YOL NEDİR Kİ; BAŞLADIĞINIZ NOKTAYA ERGEÇ DÖNERSİNİZ
------------------------------------------
Bu söz, sözcükler;
tam olarak hangi zamana, uygarlığa aittir? Enis Batur’dan Montaigne’nin
Kulesine, oradan da Ulysses,İlyada’ya uzanacak yolculuğu anlatıyor. Üstelik
daha da ötelere aitlik işareti veriyor.
Dönülecek olan yine
aynı yerse; bunca uğraş niye? İşin gizemi veya tam tersi; anlaşılır olanı bu
olmalı; meşguliyet… Değerli, itibarlı macera;maceralar…
İnsan, her daim
yuvasından dışarı çıkmak ister. Bağlı olduğu büyük evrene, büyük patlamayla
savrulan parçalardan, büyük parça oluşunu fark etmenin ilmi, felsefi,
maceravari heyecanıyla, büyük esareti kırmak içindir bütün çaba.
Mümkün görünmüyor.
Sadece bizim galaksimiz; bir uçtan diğer uça; 100 bin ışık yılı süreyi ifade
eriyorsa; en yakın yıldızın 15–20 ışık yılı ötede olduğunu öğrenmişsek; bu
büyük eziyetin en küçük kıymıklarının verdiği heyecan, acı da o kadar
anlaşılmaz bir anlaşırlık ifade ediyor.
Küçüklüğümüzün şanlı
zamanlarında arkadaşım Zekeriya ile bize ait bir oyun oynardık. Birimiz
gözlerini kırpar, diğeri; açık gözlü olan, onu çeşitli sokaklara yürütür,
birkaç dakika gezinirdik.
O tanıdık, her
köşesini bildiğimiz yöre, birkaç dakika sonra, bilinmeyenlerle doluydu. Gören
bir insanın, birkaç dakikalığa kör oluşu ve hareket halinde bulunması; zekânın,
ilginç, gizemli üretimleriyle dolup taşardı.
Bu işin sonunda,
gelinen yerde gözler açılır; sadece doksan derece bakılmak şartıyla, varılan
yerin neresi olduğu sorulurdu. Her zaman, yanlış cevap verirdik. Hep bildiğimiz
ama gözler kapalıyken üretilen yer; bu dünyaya, o yöreye ait değilmişçesine
çoğalır, gizemli, değişik farklı bir yere dönüşürdü.
Şu an ve daha önce;
belki de daha sonra; varılacak yer; ergeç dönülecek yere bağımlıysa; iki yol
arasında ki yolculuğun keyfini sürmek, kutsallığın en kutsalı olmalı…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder