19 Haziran 2018 Salı

BİR KEŞİŞ TANIDIM


                                                 

BİR KEŞİŞ TANIDIM
------------------------------

  İsmi; bilinen ismiyle Assis’li Francesco. Bu keşişi Nikos Kazancakis sayesinde tanıdım. Nikos’un buna verdiği isim; Allahın Garibi. Ona taktığı isim çok şeyi anlatıyor. Keşişin seçtiği yol da; bütün yaşamını eziyet içinde geçirmeyi tercih etmesi de çok şeyi; şeyleri anlatıyor.

  Hak Dinlerin ortaya çıkması tam da burada önem kazanıyor. Sahip olduğumuz yaşamı, yaşamları daha iyi idare etmenin yanında, diğer yaşamlara da saygı duyma, kendimizi ve çevremizi tanıma; bütün bunlarla birlikte, yetinme duygumuzu, sonsuza uzanan açlığımız dengeye taşımak adına önemlidir.

 Çevremizde nice insan, kendini hiçbir şekilde tanımlamadan keşiş hayatı süren, keşişlerden daha keşiş hayatı süren insanlar…

  Assis’li Francesco da böyle keşişlerden sadece birisi. Yaşamı, Allah'a olan inancı eziyet çekmekten ibaret sayan; yaşadıkça öğrenen, yolun sonuna geldiğinde vazgeçilmez bir döngünün içinde teslimiyet ve ruhani bir ışık içinde göğe yükselen bir edebi, sosyoloji değerden başka bir şey değil…

  Bu keşişi; Allah'ın Garibini biraz daha yakından tanıyınca, insanın yetinme ve kendine yetme onuruna, sahip olmasının ne büyük erdem olduğunu, yaşam kıvılcımlarının güneşin ışık demetleri kadar çok ve değerli; fark edilmezse bir o kadar kıt olduğunu bir kez daha algılamak adına; algıya özümseme için bir fırsat bildim…

  Her devirde; tüm zamanlarda Allah'ın Garipleri; yaşama keşiş olarak tutunanlar var. Oysa büyük yaratıcı; Allah, doğada yüz binlerce renk ve ses yaratmış; yaradılışın güzel hatırına; ilimsel, sanatsal ve ruhani çalışmalar içinde olmak; yaşama zıtlık kazandırmak değil; tam anlamıyla hakkını vermek; yaratıcıya olan inancı tazelemekten, çoğaltmaktan başka bir şey değil…

  İnsanın, insanla; insanlığın insanlıkla savaşmak için ne kadar çok sebebi var sanılırken; Allah'ın Garibi, dediğimiz insanların bu savaşı, kendi savaşlarını bitirmek için duydukları tek şey; dünyevi ihtiyaçları; olmazsa yaşayamayacağımız ihtiyaçları ellerinin tersiyle iterek anlattıkları bir şeyler var; insanın düşüncesini zorlayan, tenhaları loşlukları dolduran; uçsuz bucaksızlığın özgürlük olarak algılandığı yerlerde, köşeye sıkışmışlığı, çaresizliği ve çare üretmeyi anlatan insan hikayeleri…

Güven Serin 





2 yorum:

deeptone dedi ki...

keşişleri deee bu amcayı daaa severiiim :)

GÜVEN SERİN dedi ki...



Özgürüm der;korkmuyorum der,çünkü kimseye borcum yok der;değerli bir gezgin;dünyalı;iyi bir arkadaş:)) Sağlam...