11 Ocak 2021 Pazartesi

AHMET SAY İLE ÖKSEL DEMİR'İN DOSTLUĞU

 


Kamera; Güven Tekirdağ Eski Liman


İnternet



                        AHMET SAY İLE ÖKSEL DEMİR’İN DOSTLUĞU

  Ahmet Say, İstanbul Kadıköy çocuğu, Öksel Demir ise Tekirdağ’ın yetiştirdiği kıt olan değerlerden. Her ikisi de denizi koklamaktan öte ruhlarına çekerek büyümüşler. Ortak noktaları mı ne? SANAT ve EDEBİYAT…

  İki öğretmenin-sanatçının yolları ilk kez 1963 yılında Erzincan’da kesişmiş. O gün bugün; 58 yıllık dostluk devam ediyor. Sanatın birleştirici yönü bu olmalı… Dağları karla kaplı Erzincan, şiirdeki gibi Ahmet Muhip Dıranas dizeleri; “ Açık saçık şarkılar söylerdin en fazla / Ne çapkın komşumuzdun sen fahriye abla/ Hala dağları karlı erzincandamısın ”

  Bu büyük dostluğa 2018 yılının 20 Ocağı bende dâhil oldum. Öksel Demir atölyeme uğramıştı bir kahve, birkaç söz sanatı, bir parça şiirden, kentten konuşmak için. Konu nereden geldi bilmiyorum, Ahmet Say ve oğlu Fazıl Say’dan açıldı. Hemen telefona sarıldı. İlk çağrıda karşı tarafta Ahmet Say’ın sesi. Hal hatır sorduktan sonra Öksel Demir  “ Seni, Güven Serin ile tanıştıracağım. Tekiradağ Habertrak gazetesinde yazıyor.”

  Telefonu bana verdi. Diğer tarafta; Ahmet Say, başkentten sanat yüklü bir ses. Bir yüzyıla yaklaşan yaşamında neler yapmamış ki? Hepsinin içerisinde kendine yürümek varken; üretmek var… Başyapıtı olan üretmenin peşinde, Cumhuriyet’in öğretme, yüceltme sanatıyla bir eser-insan; sanatçı getirmişler dünyaya; Fazıl SAY.

  Her sözcüğünü diremle tartar gibi, her cümlesinin başında “ Efendim” sözcü, efendi olmayanı bile efendiliğe davet eden bir çağrı… Ahmet Say ile çok çabuk dost olmuş gibi, hemen yazı yaşamından, kitaplardan söz ettik. Derhal adresimi istedi. Ve dört gün sonra; ( 24 Ocak 2018)  atölyeme üç kitap geldi. Birisi oğlu Fazıl Say’ın “ Akılla Bir Konuşma” eseriydi. Diğer iki kitap ise kendisine ait…

  Daha sonra Ahmet Say ile birkaç kez telefonla görüşüp hal-hatır sorduk. Oysa iki dost; Öksel Demir ile Ahmet Say, çok şeyler paylaşmışlar 58 yıllık yaşamlarına, çok değerli anılar koymuşlar.

  İlk tanıştıkları Erzincan’ı anlatıyor Ahmet Say;

“ Şair dostum Öksel Demir ile 1963 yılında Erzincan’da tanıştım. O günden bu yana birbirimizden kopmadık. Şimdi ben 85 yaşında, Öksel ise 80 yaşlarında.1963 yılında Erzincan’da Öksel Demir edebiyat öğretmeniydi. Bense Hak Eğitimci olarak görev yapıyordum. İyi bir edebiyatçı, iyi bir eğitimciydi. Bariton sesiyle güzel şiir okuması da beni etkilemişti.

  Daha sonra ben Erzincan’dan ayrıldım. Öksel de iki yıl sonra memleketi Tekirdağ’a atanmıştı. Yıllar sonra birbirimizi bulduk. Baba ocağım dediğim Bostancı’ya beni ziyarete geldi. Ben de Tekirdağ’a gittim.

