Sayfalar

23 Aralık 2014 Salı

İKİ YARIM BİR BÜTÜN


Ektiğin tohumlara,yeşerttiğin filizlere;saygı ve sevgilerimle...

İKİ YARIM BİR BÜTÜN

  Süleyman Paşa İlköğretim Okulu Rehber öğretmen Göksel Beyin eğitimci konuşmacı olarak katıldığı etkinlik oldukça önemliydi. Doğrusu, bildiğimizi sandığımız konularda ne kadar çok eksiğimiz; eksiğim olduğunu da gördüm.

  Ailelerin Çocuğun Başarısında ki Rolü, Sağlıklı İletişim ve Aile Sağlığı, isimli etkinliğe katılım da oldukça iyiydi. En azından insanların sürekli öne sürdüğü soylu mazeretler, çocuklarımız için pek etkili olmamıştı.

  Hemen hemen her şeyimizi adadığımız, onlar için çalışıyoruz, onlar için varız, dediğimiz evlatlarımız için hızla değişen dünya teknolojisi karşısında ne yapabiliriz, ne yapamayız öğretileri karşısında tüm solon nefeslerini tutmuştu.

  Özellikle üç camın üzerine duruldu; Televizyon, Cep Telefonu ve Bilgisayar. Neredeyse girmediği ev yok… Bunları icat eden ülkeler, sonradan satın alan ülkelerden daha bilinçli kullanıyorlar. Çünkü okuryazarlık oranı neredeyse yüzde yüze yaklaşmış. Eğitici çalışmalar kültürleşmiş; her iktidar değişiminde yerle bir olmuyor…

  Okulun rehber öğretmeni Göksel Bey konusuna iyi hazırlanmış. Özellikle video gösterimiyle anlattığı öğretiler önce güldürüp sonra da kara kara düşündürecek öneme sahipti. Sosyal Medyanın iyi kullanılmazsa nasıl da kurtlar sofrasına dönüşeceğini çizgi filmle hazırlanan gösterimle; sesli, görüntülü görmemiz; iliklerimize kadar işleyen gevşek, sıradan, zararsız sandığımız internetin, telefonların nasıl da kâbusa dönüşeceği; canların, cananların, yavrumuz, her şeyimiz dediğimiz canlıların zarar göreceğini anladık.

 Artık, tüm etkinlikler, teknolojinin yüksek nimetlerini eğitime, öğretime çevirme amaçlı daha sık kullanılmalı. Göksel Bey teknolojiyi kullanmada iyi olsa da, konuşmasına daha az zaman ayırıp, video, animasyon gösterilerine daha fazla yer verseydi; akılda kalan çocuk aile rolü, çok daha can alıcı algıya dönüşürdü.

  Bu etkinlikte neler yoktu ki? Sadece okulun, öğretmenlerin ilgisinin parçanın bir tanesi olduğunun altı çok net olarak çizildi. İşin içinde değer parça yoksa yani ebeveyn; o zaman bir bütün etmiyor…

 İki parçanın, hem okul-öğretmen, hem de ebeveyn, bir bütünü oluşturması; aile sağlığı açısından önemliyse; bir o kadar toplum sağlığı yönünden de çok önemlidir. Hükumetlerin uzun vadeli politikaları çok daha acil ve kararlı bir şekilde gözden geçirilmeli. Hastanelerdeki masraflar, hapishanelere girenler; nasıl azaltılmalıdır diye ciddi bir araştırma yapılsa; ortaya çıkacak çözüm yolu; sağlıklı, huzurlu çocuklar yetiştirmek olacaktır…

 Çocukların doğar doğmaz, bilinçli hele gelmiş, her türlü yardımı alacak aileler tarafından, öğretmenler tarafından yetiştirildiğini bir düşünün! Daha az hasta olacakları için, sağlık harcamaları ciddi bir rahatlama yaşayacaktır. Yetişkin hale gelince daha az kazaya, belaya karışacakları için daha az sayıda hapishane kurulacak, çok daha az masraf olacaktır…

 Büyük, uygar devletleri politikaları da, yurttaşlarına bakışı da büyük, uzun vadeli ve derin olur. Aldıkları kararlarda, bilimsel çalışmalar, vicdani ve sanatsal değerler de çok yakınlarında, onlara yol gösterici tarafta olurlar.

   Göksel Beyin önemli saptamalarından birisi de; “ Bizler oyun çocuğundan okul çocuğu yaratmaya çalışıyoruz!” Bu sözün, bu haykırışın altını oldukça kalın çizmeliyiz. Okullardaki teneffüsler, uygar ülkelerin çocuklarına sundukları gün ışığı, oyun zamanı aralığının neredeyse yarısı. Ülkemizde çocuklara sunular teneffüsler neredeyse 25 dakikaya düştü. Finlandiya’da bu zaman aralığı 75 dakika…

  Rehber öğretmenin dikkat çektiği diğer önemli konu; “ Çocuk okulda başka, evde başka oluyor. Lütfen sıkça ve onu rahatsız etmeden ilgilenin. Okula daha sıklıkla gelin”

 Sosyolojik Baskı, yani bugünün modası olan “Mahalle Baskısı” insanoğlunun her daim etkisi altına girip girmeme için de çaba göstereceği, ince bir çizgi ile ayrılan, insanın zekâ, akıl ve görgüleriyle yakından ilgili olan bir şeydir. Yetişmiş insan bu baskıların gücüyle mücadele edebilir. Ama çocuklarımız; yaşamın daha başında, tazeliğin, masumluğun kıyısında gezinen o heyecan dolu canlılar; onlar; etrafında bulunan guruplardan etkilenmeleri, kabul görme telaşı, korkusu içinde ciddi bir baskı görmeleri, gizli bir karaktere bürünmeleri her an olabilir…

 Güven Serin 


 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder