22 Şubat 2019 Cuma

SEN TÜRK DEĞİLSİN!








SEN TÜRK DEĞİLSİN!
----------------------------------

  Sevinilecek bir anlatı mı, yoksa üzülecek bir şey mi? Elbette, geçici egoyu, onurlanmayı bir kenara bırakırsak oldukça üzülecek bir şey; Türklüğümüzün farklı bulunuşu; bir türlü Mustafa Kemal’ ve arkadaşlarının yarattığı mucizenin karşılığı olarak, her daim farklı ülke insanları tarafından farklı algılanmamız…

 Sosyolojik, psikolojik ve trajik bir vaka… Bana bu seslenişleri yapan üç insan; üçü de farklı milletlerden. Türkleri öyle bir tanımışlar ki; bir sürü önyargı da bunun içinde dâhil; farklı bir insan karşılarına çıkınca, akıllarınca iltifat ve takdir etmek adına; “ Sen Türk değilsin!” diyorlar.

  İstanbul’da bir arkadaş buluşmasında bizle birlikte olan bir Rus vatandaşından duydum ilk olarak bu seslenişi. Sonra, Antalya Kaleiçi bir pansiyon işleticisi olan Silviya’dan ve Batum’da taksinin şoförü olan Roland da aynı seslenişi yaptı; “ Sen Türk değilsin!”

 Bu acayip seslenişte; benim Türklükte yerim yoksa hangi millete uygun görülüyorum? Bundan haber veren yok! Biraz öte taşırsak; dünyalıyım der geçersin… Her şey bu şekilde çözülse; herkes dünya milleti olmayı ilahi bir gönüllük içinde kabul etse; çoktan bütün sınırlarımı atardım.

 Böyle değil elbet! Yüzyıllara dayalı gelişim, değişim ve benzer yönlerimiz, bizleri bir milletin varlığı içinde var oluş yazgısını da beraberinde getirerek; nice büyük aşama ve sınavlardan sonra bu hissedişi yapar hale gelmişiz.

 Öyleyse; Türklüğü bu kadar yanlış tanıtan varsa; Milli Eğitimin, Turizm ve Kültür Müdürlüklerinin, Üniversitelerimizin oturup da ağlaması gerekmez mi? Marifet, kabalıkta değil artık! Marifet, yaşadığın ülkene, şehrine, kasabama, köyüne; onur, itibar katmakta! Öncü milletlerin geçtiği aşamalardan geçme; icatların, ilimin, sanatın, felsefenin de merkezinde bulunup onlarla birlikte yoğrulma…

 Bir iltifatı bu kadar trajik kabul edeceğimi bilemezdim. Bir onurlanma değil, bir acı çekme gerçeği; Ben Türküm; varlığımı ilk hissettiğimde, Türklüğü gönüllü sevmemde ki en güzel öncüler; Dedelerim, ninelerim, teyzelerim, amcalarım ve dayılarım.

 Dünyaya geldiğim kerpiç evlerde, onların bitişiğinde bir de hayvan ahırımız vardı. Çırağımız için Kürt Mehmet derlerdi. Dedemin ve babamın ilk işi; annem ile nineme; Kürt Mehmet Amcanın yemeğin hazır mı? Odası temizlendi mi? Suyu gitti mi? Bu öğretiler, güzellikler, diğer insanlara verilen değerler, dönemlerdir beni Türklüğe kucak açtıran.

 Bir de sonsuza kadar yaşayacak ruhumun, kabul ettiği değerler var; genlerde saklı. Geçmişe utanarak değil; bu büyük arayışın göçlerine, her milletin yüce sevdaları, acıları, coşkuları ve kırılma anları olarak bakıyorum.

 Türklüğü onurlandıran en büyük Türk'e de büyük bir hürmet besleyerek; Mustafa Kemal ATATÜRK'E…

Güven Serin

6 yorum:

yusuf sezgin dedi ki...

Bizde karşılaştık sen Türk değilsin olayına Kazaistan'da ilk gidenler nasıl bir izlenim bıraktılarsa "sen Türk değilsin" o insanlardan bu algıyı silmek gerçekten zor.

GÜVEN SERİN dedi ki...


Sanırım,büyük yıkımlar ve hayal kırıklıkları bırakmışlar geride;üstelik farklı farklı acı hatıraları olan şeyler...Teşekkürler Yusuf Sezgin..

Zeugma dedi ki...

Ne kadar ilginç. Yıkılmayan önyargılar barbar nitelemesinin halen yerleşik olduğunun işareti sanırım. Andımız öz vatanımızda tartışma ya ya da red sebebi haline gelmişse gerisi boş zaten. Ah Atam ahhh :((

Birkaç hafta önce Kavala'da kocaman bir tabela görüp şok olmuştum ben de. Türklerin kanlı katil olduklarını simgeliyordu. Fotoğrafladım tabii. En kısa zamanda yazıya döküp yayınlayacağım...

deeptone dedi ki...

yani iltifat gibi demişler sankiii :)

GÜVEN SERİN dedi ki...


Fazlasıyla kayboluşun,tükenişin hikayesini anlatıyor;hatta bir acı bir destan çığlığı...Cevabı yine sosyolojinin,yine edebiyatın içinde gizli...Önemsemediğimiz,kütüphane,müzik aletleri ve düşünceye yatırım yapmamanın ortada kalmışlığı bu;büyük çığlık...Cumhuriyetin ilk hamlesi bu yüzden eğitim,sanattır.O da yarım kalmıştır:bir nesil on bin kitaplık kütüphane kurar,geride kalan nesil ise o kütüphaneyi devreder veya atar,kaçar...Bir şeyler eksik;altyapı,istikrara dair;bu sefer erime,sahipsiz bırakma ve büyük sessizlik;itibar,saygınlık kabuğumuzu kırıp iki büklüm yapıyor.Teşekkürler ZEUGMA;Çalışmanı bekliyorum...

GÜVEN SERİN dedi ki...


Yerini bulmayan iltifat Deep;eninde sonunda seni yok ediyor;şahsına hürmet,gelmişine geçmişine red;baygınlık verici iltifat Deep:))