  Öksel,1960’lı yılların başında Varlı ve Yeditepe dergilerinde şiirleri yayınlanmış tanınmış genç bir şairdi. Dönemin önde gelen eleştirmeni Mehmet Fuad’da ‘ Türk Edebiyatı” yıllığında ona yer vermişti.

  Erzincan’da bana verdiği  ‘ Ölüm Biraz ‘ adlı ilk şiir kitabını halen saklarım. Biçimi önemseyen, imgeci duygulanımlara ve ince buluşlara yer veren şiirlerden oluşmuştu bu kitap.”

  Üç yıl önce Öksel Demir sayesinde tanışmış olmanın özlemi içerisinde, Ahmet Say’ın bana yolladığı kitaplardan Fazıl Say’ın kitabı yine elimdeydi; bir başka Ocak ayı 2021 yılı içerisinde.

  Birden telefona sarıldım; ilk önce Öksel Demir’i aradım. Saat, 21.25’de, dostu Ahmet Say’ın dediği gibi o bariton sesle; bir neşe, bir edebi pencere açıldı Ege’nin en sakin, oksijeni en bol olan Küçükkuyu kıyısına. Kısa ve öz bir konuşmadan sonra, covid bitiminde, Tekirdağ’a dönüşünde birlikte şarap içme sözleri verdik.

  Biraz sonra; saat 21.35’de Ahmet Say’ın telefonunu çaldırdım. Bir süre önce ulusal basından rahatsız olduğunu bilerek fazla çaldırmadan kapattım. Hemen döndü ve ilk tanıştığımız hürmetli, sanatçı sesiyle. Oğlu Fazıl Say’ın elimde okuduğum kitabından söz ettik. Öksel Demir’i, sevgili dostunu andı yine. Yaşının ilerlemiş olduğunu söylediği için üçüncüye yapmış olduğum Tekirdağ davetini nazikçe “ Korkuyorum artık seyahat etmeye; yaş 85 “ diyerek izah etti.

  Son sözüm nedir sevgili Ahmet Say, değerli müzik insanı; deyince;

“ Önce, Öksel Demir’e sonra Tekirdağ'a kucak dolusu SELAMLAR…” dedi…

 Elimdeki Fazıl Say’ın kitabı; Akılla Bir Konuşmam Oldu, şöyle başlıyor; “ Bana bir umut lazım! Dördüncü senfonim… Adı ‘ Umut’…Yani Opus74 ‘Umut’ Senfonisi… Bana lazım olan şey…

  Bir başka başyapıt hemen yanımda duruyor; Öksel Demir’e ait; Tekirdağ Mavi Gözlü Kent; şöyle devam ediyor;

“ Kaç kez gitmek istedim bu kentten. Sıkıldım, kırıldım. Kaç kez terk ettim. Ama sonunda yine döndüm. Neydi beni geri çağıran? Deniz mi? Doğası mı? Durmadan kıyıları döven poyrazı mı? Yağmuru mu, çiçeği mi? Denizi sürgün etmişliği mi? Yıkık dökük ahşap evlerinin, yüreğimde çimlenen hüznü mü? Neydi? ”

Güven SERİN 

 

 

 




2 yorum:

Zeugma dedi ki...

''Dostumun dostu da dostumdur'' genellemesinden çok ötelerde yaşadıklarınız. ''Eski toprak'' diye tabir edilen iki kıymetli insanla böylesi hemhal olmak büyük şans. Her ikisi de dergâh gibi, ele geçmez anılarla, öğretilerle dolu birer değer; nazik, zarif, düşünceli, hassas... Telefonla bile olsa Ahmet Say görüşmeniz heyecan verici olmuş. Sonrasında gelen jest de öyle.
Dostluğunuz daim olsun. Nice nice yıllarda, sağlıkla.
Teşekkürler Güven Bey.

GÜVEN SERİN dedi ki...


Çok teşekkürler Zeugma; çok güzel ifade etmişsin; geç gelen dostluklar olsa bile kıymetleri tartışılmaz bir derece; pafta,parsellerden çok öte bir şey...