Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Sergi Salonu
İlla ki...
Koç Üniversitesi
Pera Müzesi
Pera Müzesi
HAYAT KISA KUŞLAR UÇUYOR
Cemal Süreyya,
yaşamın içinde algıları açık, yaşama dair bıraktıklarıyla çoktan unutulmazlar
kervanına katıldı.
Dünya zamanının ölüm
saati yaklaştıkça Süreya’nın da ölüme yaklaşan insana uyarıları hızla
artmıştır. Bu kısa şiiri bile ne büyük yaşam anlatısını yapar;
Hayat kısa/Kuşlar
uçuyor
Hâlbuki yaşamın kısa
olduğunu herkes bilir. Kuşların da uçtuğunu da… Sanırım çok az kişi, bu
döngüyü, edebi açıdan ele alır ve bilineni, savurgan zamanın yaptığı gibi yok
etmek yerine, edebiyatın koruyuculuğuna teslim eder; yani, var eder…
Kuşları önemsedi
Süreya; oldukça çok önemsedi. Öyle önemsedi ki kendi yaşamını da yedi kırlangıç
yaşamına benzetti.
Lokman şair senin
adın/Yedi kırlangıcın hayatı kadar
Altısını ardı ardına
yaşadın/Bir kırlangıcın daha var
Kendimi bildim
bileli, sanatın inceliğini, felsefenin duyarlı sorgulamasını saygıyla merak
ettim. En kaba dönüşümlerde bile onların esintisine muhtaçlık içinde yalvardım,
yakardım. Cemal Süreya’nın şiirine uygun, hayatın kısalığını önemseyerek,
kuşların uçuşuna derin saygı duya duya, yine yaşamın en hızlı aktığı, sanatın
en bol olduğu yere; İstanbul’a yöneldim.
Kime sorsanız
İstanbul, şiddetli sağanak ile yıkanacaktı. Sırt çantama fazladan yük olan
şemsiyeyi mecburiyet içinde aldım. Tekirdağ çıkışı, otobüsün camlarına düşen
birkaç damladan başka bir şey görmedim. İstanbul’un Avrupa yakası, pırıltılar
saçan güneşe teslim olmuştu. Yine tramvaylar insan seliyle birlikte akıyor.
Eminönü, Yeni Cami, Galata Köprüsü ve balık tutanların mükâfatları…
Yaşamın, en durağan
yerde bile var olduğunu biliyoruz. Oraya çevrilecek bir mikroskop, en durağan
yerdeki küçük, çük minik canlıların bile yaşam akışı içinde, delice
çırpındıklarını göreceksiniz. Yaşamın ritmi bittiği zaman, çürüme ne büyük
kokulara, söylemlere, saldırılara dönüştüğü, hemen hemen her insanın yakın
çevresinde mevcuttur.
Emirgan, özlenen,
özlediğim yere doğru otobüse bindik. Yer gök, yaşam kokuyordu; içimdeki
mikroplar ile yaşama tutunan hücreler, “yaşama hakkını, kazanacağız” diye
bağırıyordu. Yağmurlu bilinen günde, ışık kazanmıştı. Emirgan, gün ışınlarıyla
dalgalanıyordu.
Sabancı Müzesi
müzecilikte öncülük yaptığı kadar, müzenin bahçesiyle, doğanın korunması,
tanınması, doğal hayata bir adım daha yakın olmamıza yardımcı olacak işler
yapıyor; çiçekleri, ağaçları isimlendirmeye devam ediyor. Bahçede bulunan
onlarca çeşit ağaç ve çiçek isimleri önlerinde bulunan küçük tabelalara
yazılmış. Hangisinin hatmi çiçeği, yasemin, hangisinin Lübnan çamı olduğunu
bilmek, yaşamın derinlerini merak eden insan için, güzel bir şey…
Sabancı Müzesi,
İspanyol sanatına katkı vermiş çok önemli ressamların eserlerini getirmeye
devam ediyor. 1 Şubat’a kadar kalacak sergi Joan Miro’nun Kadınlar, Kuşlar ve
Yıldızlar çalışmalarından oluşmuş 125 eserden meydana geliyor.
Miro’nin Kadınları,
Kuşları, Yıldızları görülmeye değer; kırmızı, siyah, sarı renklerle
canlandırdığı sanatı; evrene doğru uzanan merdivenleriyle insanın tutulmazlığı,
insanın erişime açlığını ve sanatın her daim kendi var oluşunu yaratacağını da
gösteriyor.
Sabancı İspanyol
sanatına adanmış sanatçılara ne kadar önem veriyorsa, Pera Müzesi de Polonya
sanatına o kadar önem veriyor. Polonya Sanatında Oryantalizm isimli sergi 17.
ve 19. yüzyılları dönemlerinde Osmanlı dünyasını konu almış eserleri izledik.
Renklerin cümbüşü, sanatın tuval üzerinde, bilinen ile bilinmeyen arasında kurduğu
köprünün üzerinde dans eden figürlerin; bugünkü yaşama anlattığı, işaret
buyurduklarını irdelemeden geçemedik…
Polonya Sanatında
Oryantalizm savaş sahneleriyle doluydu. Biz, bu sahneleri izlerken, bitmeyen
savaşları da bilerek, barışa doğru bir adım daha yakın olmak istedik…
Gezinin sürpriz
sergisi ise Unutulmuş Krallık Fotoğraf Sergisi oldu. Alalah Antik Kentini
anlatan fotoğraf sergisi görülmeye değer derinlikte, güzellikte. Taksim
İstiklal Caddesi, Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetler Merkezinde.
Şair, Hayat
kısa/Kuşlar uçuyor diyor. Karacaoğlan şiirinde ise; Umut’un içinde mut
varsa/Umutsuzluğun içinde umut var, diyor. Bir sırt çantası, bir yaşam arzusu;
bencillikle beslenen değil, yaşatmakla meşgul; kuşlar uçuyor ve adanmışlık
içinde sanatçılar durmadan üretiyor; hareketin, değişimin erdemli hatırına…
Güven Serin