ağaçlarıyla farklı ve tek okulun spor sahasına ne oldu acaba?

   İl Milli Eğitim Müdürlüğü, gençlerimizin spor yaptığı sahadan başka yer yokmuş gibi oraya İl Milli Eğitim Müdürlüğü binalarını inşa ederek, binlerce insanın anılarını, hatıralarını ve okulun o eşsiz güzelliğini yok etmedi mi?

  Muratlı Caddesinde bulunan Tuğlacılar Lisesi, neredeyse yarım yüzyıllık geçmişe sahipken, bir gecede ismi değiştiği gibi, yeri sağlam, dayanıksız diye yok edilmedi mi?

  Sürekli yıkılan, başka yerlere taşınan, isimleri değişen, yeşil alanları küçülen okullarımızın ÖNCÜ olması mümkün mü?

  Gelelim Kadıköy’de bulunan Fransız Saint Joseph Lisesi’ne. Okulun saygınlığı, bulunduğu yerdeki sağlam duruşu, mezun ettiği öğrencilerin bütün dünyaya yayılması ve başarılı insanların çokluğu nasıl oluyor? Bu okulu diğer okullardan, bizim şehrimizde bulunan okullardan ayıran gerçekler nedir de böyle okullar ile yarışamıyoruz?

  Okulun ana kapısından girer girmez mimari, yeşil yaşlı ağaçlar ve sanat karşılıyor bahçeye adım atan insanı. Daha ilk adımlarda başka bir yere-mekâna gelmiş ayrıcalığı içinde içinize, ruhunuzla birlikte aydınlanma doluyor.

  Tarihi binasında 32 bin metre kareye yayılmış Saint Joseph Lisesi, eğitim, öğretim alanlarıyla uyumlu yeşil alanlarına ters düşmeyen spor sahaları, peyzaj sanatının zirve yaptığı, burada okumaya karar vermiş genç bir insanın ister istemez başarıya yöneleceğinin kanıtı gibi; kucaklıyor oksijen, yeşillik dünyasının sımsıcak ve ferah hoşluğu ile “hoş geldiniz” diyor, farkında oluşun peşinde koşan ve koşmaya karar veren insanları, gençleri…

  Okulun bahçesinden geçtikten sonra okulun içerisine girdiğinizde ayrı bir şaşırma başlıyor. Mermer basamakların öğrenci ayaklarına teslim olmuş hallerindeki erimenin onuru, tarihin insan umutlarıyla ne kadar çok buluşup kaynaştığını anlatıyor. Her seviyeye ayrılmış koridorlara döşenmiş parkeler, yüz yıl ötesinin marifetli ustalarının anılarını taşıyor olsa bile, sanki yeni döşenmiş gibi sağlam ve sanatsal bir görüntü içerisinde; “ Ben önemliyim” umutlarını yeşertiyor.

   Yirmi, yirmi dört kişilik sınıfların koridora açılan camları, bahçeye bahçeye bakan camlarıyla, ışığı, şeffaflığı, özgürlüğü ve neşeyi anlatıyor. Grup çalışmaları için yapılmış özel salonlar etüt salonları yanında sanat derslerinin yapıldığı müzik ve resim atölyelerinin her biri; 300 ile 400 metre kare arasında, yine gün ışığını her yönde alabilecek tasarımda yapılmış.

  Bu okulda görsel sanatlara veya müziğe ilgi duymamak mümkün değil. Okul orkestrası geleceğin müzisyenlerin başlangıç evi özelliği taşıyor. Saint Joseph Lisesinde en çok dikkatimi çeken uygulamalardan birisi de bilimin başköşeye oturtulmasıydı. Fen derslerinin ağırlıklı oluşu, laboratuvar alanlarının genişliği, donanımı ister istemez bilim dünyasına izler bırakacak bazı öğrencilerin buradan çıkacağını anlıyorsunuz…

  Okulun 200 kişilik tiyatro salonu,100 kişilik konferans salonu, kantini, dinlenme alanları görülmeye değer. Öğrenci ve insan merkezli oluşunun biricik kanıtı gibi… Okulda her ne kadar fen derslerine ağırlık veriliyor olsa da, dans gösterileri, tiyatro, konserler de okulun, öğrencilerin-gençlerin bir parçası haline gelmiş.

  Öğrenicilerin teneffüslerde yaptığı faaliyetler ise; futbol, voleybol, basketbol spor etkinlikleri yapacakları alanlar, ihtişamlı bir şekilde tertemiz ve her an kullanıma hazır vaziyette bekliyor. Bahçelerden birisi olan ormanlık bölümü ise apayrı organizasyonların, etkinliklerin yapıldığı yemyeşil; kuş cıvıltılarıyla dopdolu, iç içe…

   Hele okulun Doğa Bilimleri Merkezi, içinde bulunan müzenin zenginliği karşısında tek şey söyleyebilirim; Fransız kültürünü, bir düşünceye, düşe adanmışlığını görünce şu soruyu sormadan edemiyorum; Tekirdağ'ın liseleri de böyle olmaması için engeller nelerdir?

Güven SERİN 

  


Hiç yorum yok: