Kamera; Güven Stanislas Wawrinka
İlk şampiyonluğunu Avustralya Açık da aldı.
Kamera; Güven -Wawrinka
Bedenindeki dövmede İrlandalı oyun yazarının
bir sözü;
" Dene,yine dene, yine yenil,daha iyi yenil"
Kamera; Güven Rafel Nadal
Muhteşem bir sporcu; fakat, büyük alkışlar,büyük zaferler
zirvede hiçbir zaman sonsuza kadar kalacağımızın
garantisi değildir; büyük zaferlerin hüznü de büyüktür.
Kamera; Güven
Nadan ve Wawrinka
Bu sporun ruhunda nezaket,felsefe ve hareket vardır; bu
yüzden seviyorum,seviyorum...
AVUSTURALYA AÇIK TENİS, ZAFER WAWRİNKA ve Lİ NA’NIN
Sezonun ilk “Grant
slam”ı Avustralya açıkta alkışı, kupayı alan İsviçreli sporcu Stanislas
Wawrinka oldu. Kendisinin ilk “Grant slam” şampiyonluğunun yanında, dünya tenis
sıralamasında 1 numara olan Rafel Nadal’ı 3–1 yenerek, geçin yıl sürdürdüğü
yükselişini, tenis sporuna vermiş olduğu önemin, çalışmanın karşılığını dünya
sıralamasında 8.’den 3’e çıkartarak da önemli bir çıkış yakaladı.
Benimde amatörce
içinde olduğum tenis sporu insan bedeniyle ruhuna en uygun sporlardan birisi.
İçinde ne ararsanız var; rekabet, heyecan, aksiyon, alkış ve hüzün… Fakat bu
sporun büyüklüğü bütün bu duygu değişimlerini tabiatın değişimi gibi, insanı
daha ileriye, daha dinginliğe getirme amacından başka bir şey değildir.
Aslında bütün
sporların amacı, insan ruhu ile bedenine faydaya dönük olsa da, birçok spor
dalı, henüz bu seviyeye, bu algılamaya sahip seyirci ve sporcu kimlikleriyle
buluşup, büyük insanlık gösterisine bir türlü dönüşemiyor; yaşaman kavgalar,
ayrılıklar, edilen küfürler oldukça can acıtıcı oluyor.
İsviçreli sporcu
Stanislas Wawrinka kupaya ulaşmak için geçin yılın şampiyonu Djokovic’i yenip
finalde ise dünya bir numarası Rafel Nadal ile karşılaştı. Bu güne kadar
yaptıkları 12 karşılaşma karşısında Nadal’ı ilk kez yenen Wawrinka, aynı
zamanda zirvenin ne büyük lütuf, güzellik ve hüzün olduğunu da bir kez daha tüm
dünyaya gösterdi.
Bu yenilgi, hüzünlü
anlara da sahne oldu; Nadal zaman zaman gözyaşlarını tutamadığı gibi, beden
dili, zirvenin büyük rüzgârlarına direnecek gücün kalmadığını da anlatıyordu.
Spor, insanın bedeni
ve ruhu için oldukça önemli bir uğraş; ister amatörce, ister ustalıkla
yapılsın; isterse bir mesleğe dönüşsün; bu büyük yolculuğun kazancı, yüksekliği
ve alkışı çok iyi anlaşılmalı; yaşamın ta kendisi sporun içindedir; büyük
kayıplar yaşamadan, eğlenirken, üzülürken, kazanırken, kaybederken hayata daha
iyi hazırlanırız; yokluk ile varlık arasındaki o muhteşem çizginin felsefesi
her şeyi anlatır bize…
Wawrinka bu yükselişi
şüphesiz çok çalışmasına, reflekslerine ve sezgilerine borçlu. Birde, 28
yaşındaki sporcunun bedenine yaptırdığı bir dövme; İrlandalı oyun yazarı Samuel
Bacckett’in bir sözü;
“ Dene, yine dene, yine yenil, daha iyi yenil!” Sanırım bu
felsefe sporun rekabet, çalışma, azim, nezaket yolculuğunu iyi anlatıyor…
Rafel Nadal’ın
hüzünlü anları ve maç bittikten sonraki konuşması ise;
“ Wawrinka bunu hak etti. Onu tebrik ediyorum. Herkese
teşekkür ediyorum. Böyle bitmesini istemezdim, çok üzgünüm. Kesinlikle buradan
büyük keyif aldım. 12 ay sonra görüşmek dileğiyle.”
Bir ara sakatlık
belirtisi gösteren Nadal’ın içeriye geçmesi ve sonra korta gelince seyirci
tarafından yuhalanması, tenis sporu içinde; iyinin, estetiğin, başarının ve dik
duruşun ne büyük önem gösterdiğini de anlatıyor bize.
Şimdi, Avustralya
Açık Tenis Turnuvasının; kısacası sezonun ilk “Grant Slam” ı olan kupanın
galibi Wawrinka’nın bu işin keyfini çıkartmasına kalıyor; şöhretine şöhret,
kazancına kazanç, alkışlarına alkış katacak; ta ki, zirvenin soğuk rüzgârlarına
dayanmakta güçlük çekeceği zamana kadar…
Avusturalya Açık
Tenis, sezonun ilk “Grant Salam’ında kadınlar tekte ise 31 yaşındaki Çinli
tenisçi Li Na, Slovak rakibi Dominika Cibulkova’yı 2-0 yenerek kariyerinde
ikinci şampiyonluğa uzanmış oldu.
Li Na kupayı
aldığında oldukça heyecanlıydı; aynı zamanda en yaşlı tenisçi unvanını taşıyan
dünyanın 4 numarası ; “ çalışmamızın zaferi; ekip çalışmasıydı bizimkisi ve biz
bunu en iyi bir şekilde başardık” diye, yendiği rakibini de sevgiyle selamladı.
Sportif yolculuk
böyle bir şey dostlarım; yaşamın kendisi gibi; bırakmadığın sürece; zirveye
verilen değer kadar zirvenin aşağılarına da, galibiyete verilen övgü kadar,
yenilgileri de anladığınız zaman; dengeli bir ruh âlemi içinde kavradıysanız;
her aşamada harika şeyler tadarsınız; ister hüzünlü, ister sevinçli; hepsi iç
dalgaları uyandırmıştır; esas olan temizliğin, dinginliğin de ta kendisidir…
Güven Serin