Kamera; Güven Güzelköy-Tekirdağ
Kamera; Güven Güzelköy-Tekirdağ
Kamera; Güven Güzelköy-Melen-Tekirdağ
Kamera; Güven Güzelköy-Tekirdağ
GÜZELKÖY-MELEN (BENİM KÖYÜM)
---------------------
Güzelköy’ün yakınından nice geçişlerim olduğu halde,
içerisine; sokaklarına, meydanı, tarihi eserlerine, anıtsal ağaçlarına ve taş
köprüsüne ilk kez bu kadar yakın oldum.
Güzelköy insanı Şarköy Belediyesinden dertli
mi dertli… İlgisizliği, yöre insanına kulak vermeyişleri oldukça sıkkın bir
görüntü içindeler.
Kadir Albayrak’ı
soruyorum. Dinleyenlerin hepsi saygı içinde anıyorlar; Kadir Bey bu köye; BENİM
KÖYÜM dediği halde bizi niçin yalnız bırakıyor, duygusal haklılık içinde
konuşuyorlar.
Tarihi eserleri,
anıtsal ağaçları; çınarları gezip dokunuyorum geçmişin ruhlarını taşıyan
bedenlerine. Taş köprü, daha nice zamana dayanacağım, anlayışı içinde bölgenin
ilk kurulan Türk köyleri içinde, taşa ve ahşaba duyulan saygıyı, koruma ve
kollama anlayışını da fark ettim.
Bugüne kadar
ellerinden geldikleri kadarıyla, sokaklarını, meydanlarını, tarihlerini,
anıtsal ağaçlarını korumuşlar. Temiz sokakların doğal taş döşemeleri insanın
içine hoşluk katıyor.
Güzelköy tarihsel,
coğrafik açıdan yörenin gözdesi olacak; Ulasal ve uluslar arası turizme,
kültüre açılacak kadar değerli bir yer…
Burası da turizm
projeleri içine alınan yerlerimizden birisi ve en önemlilerinden… Tarihi yerler
numaralandırılmış; bekliyor… Oysa yeterince beklemiş bu köyün; camii, hamamı,
anıtsal ağaçları; artık derman kalmamış bu bekleyişin…
Yağmurlar yağdığında
içme suyunun içine karışan suların bulanıklığı bulandırıyor kimilerinin
düşüncelerini; haklı olarak; su vergisi alıyorlar, ama su depomuz, borularımız
kontrol edilmiyor, diyorlar.
Bir de Temel
fıkrasını; hatta Hoca Nasrettin’i aratmayacak bir öykü dinledim köy meydanının
taze kokan çay yudumları içinde.
Nedir bu öykünün
anlamı? Köy meydanına, meydana çıkan sokakları gösteren tabelalar takılmış.
Etrafımda oturan insanlar; bunları da çek ve duyur, diye uyarıyor. Niçin?
Takılan tabelalar gösterdikleri sokaklara, meydanlara ait değil…
Bu işi yapan yetkiliyi
ısrarla uyarıyor köy insanları; taktığınız bu tabelalar bu sakakları, bölgeyi
anlatmıyor, diğer mahalleye ait, diye; yetkili bildik ve gururlu cevap veriyor;
“ Siz benden iyi mi bileceksiniz?” Şimdi, bu yetkili
insanların maskarası olmuş; haklı olarak; bende cahil maskara yetkiliye
gülümsüyorum; acı acı, bilgiç bilgiç…
Yörenin; Güzelköy’ün
kalkınması, yaşaması için; zeytin ve bağlar yetmiyor… Acilen turizmin
kurtarıcı, yenilikçi ve rekabetçi anlayışı girmeli bu köye. Üstelik önce bir
ilerleme içinde; pansiyonları, müzeleri ve onarılmış hamamı, camii, köprüleri,
anıtsal ağaçları ile bir bütünlük içinde; ulusal ve uluslar arası insanlara,
bir ilaç, dinlence gibi sunulmalı…
Güzelköy’ün bir
başka sancısı; köy gençliğine ait olan spor sahasına, Şarköy Belediyesi
tarafından el konulmasıyla yaşanıyor.
Sanki başka boş yer
yokmuş gibi, gençlerin, gençliğin, belki de sembolik olarak bayramlarda bir
araya gelen köy insanlarının toplanıp spor yaptıkları bu alan bir şirkete
kiraya verilmiş.
İnanılacak gibi
değil… Ayda Bin liraya… Oysa ne çok boş alan var kiraya verilecek… Mazeret de
hazır; köyde spor yapacak genç mi kaldı?
Sadece Yuh! Yuh,
diyorum… Niçin kalmadığını sorgulayıp, kalır hale getirmek varken,
kalmamışlığa, yok oluşa bir de Şarköy Belediye Başkanı mı vuracak?
Kadir Bey; Sayın
Başkan; “ Benim Köyüm” dediğin köy, saygınlık, nezaket içinde ilgi bekliyor;
denetim bekliyor; denizi geçip, derede boğulmasın diyor bu yöneticiler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder